İçerikte Neler Var?
Yangın Söndürme Uçakları
Yazın gelmesiyle beraber yangınlar da yeniden gündeme gelmeye başladı. Umalım ki milli servetlerimiz ve dünyamızın ciğerleri ormanlarımız hiç bir yerde zarar görmesin.
Kuşlara özenen biz insanoğlu, uçma isteğini ve/veya hevesini önce mitolojiye, sonra bilim insanlarına bıraktı. Bazen Hazerfan gibi kanat takıp uçmayı denedi, bazen atlara kanat taktı. Onca deneme sonunda nihayet 17 Aralık 1903’te Wright Kardeşlerin havadan ağır motorlu uçuşu ile umutlarımız ve beklentilerimiz arttı.
Uçaklar tamamdı tamam olmasına da önceleri posta ve yük taşıma için kullanıldı. Ne de olsa insanoğlunun canı tatlı. Yolcu taşımaya İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başlandı. Daha neler yapılabilir sorusu hiç bitmesin.
İlk kez 1929’da Alman pilot Friedrich Karl von Koenig-Warthausen orman yangınlarına havadan müdahale etme fikrini ortaya atıldı. 1928’de dünyada ilk solo uçuşu yapan Alman pilot von Koenig-Warthausen, ABD’den geçerken California, Santa Lucia Sıradağları’nın üzerinden uçarken bir alev gördü. 15 ayda 1929 yılında turunu tamamladı. Bu güzel fikir ertesi yıl 1930’da ABD Orman Servisi’nin bir Ford Tri-Motor uçağıyla suyla dolu tahta bir bira fıçısını ateşin üzerine göndermesiyle hayata geçti. 2’nci Dünya Savaşı sırasında iptal edilen proje, 1945’ten sonra ABD’nin askeri uçak fazlası sebebiyle tekrar devreye girdi.
Havadan yangına müdahale etme fikri ve elde uçak fazlası olunca fikir geliştirildi. 1955’te Kaliforniya’da ABD Orman Servisi’nde görevli Joe Ely, uçakların suyla doldurulabileceği fikrini verdi. Tarım pilotu Floyd Nolta’ya fikrini açtı ve ikili birlikte çalıştı. Çift kanatlı uçağın dibinde bir delik açarak çekme halatı eklendi. Böylece büyükçe kova suyla doldurdu.
Zamanla yangına havadan mücadele eden uçaklar bir sektör ve ihtiyaç olarak her ülkede kullanılmaya başlandı.
Orman yangınlarında müdahale etmenin zorluğu ve girişin zor olması gibi nedenlerden dolayı en etkili söndürme yöntemi hava taşıtlarıyla -yangın söndürme uçakları veya helikopterleri- ile yangına müdahaledir. Hava taşıtlarından su, köpükler ve jel gibi su arttırıcılar ve Phos-Chek gibi özel olarak formüle edilmiş yangın söndürücü maddeler atılır.
Yangın söndürme uçakları,
Yangında yetkililer öncelikle yangının boyutunu değerlendirir. Orman yangınları gibi insan gücü ya da itfaiye ile söndürülemeyecek kadar büyük, yerel halkı ve yangın bölgesini tehdit eden yangınlarda havadan müdahale helikopter ve uçak ile yapılır. Bu hava taşıtları, suya inme özelliğine sahiptir. Dolayısı ile karaya gerek duymadan nehirler, göl, deniz ya da rezervuarlardan su alarak yangın bölgesine hızla suyu taşırlar.
Yangın söndürme uçaklarının modellerine göre su taşıma kapasitesi değişkenlik gösteren su tankları vardır. Türk Hava Kurumu’nun 1970’li yılların teknolojisine sahip CL-215 Amfibik modeli 4,5 ton kapasiteli olup 1 saatte ortalama 2 defa su ikmali yapabilirken, Rus yapımı Beriev Be-200 Amfibyen uçağı 12 ton su kapasitesi ile 1 saatte yaklaşık 8 kez ortalama 20 ton su taşır. Çalışma prensipleri de tipe göre değişir. Su doldurma kimi uçakta kepçe ile yapılırken, kiminde şamandıralar kullanılır. Uçaklarda olduğu gibi helikopterlerin kapasitesi de farklıdır.
İyi ki bu teknolojiler var ama umalım ki dünyamızın hiç bir yerinde bu hava araçlarının müdahalesini gerektirecek yangınlar olmasın.
Tarihimizdeki büyük yangınları İsrail, Rusya, Ukrayna, Azerbaycan, Hırvatistan ve İspanya’dan gönderilen uçaklarla havadan söndürdük.
Temennim elbette yangın olmaması ancak küresel ısınma ile artan yangınlarda umarım “Milli Yangın Uçağımız” ile müdahale edeceğimiz günler yakındır.
Ömür Kahraman
Turizmci, turist rehberi, öğretim görevlisi, yazar.
Torbayla Yaşamak ve Puglia'da Bir Ömür kitaplarının yazarı.