İçerikte Neler Var?

Doların Hâkimiyetinin Sonu Geldi mi?

Dünya hızlı bir değişim içerisinde. Tek kutuplu hegemon gücün olduğu bir dünyadan; çok kutuplu, çeşitli güçlerin birbirlerini dengelediği bir dünyaya doğru hızla ilerliyoruz. ABD- Çin arasında gerçekleşen ticaret savaşı, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş ve ardından gelen yaptırımlar bizi hızla hem ticari hem finansal anlamda daha bölünmüş, daha az küresel bir dünyaya doğru sürüklüyor. Bu da haliyle tek kutuplu dünyanın hegemon parası olan doların geleceğinin sorgulanmasına neden oluyor.

II. Dünya Savaşından küresel güç olarak çıkan ABD bu hâkim gücünü hızla kaybediyor. 1960 yılında küresel GSYH içerisinde ABD’nin payı %40 iken, 2021’de bu oran yaklaşık %16 oldu. Yine benzer bir şekilde imalat sanayi ihracatı içerisindeki payı 1948’de %22 iken şu anda %8. Her ne kadar uluslararası işlemlerin hala %40’ı dolarla yapılıyor olsa da doların arkasında onun rezerv para olmasını sağlayan güç azalıyor.

Rusya’ya Yaptırımlar

Rusya ve Ukrayna savaşı sonrası doların geleceği daha yüksek tonda tartışılır oldu. Rusya’ya gelen yaptırımlar, ABD’nin doları finansal silah olarak kullanması ve savaş sonrası beklenen kutuplaşma bu konuyu gündemimize getirdi.

ABD’nin belki de en dikkat çeken hamlesi, Rusya’nın 300 milyar dolar rezervini dondurması oldu. Rusya bunu hırsızlık olarak nitelendirdi. Ama daha da önemlisi bu durum rezervi yüksek diğer ülkelerde bir korku yarattı: ABD ile ters düştüğün zaman biriktirdiğin rezervleri kullanamazsın. Yani ABD dolar rezervine güven yok. Çin’in 3.4 trilyon, Hindistan’ın ise 632 milyar dolar rezervi var. Kısaca, rezerv biriktiren ülkeler açısından rezervleri çeşitlendirmeleri gerektiği gerçeği ortaya çıktı.

Üstelik, ABD bu yaptırımları ilk defa yapmıyor. Daha önce Kuzey Kore, Venezuela ve İran yaptırımlardan nasibini aldılar. Aslında ABD finansal polis rolünü 11 Eylül sonrası pekiştirdi. Terörizmin finansal ayağını kesmek için SWIFT yetkilileri ile anlaşarak uluslararası işlemlere müdahale etti. Daha sonra İran’ın nükleer programına karşı ağır yaptırımlar uygulandı. Ama şimdi G20’den uluslararası ticarette önemli bir paya sahip ve finansal piyasaları ile dünyaya entegre olmuş bir ülke olan Rusya’ya yaptırım uygulanıyor olması işin şeklini değiştiriyor.

Doların Hâkimiyetinin Sonu Geldi mi?

Her ne kadar Rusya’ya yaptırımlar, konusunda bir Batı İttifakı sağlansa da tam olarak küresel bir ittifak sağlanmış değil. Güney Afrika, Meksika, Brezilya, Çin ve Türkiye gibi ülkeler yaptırımlar konusunda ortada. Aslında Rusya ile ticaretlerini devam ettirmek istiyorlar. Bu durum ABD dolarının kullanılmadığı başka bir finansal sistem doğmasına neden olabilir ki bu da finansal bölünmeyi arttırır. Çin’in geliştirdiği ödeme ve haberleşme sistemi olan Cross-border Interbank Payment System (CIPS) bir alternatif sunuyor. Bu sistemin şu anda 100 ülkeden 1200 üyesi var. Rusya ile ticaret bu sistem üzerinden yapılabilir. İkili bir küresel finansal sistem ise doların gücünü azaltır. Benzer şekilde, IMF Başkan Yardımcısı Gita Gopinath; bölünmüş bir finansal sistemin doların hâkim rolünü azaltacağı konusunda uyarıda bulunuyor.

Rezervlerde Doların Payı Azalıyor

Tüm bu tartışmalar olurken IMF bir çalışma yayımladı. S. Arslanalp, B. Eichengreen ve Simpson-Bell’in yaptığı çalışmada doların rezervlerdeki rolünün azaldığına vurgu yapılıyor. 1999’da rezerveler içerisinde doların payı %71 iken bugün %59’a düşmüş. Eichengreen, bu durumu “doların hâkimiyetinin gizli erozyonu” olarak niteliyor. Çalışmada ilgi çekici bir nokta ise rezervlerde dolar azalıyor ancak Euro, pound ya da yen’in payı da artmıyor. Daha da ilginç olan dolardan kayan rezervlerin sadece dörtte birini renminbi almış, geri kalan dörtte üçü ise geleneksel olmayan paralara, Kanada doları, Avusturalya doları, won ve kronaya gitmiş.

Çalışmada bu geleneksel olmayan paraların rezervlerdeki artışı, rezerv yönetimine bağlanıyor. Artık ülkeler daha fazla rezerv tutuyorlar. Gerekli olan rezervlerin üstünde kalan kısım daha yüksek getiri elde etmek için geleneksel olmayan paralar cinsinden tutulabiliyor. Üstelik işlem maliyetleri de düşük. Bu nedenle dolarda kalmanın işlem maliyetlerinden tasarrufu oldukça az. Daha yüksek getirili paralar rezerv olarak tutulabiliyor ve gerektiğinde daha az maliyetle dolara geçilebiliyor.

İşlem maliyetlerinin düşmesi ABD dolarının araç para (vehicle currency) olma özelliğini de azaltıyor. İşlem maliyetleri yüksek olduğu için çok fazla ticareti yapılmayan paralar öncelikle dolara ondan sonra ilgili paraya çevrilirdi. İşlem maliyeti düştükçe doların araya girmesine gerek kalmıyor. Bu da haliyle doların uluslararası rezerv para statüsünü aşındırıyor.

Peki, ya alternatif?

Dolar hâkim para statüsünü kaybedecekse, yerini hangi para alacak? Öne çıkan alternatiflere bakalım.

En yakın rakibi Euro. Ödemelerde dolardan sonra ikinci sırada geliyor. Ancak ne ödemelerde ne de rezervlerde Euro kullanımında bir artış trendi yok. Her ne kadar Avrupa Birliği ülkeleri, doların hâkim statüsünden her zaman rahatsız olmuş olsalar da Euro doların yerini alabilecek kadar güçlenemedi. Fransız Maliye Bakanı d’Estaing doların rezerv para konumu için “aşırı imtiyaz (exborbitant privelege)” tanımlamasını yapmıştı. Euro bu ayrıcalığı kırmak için yaratıldı. Ama maalesef ileride de doların yerini alması çok zor. AB henüz tamamlanmamış bir birlik ve finansal piyasaları bölümlenmiş. Mali birlik yok. Her ne kadar 2012’de Draghi, Euro’yu kurtarmak için ne gerekiyorsa yapacaklarını söyleyip, Euro’nun dağılacağına dair kaygıları önlemiş olsa da hala arka planda Euro Bölgesinin dağılması bir ihtimal olarak duruyor. Her yeni bir kriz ya da seçim dahi  “exit” senaryolarının havada uçuşmasına neden oluyor.

Çin’in dünya ekonomisi içinde artan önemi renminbi(yuan)’yi bir alternatif olarak karşımıza çıkarıyor. Çin de aslında bunun için çaba sarf ediyor. 2016 yılında IMF’nin parası olan Özel Çekme Hakları (SDR) sepetine girmeyi başardı. Çin Merkez Bankası diğer ülke Merkez Bankaları ile swap hatları kuruyor. Suudi Arabistan petrol satışının bir kısmını yuan cinsinden yapacağını açıkladı. Bu durum uluslararası ödeme aracı olarak kabul edilmeye başladığını gösteriyor. Ama şu anda renminbi de hâkim rezerv para olarak doların yerini almaktan çok uzak. Bunun birçok nedeni var. Öncelikle serbest dalgalanmıyor ve hep bir kur manipülasyonu ile suçlanıyor. Ayrıca finansal piyasaları da yeterince derin değil. Üstelik Çin her an yaptırma uğrayabilir ve rezervleri diğer paralara dönüştürmek zor olabilir. Çin hegemon güç olarak ABD’yi geçecek, belki de kendi etrafında bir blok oluşturacak ancak finansal güç merkezi olmaktan hala çok uzak.

Doların Hâkimiyetinin Sonu Geldi mi?

Geriye bir diğer alternatif ise kripto paralar kalıyor. Kripto paralar, çok dalgalandıkları için yaygın kabul görmüş bir ödeme aracı alternatifi olamıyorlar. Bir paranın rezerv para statüsünü kazanabilmesi için ise ödemelerde yaygın olarak kullanılabilmesi gerekiyor. Bitcoin, etherium gibi kripto paralar çok riskliler. Stablecoinler bu konuda iyi bir alternatif olarak durabilir ancak bu paraların merkezi, özel yapılarda oluyor. Haliyle ödemelerin güvenliği, finansal istikrar riski, tüketicinin korunması gibi kavramlar ortaya çıkıyor. Bunlar da paraya olan güveni sarsıyor. Bu stablecoinler arasında henüz bu çelişkileri azaltabilmiş bir alternatif yok. Ancak stablecoinlerdeki gelişmeler, parasal kontrol hâkimiyetini kaybetmek istemeyen merkez bankalarını dijital paralar konusunda ivmelendiriyor.

Özetle, bir paranın rezerv para olması için likidite, esneklik ve güvenilirlik gibi özelliklere sahip olması gerekiyor. Eichengreen ise tarihte rezerv para olmuş her paranın arkasında kontrol ve denge(check and balances) olan bir demokrasi olduğuna vurgu yapıyor. Henüz bu özellikleri sağlayabilecek bir rezerv para alternatifi yok. Diğer yandan; ABD’nin küresel gücü savaş sonrası ile karşılaştırıldığında iyice azaldı. Dünya tek kutuplu bir dünyadan çok kutuplu bir dünyaya evriliyor. Bu süreçte doların da hâkimiyeti eskisine göre azalacak kuşkusuz.

Yakın gelecekte bizi daha parçalanmış bir finansal sistem, farklı ve muhtemelen dijital rezerv paralar bekliyor olacak.

Doç. Dr. Derya HEKİM -02/05/2022

Co Founder at Opinyu

Akademisyen / Doçent Doktor @ Uludağ Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü / Uluslararası İktisat
Co Founder @ Opinyu

0 Yorum

Opinyuya yorum yapın

www.opinyu.com'da yer alan her türlü içeriğin tüm telif hakları Opinyu'ya aittir. www.opinyu.com sitesinde yer alan bütün yazılar, materyaller, resimler, ses dosyaları, animasyonlar, videolar, dizayn, tasarım ve düzenlemelerimizin telif hakları 5846 numaralı yasa telif hakları korunmaktadır. Bunlar opinyu.com’un yazılı izni olmaksızın ticari olarak herhangi bir şekilde kopyalanamaz, dağıtılamaz, değiştirilemez, yayınlanamaz. İzinsiz ve kaynak belirtilmeksizin kopyalama ve kullanımı yapılamaz. www.opinyu.com'daki harici linkler ayrı bir sayfada açılır. Yayınlanan yazı ve yorumlardan yazarları sorumludur. Opinyu hiçbir bildirim yapmadan, herhangi bir zamanda değişikliğe gidebilir. 

Opinyu bu sitedeki bilgilerden kaynaklı hataların hiçbirinden sorumlu değildir. Opinistlerin (Yazarların) İçeriklerindeki Sorumluluk Kendilerine Aittir. İçerikler kesinlikle tavsiye içermemektedir. İçeriklerden edindiğiniz bilgileri uzman kişilere danışmadan uygulamanız zararlı sonuçlar doğurabilir. Bu sonuçlardan Opinyu ya da Yazar asla sorumlu tutulamaz. 

©2024 opinyu.com

©2022 opinyu.com

©2024 opinyu.com

©2024 opinyu.com

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

Create Account