İçerikte Neler Var?
Rusya’ya ‘Yaptırımlar’, Türkiye’ye ‘Etkiler’
Modern çağda toplumumuzun en önemli başarılarından biri savaşı gündemimizden düşürmüş olmasıydı. Ama dün sabah maalesef savaşın o soğuk görüntüleri ile güne başladık. Savaşın psikolojik, sosyolojik, politik birçok boyutunu tartışabiliriz tabii. Sanırım bundan sonra bir müddet de tartışacağız. Beklenildiği üzere Türkiye ekonomisinde de önemli etkileri olacak.
Tüm dünya borsaları gibi BIST de güne düşüşle başladı. Dolar/TL kuru uzun süreden sonra ilk defa 14’ün üzerinde seyrediyor. Altın, petrol, tüm emtia fiyatlarında artış var. Ama bunlar kısa vadeli etkiler. Muhtemelen bu çalkantı durulacak lâkin bu harekâtın ve ABD’nin yaptırımlarının Türkiye ekonomisine uzun vadede önemli etkileri olacak.
Yaptırımlar, yaptırımlar…
Rusya ile ABD-AB arasında Ukrayna üzerinden yürütülen gerginlik uzun süredir gündemin ilk sıralarında. Ancak bu gerginlik 22 Şubat’ta farklı bir boyuta taşındı. Putin önce iki ayrılıkçı bölge olan Luhansk ve Donetsk bölgelerinin bağımsızlığını tanıdı. Ardından “barış” için harekât başlatacağını duyurdu ve bugün Ukrayna’yı resmen işgale başladı.
Yaptırımlar yapılacağı açıklanmıştı. Almanya, Rusya ile arasındaki Kuzey Akım 2 projesini durdurduğunu ilan etti. Biden ise bu açıklamanın ardından, biraz da memnun olarak, finansal yaptırımlar açıkladı. Rus devlet bankaları olan VEB ve PSB’nin finansal erişime engellenmesi, Kremlin ile bağlantılı oligarkların servetlerinin dondurulması, Rus devlet tahvillerine yatırım yapılmasının engellenmesi gibi yaptırımlar açıklandı.
Benzer yaptırımları İngiltere ve AB de gündemlerine aldılar. Anlaşılan bu yaptırımlar Putin tarafından çok ciddiye alınmadı ki hemen arkasından askeri harekât başladı. 2014’te Kırım’ın ilhakından sonra gelen yaptırımlar ve zamanla bunların azaltılması da Putin’i cesaretlendirmiş olabilir.
Biden’ın yaptırımları ağırlaştırması, finansal kurumları birbirine bağlayan bir finansal haberleşme sistemi olan SWIFT’ten Rus bankalarının çıkarılması bekleniyor. Bunun yasaklanması petrol ve doğal gazın dolarla satılamayacağı anlamına gelir. Rusya her ne kadar dolarla olan satışını azaltmış olsa da önemli.
2011’den beri ABD Rusya’ya 100 civarında yaptırım uyguladı. İşe yaradı mı? Maalesef. Yaptırımlar oldu ama ne Ukrayna’nın problemi çözüldü ne de Avrupa daha güvenli bir kıta haline geldi. Anlaşılan bu sefer Rusya hazırlıklı. Rusya Merkez Bankası’nın 635 milyar dolar civarında rezervi bulunuyor. Üstelik bu rezervin %22’si altın. 132 milyar dolarlık altın rezervi var. Dış borcu da çok değil, GSYİH’sının yaklaşık %32’si.
Rusya ayrıca bu yaptırımlar konusunda Çin’e güveniyor. Çin ile Rusya arasındaki ticaret son dönemde artıyor. İkili ticaret hacmi 140 milyar dolar civarında. Bu ticarette doların payı da azalıyor üstelik. Ayrıca Rusya ile Çin arasında gaz anlaşmaları da yapılıyor. Rusya’nın en önemli petrol firmalarından biri bu ayın başında Çin ile 10 yıl süreli 100 milyon ton petrol satış anlaşması yaptı. Rusya ile Çin arasında Moğolistan üzerinden bir boru hattı da planlanıyor. Yani Rusya’nın Almanya’ya ve Kuzey Akım 2’ye pek de ihtiyacı yok.
Emtia fiyatları tüm ülkeleri etkileyecek
Rusya birçok emtianın üretiminde önemli bir paya sahip. Paladyum üretiminin %43’ü, doğal gazın %16.6’sı, petrolün %12.1’i, buğdayın %11’i ve alüminyumun %5.6’sı Rusya tarafından üretiliyor. Haliyle fiyatları da fırladı. Son bir ayda paladyumun fiyatı %22 artarken, petrol 105 $’a tırmandı. Doğal gaz fiyatı sadece bugün içerisinde %5 yükseldi.
Bu emtia fiyatlarındaki yükselişler tüm ekonomilere arz yönlü baskılar oluşturacak. Tüm ekonomiler enflasyonla mücadele ederken petrol ve doğal gaz fiyatının bu kadar artması bu mücadeleyi de zorlaştırabilir. Özellikle Rus gazını yoğun olarak kullanan AB için bu etkiler daha fazla hissedilecek muhtemelen. Avrupa ülkeleri sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) bulabilirler tabii ki ama maliyetli olacak.
Türkiye’ye Etkiler
Bu işgalin Türkiye’ye politik birçok etkisini sayabiliriz. Türkiye’nin nerede duracağı ve nasıl bir dış politika izleyeceği de bir tartışma konusu. Ancak ben biraz uzun vadede Türkiye ekonomisine etkilerine bakmak istiyorum.
Petrol ve doğal gaz fiyatları artıyor
Petrol fiyatı 100$’ın üzerinde seyrediyor. Goldman Sachs gibi kuruluşlar 2022 için petrol fiyatlarının ortalama 100 $ civarında olacağını bekliyorlar. JP Morgan ise eğer Rusya Ukrayna gerginliği böyle sürerse 120$’ı bulabileceğini açıkladı. TCMB son enflasyon raporunda petrol fiyatı için tahminlerini 80$‘a güncellemişti. Yani 100 $ civarında olursa 20$’lık bir sapma anlamına geliyor. Bu da Türkiye’nin petrol ithalatı faturasını arttırarak cari dengeyi kötüleştirecek. Her 10 dolarlık artışın cari dengeye kabaca 4.4 milyar dolarlık bir yük getirdiğini biliyoruz. Yani petrol fiyatlarındaki bu artışın cari dengeye 8.8 milyar dolara yakın ekstra bir zararı olacak.
Petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki artışın hem TÜFE hem de ÜFE üzerinden enflasyona etkisini de unutmamak gerek tabi. Enflasyonun zirveyi görmesi bu durumda gecikebilir ve daha yüksek bir zirve ile karşılaşabiliriz.
Hububat ithalatı
Rusya, dünyanın en büyük buğday ihracatçısı. Dünya buğday üretiminin %11’ini Rusya karşılıyor. Ukrayna da önemli bir tahıl üreticisi. Ukrayna ve Rusya birlikte tahıl ihracatının %20’sinden fazlasını karşılıyorlar. Türkiye her iki ülkeden de tahıl ithal ediyor. Rusya’dan yaklaşık 1.5 milyar dolarlık buğday ithalatımız var. Bu iki ülke birbiri ile savaştığı için de buğday gibi tahıl ürünlerinin fiyatı artıyor. Şubat başından beri buğdayın fiyatı %10 arttı. Haliyle yurt içinde fiyatlarda bunun etkisi de görülecektir. Keza bu işgalin ne kadar süreceği ya da yaptırımların hangi düzeyde olacağına göre buğday tedarik etmede sıkıntılar yaşayabiliriz. Bu da içeride fiyatların yükselmesine neden olur, enflasyonla mücadeleyi zorlaştırır.
Turizm
Bir diğer önemli etki kanalı ise turizm. Bu yıl turizm geliri beklentimiz 40 milyar dolar civarında idi. Ancak Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı işgal, bu hedefi tutturmamızı engelleyebilir. Türkiye’ye gelen turistlerin yaklaşık %30’u Rusya ve Ukrayna’dan geliyor. Tabii rezervasyonlar Şubat ve Mart aylarında yoğunlaşıyor. Bu savaşın Mart ayına uzaması halinde yurtdışından gelen erken rezervasyon imkânlarını kaybedebiliriz. Oysaki biz yaz aylarında turizm gelirindeki artışa bağlı olarak bir rahatlama bekliyorduk. Bu rahatlama biraz zor görünüyor.
Özetle, bizim açımızdan durum pek iç açıcı değil. Zaten yüksek enflasyonla girdiğimiz 2022’yi jeopolitik gelişmeler daha da karmaşıklaştırdı. Türkiye maalesef zor bir coğrafyada ve bu tarz riskler her zaman için var. Ekonomik politika tercihlerimizde bunu göz önünde bulundurmak zorundayız. Dış gelişmeleri maalesef kontrol edemiyoruz.
Doç. Dr. Derya HEKİM – 25/02/2022
Akademisyen / Doçent Doktor @ Uludağ Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü / Uluslararası İktisat
Co Founder @ Opinyu
[…] ne kadar Rusya’ya yaptırımlar, konusunda bir Batı İttifakı sağlansa da tam olarak küresel bir ittifak sağlanmış değil. […]