İçerikte Neler Var?
Kim 8 Saat Çalışıyordu Ki?
Son 14 aydır, dünyayı etkisi altına alan bir virüs yüzünden, hepimizin rutinlerinde değişiklikler oldu. Özellikle çalışma hayatında yer alan kesim için yeni modeller ortaya çıktı. Birçoğumuz uzaktan çalışma yoluyla işlerimizi devam ettirmeye mecbur kaldık ve bu mecburiyetten doğan bazı farkındalıklarımız oldu. Örneğin, günlük işlerimizin büyük bir bölümünü yapabilmek için fiziki olarak iş yerlerinde bulunmamızın şart olmadığını öğrenmiş olduk. 9-6 çalışma şeklinde aslında ne kadar çok vaktimizin “israf” olduğunu, günlük verimli çalışma sürelerimizin ne kadar da kısa olduğunu görmüş olduk.
18. yüzyılın sonlarında 16 saate kadar varan çalışma saatleri çok normal karşılanıyordu çünkü fabrikalar 7/24 çalışmak zorundaydı. Sonraki yıllarda ise, bu kadar uzun süre çalışmanın ne kadar acımasız ve sürdürülemez olduğu iyice netleşti ve nihayet 1817 yılına gelindiğinde aktivist Robert Owen “8 saat çalışma, 8 saat rekreasyon, 8 saat dinlenme” sloganıyla neredeyse günümüze kadar uzanan 8 saatlik vardiya sisteminin öncülüğünü yaptı. Fakat bu hareket 1914 yılına kadar çok kabul görmedi ve ilk olarak Ford’un 8 saatlik çalışma prensibini uygulamasıyla çalışma hayatında ancak yer bulabildi.
8 saatlik çalışma her ne kadar makul bir sistem gibi görünse de Amerikan İşçi İstatistikleri Bürosu’nun (BLS) yaptığı bir araştırmaya göre ortalama bir çalışanın günlük verimli çalışma süresi yalnızca 2 saat 53 dakika olarak ortaya çıktı. Peki geri kalan 5 saat 7 dakika nereye harcanıyor?
- Gazete ve haber okumak – 1 saat 5 dakika
- Sosyal medyayı kontrol etmek – 44 dakika
- Çalışma arkadaşlarıyla iş dışı konuları konuşmak – 40 dakika
- Öğle tatili – 30 dakika
- Yeni iş aramak – 29 dakika
- Aralar / molalar – 27 dakika
- Eş, sevgili, aile üyeleri ya da arkadaşlarla telefon görüşmeleri – 22 dakika
- İçecek hazırlama – 20 dakika
- Mesajlaşma – 19 dakika
- Atıştırmalar – 12 dakika
Yukarıdaki çalışmanın farkına varan işletme ve çalışanlar ofiste bulunmanın zorunluluğu ile ilgili sorgulamalar yapmaya başladılar ve sadece 3 saate yakın verimli bir çalışma süresi uğruna fiziki olarak yer değiştirmedikleri için kendilerini kötü hissetmeyi bıraktılar. Bu sayede “freelance” yani serbest çalışma modeli hem çalışanlar için hem de işverenler için daha cazip bir hale geldi ve günümüzde ABD’de çalışanların yaklaşık %43’lük bir kısmı serbest çalışma modeline dahil oldular.
Nedir bu gig?
Özetle serbest çalışanların oluşturduğu ekonomiye gig ekonomisi denir. Yani, değişken bir geliri belirli bir maaşa, kendi belirleyeceği çalışma saatlerini yöneticiler tarafından belirlenmiş mesai saatlerine , öz değerlendirmesi sonucunda ortaya çıkan kişisel yetkinliklerini görev tanımında belirlenmiş yetki ve sorumluluklarına tercih edenlerin oluşturduğu ekonomiye gig ekonomisi adı verilir.
Peki, gig yeni bir kavram mı?
Hayır. Gig ilk olarak 1900’lü yılların başında jazz müzisyenlerinin “iş” anlamında bu kelimeyi kullanmasıyla ortaya çıktı. Daha sonra 1940’larda İkinci Dünya Savaşı’nın da etkisiyle büyük işletmeler işçi bulma problemleriyle karşı karşıya kaldılar ve geçici ya da sözleşmeli işçiler burada oluşan boşluğu doldurmaya başladılar. İnternetin hayatımıza girmesiyle birlikte de 1999 yılında Upwork kuruldu ve belki de dünyanın ilk online serbest çalışanlar için proje ve müşteri bulma platformu oldu. 2008 yılında Airbnb kuruldu ve kişiler evlerini başkalarına kiralayarak gelir elde etmeye başladılar. 2009 yılına geldiğimizde ise Uber kuruldu ve bu sefer de araç sahibi kişiler taksi hizmeti sunmaya başladılar. 2014 yılında ise İngiltere’deki çalışanlar 26 hafta tam zamanlı çalışmaları koşuluyla yılın geri kalan zamanında esnek çalışma saatleri talep edebilme hakkını yasal olarak elde ettiler. Bugün ise birçok online platform dünya çapında serbest çalışanlarla ihtiyaç sahiplerini birleştiriyor.
Gig ekonomisi ile ilgili 22 çarpıcı veri.
- Bugün 57.3 milyon Amerikan çalışan gig ekonomisinin içerisinde ve bu sayının 2027 itibariyle 86.5 milyon olması bekleniyor. (Upwork)
- Amerika’daki çalışanların %43’ü birincil ya da ikincil iş olarak gig ekonomisinin içerisinde yer alıyor. (Gallup)
- Gig çalışanlarının %44’ü serbest çalışma şeklinin kendilerinin birincil gelir kaynağı olduğunu belirtiyor. (Edison Research)
- Birincil gelir kaynağı gig ekonomisi olan çalışanların %53’ü 18-34 yaş aralığında yer alıyor. (Edison Research)
- Her 6 geleneksel çalışandan 1’i serbest çalışan olmayı istiyor. (McKinsey)
- ABD ve AB’de çalışma yaşında olanların %30‘a yakın bir kısmı bir maaş değil, serbest çalışarak değişken bir gelir elde ediyor. (McKinsey)
- 2018 verilerine göre, ABD’deki gig çalışanlarının toplam 1.5 Trilyon USD gelir elde ettikleri düşünülüyor. (PYMNTS)
- Gig çalışanlarının %55‘lik bir kısmı hali hazırda düzenli bir işe sahip kişilerden oluşuyor. (PYMNTS)
- Gig çalışanlarının %19’u ekstra gelir elde etmek ya da günlük masraflarını karşılamak amacıyla bu yolu tercih ettiklerini ifade ediyor. (PYMNTS)
- Gig ekonomisinin en fazla talep gören çalışanları %14‘lük bir oran ile tasarımcılar olarak hesaplanıyor. (PYMNTS)
- Tüm çalışanların %64‘lük bir kısmı ek gelir elde etmek için bir yan iş yapmayı uygun görüyor. (Deloitte)
- Gig çalışanlarının %75’i tam zamanlı bir iş için serbest çalışma modelinden vazgeçmeyeceklerini belirtiyor. (PYMNTS)
- Gig çalışanlarının %65’i tercih ettikleri bir çalışma modeline ait olduklarını düşünüyor. (Gallup)
- Tam zamanlı gig çalışanlarının %37’si 21-38 yaş aralığında bulunuyor. (MBO Partners)
- 2018 yılında tam zamanlı gig çalışanlarının %21’i yıllık 100.000 USD ve fazlası gelir elde ettiğini beyan ediyor. (MBO Partners)
- Gig çalışanlarının %44’ü müşterilerini online bulduklarını ifade ediyor. (MBO Partners)
- Tam zamanlı gig çalışanlarının %79’u geleneksel çalışma dönemlerine göre daha mutlu olduklarını ifade ediyor. (MBO Partners)
- İşverenlerin %62’si tam zamanlı çalışanlar yerine, gig çalışanlarını tercih ettiklerinde işletmelerinin genel finansal performanslarının daha iyiye gittiğini düşünüyor. (SAP Fieldglass)
- İşletmelerin %33’ü IT işleri için, %25’i operasyonel işler için, %15’i pazarlama işleri için ve %15’i de araştırma geliştirme projeleri için gig çalışanlarını tercih ettiklerini ifade ediyorlar. (Deloitte)
- Gig çalışanlarının aylık ortalama tasarruf miktarları %63 iken, tam zamanlı geleneksel çalışanların %20 civarında kalıyor. (Upwork)
- Gig çalışanlarının %71‘i 2020 yılında işlerinin arttığını söylüyor. (Upwork)
- Dünyadaki gig çalışanlarının en az %24’ünün Hindistanlı olduğu düşünülüyor. (QZ)
Gig ekonomi tanımını yaptıktan ve bu sistemin günümüzde ulaştığı değeri sayılarla belirttikten sonra, serinin 2. yazısında gig ekonomisinin geleceği hakkında bilgiler paylaşacağım ve nasıl bir gig çalışanı olabilirsiniz sorusunu cevaplayacağım.