İçerikte Neler Var?

Bir Cari Açığa Bakıyorum, Bir de Finansmanına…

TCMB Ocak ayı ödemeler dengesi istatistiklerini açıkladı. Cari denge Ocak ayında 9.85 milyar dolar açıkla bir rekor kırdı. En yakın rakibi ise 2011 Mart ayı. 2011 Mart ayında cari açık 9.40 milyar dolar olarak kaydedilmiş.

Cari Denge (Aylık, Milyon Dolar)

Cari Açığa
Kaynak: EVDS

2011 yılı ile 2023 yılı birbirinden çok farklı yıllar ve de cari açığın çok farklı anlamları var. 2011 yılı ekonomik büyümenin oldukça yüksek olduğu bir yıl. Her çeyrekte ekonomi bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %11 büyümüş. Türkiye’nin yüksek büyüdüğü yıllarda ara malı ve de ham madde – özellikle de enerji- ithalatında artış oluyor. Buna alıştık. Oysa bu yıl Türkiye de dahil olmak üzere tüm ülkelerde ekonomik büyümenin daha yavaş olması bekleniyor. Yani cari açık aynı karakterde değil.

Daha önemli ve can yakıcı sorun ise bu açığın nasıl finanse edildiği. Aslında şöyle demek daha açıklayıcı olur: bu ithalatı yapmak için dövizlerin nereden geldiği.

Şimdi 2011 Mart ayındaki duruma bakalım. Bir defa şunu belirteyim. 2011 Mart ayı Fed’in Miktarsal Genişlemesinin (Quantitative Easining, QE) devam ettiği faiz oranlarının düşük, likiditenin ise bol olduğu dönemdi. Türkiye’nin CDS primi de tarihsel olarak en düşük seviyelerinde, 200’ün altındaydı. Siyasi riskler daha düşük, Türkiye doğrudan yabancı yatırımlar için uygun bir destinasyondu. Yani Türkiye dövize, uygun koşullarda ulaşabiliyordu.

Bunu da zaten ödemeler dengesinin finans hesabından izlemek mümkün. 2011 yılı Mart ayında net olarak 2.78 milyar dolar doğrudan yatırım ve de 4.81 milyar dolar portföy yatırımı şeklinde giriş var. Diğer yatırımlar kaleminden ise 4.64 milyar dolar giriş olmuş. Yani Türkiye’ye ciddi anlamda bir sermaye girişi olmuş. Hatta Türkiye bu giren sermaye ile cari açığını finanse edecek kadar döviz bulmuş, üstüne de 3 milyar dolar civarında rezerv biriktirmiş…

Gelelim 2023 Ocak ayına. Küresel belirsizlik hâkim. FED faiz oranlarını yükseltiyor, bilançosunu daraltıyor. Üstelik Türkiye diğer akran ülkelerine göre çok daha riskli görülüyor. CDS primi 538 seviyelerinde, 2011’in 2 katından fazla. Piyasada likidite yok. Olan da çok pahalı. En son Eurobond ihalesinde faiz oranı %9.5 oldu. Yani Türkiye borç buluyor da hangi maliyetle buluyor, sorun bu.

Yükselen faizler ve sıkı likidite koşulları bankaların borçlanmalarını da etkiliyor kuşkusuz. Bu da daha az döviz girişi anlamına geliyor. Piyasalarda getirilen, artık bizim bile takip etmekte zorlandığımız, makro ihtiyati tedbirler ve regülasyonlar ise tahvil ve hisse senedi piyasalarına yabancıların girişini engelliyor. Ocak ayı ödemeler dengesi istatistiklerinde bunların sonuçlarını izlemek mümkün.

Ocak ayında finans hesabından girişlere baktığımızda sadece 223 milyon doğrudan yatırım ve 490 milyon portföy yatırımı girişi olduğunu görüyoruz. Peki bu kadar cari açık için 9.85 milyarlık döviz nereden gelmiş? Ne yazık ki rezervlerden. 9.34 milyar dolar rezervlerden döviz verilmiş.

Bu durum sürdürülebilir değil. Bir şekilde döviz bulmamız gerekecek. Aylardır bu döviz bir şekilde bulunuyor ve de bu net hata ve noksan hesabında görülüyordu. Anlaşılan bu ay böyle bir durumda söz konusu değil. Zaten rezerv yeterliliğimiz fazla değil. Brüt döviz rezervlerimizle bile ancak 3.5 aylık ithalat yapabiliyoruz.

Döviz bulamazsak ne olur?

Ne yazık ki ithalat yapamayız. Ancak zorunlu malları ithal ederiz. Türkiye’nin 70 cente muhtaç olduğu günler geri gelir. Bazı malları bulmak zorlaşır. Sri Lanka’da örneğin kağıt ithalatının yapılamaması nedeniyle ülke çapında sınavların ertelendiği durumlar görüldü. Tabii bunlar çok ekstrem durumlar. Bizim bu duruma geleceğimizi sanmıyorum. Seçime tam 2 ay var. Bir şekilde seçime çıkacak kadar döviz buluruz.

Peki ya seçimden sonra?

Benden sonra tufan durumu mu, hep birlikte göreceğiz. Seçimden sonra çeşitli senaryolar dahilinde sermaye girişi söz konusu olabilir. Bu bizi rahatlatabilir. Ama biz cari açıktaki yapısal problemleri çözmezsek, uluslararası finans piyasalarındaki her olumsuz koşulda benzer riskler yaşarız.

Seçimden sonra hangi taraf kazanırsa kazansın oturup cari açığın yapısal nedenlerini ve finansman koşullarını yeniden değerlendirmemiz gerek. Yoksa yıllarca aynı şeyleri söylemeye, yazmaya devam ederiz.

Doç. Dr. Derya HEKİM

odemelerdengesi.pdf (tcmb.gov.tr)

Co Founder at Opinyu

Akademisyen / Doçent Doktor @ Uludağ Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü / Uluslararası İktisat
Co Founder @ Opinyu

0 Yorum

Opinyuya yorum yapın

www.opinyu.com'da yer alan her türlü içeriğin tüm telif hakları Opinyu'ya aittir. www.opinyu.com sitesinde yer alan bütün yazılar, materyaller, resimler, ses dosyaları, animasyonlar, videolar, dizayn, tasarım ve düzenlemelerimizin telif hakları 5846 numaralı yasa telif hakları korunmaktadır. Bunlar opinyu.com’un yazılı izni olmaksızın ticari olarak herhangi bir şekilde kopyalanamaz, dağıtılamaz, değiştirilemez, yayınlanamaz. İzinsiz ve kaynak belirtilmeksizin kopyalama ve kullanımı yapılamaz. www.opinyu.com'daki harici linkler ayrı bir sayfada açılır. Yayınlanan yazı ve yorumlardan yazarları sorumludur. Opinyu hiçbir bildirim yapmadan, herhangi bir zamanda değişikliğe gidebilir. 

Opinyu bu sitedeki bilgilerden kaynaklı hataların hiçbirinden sorumlu değildir. Opinistlerin (Yazarların) İçeriklerindeki Sorumluluk Kendilerine Aittir. İçerikler kesinlikle tavsiye içermemektedir. İçeriklerden edindiğiniz bilgileri uzman kişilere danışmadan uygulamanız zararlı sonuçlar doğurabilir. Bu sonuçlardan Opinyu ya da Yazar asla sorumlu tutulamaz. 

©2024 opinyu.com

©2022 opinyu.com

©2024 opinyu.com

©2024 opinyu.com

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

Create Account