İçerikte Neler Var?
Kripto Paraların Karanlık Yüzü
2008 krizi birçok şeyi değiştirdi. Kriz, 1929 krizinden sonra Dünya’nın karşılaştığı en büyük finansal krizdi. Tam her şey de çok güzel gidiyor derken finansal piyasalarda yaşanan bu sarsıntı herkesi şaşırtmıştı. Finansal kurumlar birbirlerine o kadar bağlıydılar ki birinin batması diğer kurumlara da yansıyacaktı. Bu “batamayacak kadar büyük (too big to fail)” ya da “batamayacak kadar bağlı (too interconnected to fail)” kavramlarının ortaya atılmasına neden oldu.
Her ne kadar ABD Merkez Bankası FED, Lehman Brothers’ın batmasına izin verse de birçok kurtarma operasyonunda bulundu. Finansal sisteme likidite enjekte etti. O meşhur Miktarsal Gevşeme (Quantitative Easining) programları başladı ve FED’in bilançosu hızla arttı.
Bu hızlı para artışı ve finansal sistemi kurtarma operasyonları tepkilere de neden oluyordu. Merkezi otoritenin sınırsızca para yaratmasına tepki olarak Satoshi Nakamato 2008 Ekim’de makalesini yayımladı ve merkeziyetsiz blok zincir temelli Bitcoin’i tanıttı. Bitcoin hiçbir merkezi otoriteye dayanmıyordu. Dahası arzı sınırlıydı.
Birbirimize güvenmeden de güvenmek mümkün…
Bitcoin her hangi bir merkezi otorite olmaksızın kişilerin birbirlerine para göndermesine dayanıyor. Yani kayıtlarımızı tutan merkezi bir kayıt sistemine ihtiyacımız yok. Blok zincir teknolojisi dağıtık defter tutulmasına imkân sağlıyor. Kimin kime ne kadar para gönderdiği kayıtlar halinde Bitcoin blok zincirine dâhil olanlar tarafından tutuluyor. Yani tek bir merkezi kayıt sistemi yok aynı kayıt tüm zincirde tutuluyor: Ortak hakikat.
Blok zincire dâhil olanlardan bir bulmaca çözmesi isteniyor (proof of work), böylece bir blok doğrulanmış oluyor. Bu işleme Bitcoin madenciliği deniyor ve bunun karşılığında Bitcoin kazanılıyor. Bu kayıtların değiştirilmesi ise teorik olarak çok zor, pratikte ise imkânsıza yakın. Sistemin %51’inin ele geçirilmesi lazım.
3 Ocak 2009’da ilk Bitcoin bloğu doğrulandı ve Satoshi bu ilk bloğa The Times’ta aynı tarihte yer alan haber başlığı “Şansölye bankaları ikinciye kurtarmanın peşinde” ifadesini gömdü. İlk alışveriş ise 22 Mayıs 2010’da yine kriptograf olan Hal Finney ile Satoshi Nakamato arasında gerçekleşti, hem de pizza alış verişi için. 10 000 Bitcoin karşılığında pizza alınmış. Bu gün için dolar karşılığı 430 000 000 dolar (!). Kripto para tutkunları 22 Mayıs’ı Pizza Günü olarak kutluyorlar.
Bitcoin ile başlayan bu serüvende şimdi on binleri aşan kripto para projesi var. Bunlar blok zincir teknolojisini kullanıyorlar. 2018’e kadar çok yaygın değillerdi. Bilinirliği daha azdı. Özellikle pandemi süreci ve artan para arzı kripto para piyasalarına talebi de arttırdı. Kripto paraların piyasa değerleri de zirve yaptı.
Kripto para piyasasında oynaklık çok fazla. Bu da bu paraların alışverişlerde kullanımını kısıtlıyor. Ama farklı alışverişlerde sıklıkla kullanılıyorlar.
Karanlık yüz
Bitcoin merkezi finans otoritelerinin sınırsızca para basmasına tepki olarak yaratıldı. Kriptografik anahtarlar içeriyor. Bu durum anonimlik sağlıyor. Merkeziyetsiz yani merkezi bir otorite yok. Tabi kontrol edecek bir otorite de. Üstelik zaman, mekân fark etmeden para göndermeye de imkân sağlıyor. İstediğiniz ülkede yaşayan birine işlem maliyetleri daha sınırlı olarak kripto para göndermek mümkün. Bu da yaygın olarak yasadışı işlemlerde kullanılmasına yol açıyor.
2018 yılında –kripto paralar bu kadar meşhur olmadan- Sydney Üniversitesinde yapılan bir araştırma hayli ilgi çekici. Araştırmacılar 2009-2017 arasında Bitcoin ile yapılan işlemleri incelemişler. Bu işlemlerin yarısının yasadışı faaliyetlerde kullanıldığını tespit etmişler. Bu Bitcoinler daha çok yasa dışı işlemlerin interneti olarak bildiğimiz “dark web”de kullanılmış.
Bitcoin’in yasa dışı işlemlerde kullanılmaya başladığı ilk ve en meşhur örneği Silk Road adlı internet sitesi. Dark web’de yer alan bu site yasadışı işlemlerin Amazonu olarak biliniyor. Bu sitenin o dönemde 100 binden fazla kullanıcısı vardı. 2013’te bir soruşturma başlatıldı ve site kapatıldı. Ardından Silk Road 2.0 adıyla yine hizmet vermeye devam eden sitenin faaliyetleri 2014 yılında tamamen durduruldu. ABD Hükümeti 2020 yılında Silk Road soruşturması kapsamında 1 milyar ABD Doları eş değerinde Bitcoin ele geçirildiğini duyurdu.
Kripto paralar siber terörizm de dâhil olmak üzere tüm terörist gruplar tarafından yaygın olarak kullanılıyor. Siber terörist ataklar sonucunda ele geçirilen şirket bilgileri karşılığında teröristlerin fidye olarak Bitcoin istedikleri haberleri basında sıklıkla yer buluyor.
IŞİD gibi aşırı köktenci terörist örgütler bile kripto paralara oldukça ilgili. Bu örgüt, Suriye’de kaçırdığı Avrupalılardan fidye olarak Bitcoin istiyor. Üstelik finansmanını da bu şekilde sağlıyor. Dark web’te kurulan bir internet sitesi üzerinden iz bırakmadan islami mücadeleyi fonlayın sloganıyla kripto para topluyor. Ele geçirilen bir örgüt elemanından elde edilen bilgiler çarpıcı. İfadelerden elde edilen bilgilere göre örgüt, elemanlarına izlenebilirliği daha sınırlı olan “dark wallet” kullanma eğitimleri veriyor. Bu konuda çıkardıkları bir kitap bile var.
Satoshi’nin protest tavırla ortaya attığı Bitcoin ve tabi diğer kripto paralar bugün çok farklı amaçlara hizmet edebiliyor. Bunda Satoshi’nin sorumluluğu var mı? Tabii ki hayır. Bitcoin olmadan bu işlevi nakit para görüyordu. Sonuçta nakit para da benzer bir anonimlik sağlıyor. Kripto paralar ise bu anonimliği dijitalleştirdi.
Peki, ne yapmak gerekiyor? Kripto paralar bu nedenle yasaklanır mı? Bunu deneyenler oluyor ama bu bir çözüm değil. İletişim çağının bu kadar geliştiği dünyada pek mümkün de değil. Bunun yerine düzenleme yapmak daha doğru. Mali Eylem Görev Gücü (Financial Action Task Force – FATF) bu konuda bir kılavuz hazırladı. Ülkelerin bir an önce kripto paralara nasıl yaklaşacaklarını belirlemeleri ve düzenlemeleri gerek.
Üstelik bu sınırları aşan bir mesele. Yani uluslararası bir mücadele şart. Dijitalleşmiş ve küreselleşmiş bu günkü dünyamızda suç ve özellikle terörün finansmanında uluslararası bir anlayışla yaklaşmak gerekiyor. Görünen o ki ülkelerin tek başlarına yaptıkları düzenlemeler sonuç vermiyor.
Çok güzel bir yazı olmuş. Burada benim de düşüncem araçlardan ziyade niyetlerin önemli olduğu yönündedir. Vurguladığınız illegal transferlerin bir çoğu ve tahminimce daha da fazlası nakit paralarla, değerli madenlerle ve taşınmaz emlakla yüzyıllardır yapılıyor. Bu noktada günümüzde kullanılan blockchain tabanlı kripto paralar olmasa da bu teknolojinin gelişimi ile evrilecek merkeziyetsiz sistem daha güvenli, takip edilebilir ve suistimale kapalı olacaktır. Saygılarımla,