İçerikte Neler Var?
Resesyon ve FED’in Kredibilitesi
ABD’de büyüme iki çeyrek üst üste negatif geldi. Bu tabii genel olarak “ABD ekonomisi resesyona girdi” gibi yorumlara neden oldu. ABD’de ekonominin ne zaman resesyona girdiğini ve çıktığını NBER içindeki 8 ekonomistten oluşan İş Çevrimi Zamanlama Komitesi (Business Cycle Dating Comitee) belirliyor. Resesyon olması için de sadece büyümeye değil, sanayi üretimine, istihdam piyasasına ve tüketici güvenine bakıyorlar. Her ne kadar 2 çeyrek üst üste negatif büyüme gelse, ABD için teknik resesyon gündemde olsa dahi, resesyon açıklaması gelmeyebilir. ABD Hazine Bakanı Yellen da resesyon açıklamasını beklemediğini söyledi.
ABD’de işgücü piyasası hiç olmadığı kadar güçlü aslında. İşsizlik oranı %3.6, son 50 yılın en düşük işsizlik oranı. Ocak 2022’den beri ABD ekonomisi 2.2 milyon iş yaratmış. Gerçekten istihdam piyasası oldukça güçlü. Diğer yandan tüketici güveninde bir azalma var. Conference Board (CB) Tüketici Güveni endeksi üç aydır düşüyor. Ankete katılanların %43’ü ABD’nin 12 ay içinde resesyona girme ihtimalinin %50’den fazla olduğunu düşünüyor. Bu oranın Nisan ayında %13 olduğunu düşünürsek, veri daha da anlam kazanıyor. Resesyon, şu an her ne kadar teknik olarak ilan edilmese de yaklaşıyor.
FED başkanı Powell ise FOMC sonrası konuşmasında resesyon olmadığını düşündüğünü söyledi. Ancak faiz artışlarının işgücü piyasasında olumsuz yansıyabileceğini de ekledi. FED bu konuda çok güvenilir bir adres değil. Enflasyon için de “geçici” demişti sonuçta…
Diğer yandan resesyon beklentileri yeni değil. Aslında altı boş da değil. FED faiz artırımı sürecine girdiği 11 periyodun 8’inden sonra resesyon olmuş. Üstelik enflasyon bu kadar yüksek bile değilken. Haziran ayı enflasyonu %9.1 ile tarihi seviyelerde ve FED’in %2 hedefinin çok üzerinde. Enflasyonla mücadele ederken ve %2’ye çekmeye çalışırken resesyondan kaçmak çok zor. FED’in kaybolan kredibilitesini yeniden toparlaması gerekiyor.
FED’in Kredibilite Sorunu
Para politikası otoritesinin fiyat istikrarı gibi hedeflerini yerine getirmesi için ekonomik birimlerin bekleyişlerini etkilemesi gerekir. Eğer ekonomik birimler enflasyonun önümüzdeki dönemde düşeceğini bekliyorlarsa taleplerini ertelerler ya da ücretlerde bu bekleyişlere göre, yani daha düşük bir artış talep ederler. Dolayısıyla fiyatlardaki artış sınırlı kalır. Merkez bankalarının etkin bir iletişim ve sözlü yönlendirme (forward guidance) ile bekleyişleri etkilemesi gerekir. Bu da ancak sözüne güvenilir, yani kredibilitesi olan bir merkez bankası ile mümkün olabilir. Enflasyonla mücadelede Merkez Bankası kredibilitesi kritik rol oynuyor.
Ne yazık ki son dönemde FED’in kredibilitesinde ciddi kayıplar yaşanıyor. Üstelik bu eleştiri ya da daha doğrusu tespit FED’in kendi içinden geliyor. St. Louis FED Başkanı Bullard dahi şu anki makroekonomik durumun FED’in kredibilitesini sarstığı açıklamasında bulundu. Bernanke de aslında FED başkanları arasında adı konulmamış bir kuralı yıktı ve FED’in yanlış yaptığını açıkladı. Bu durumu anketlerde de görmek mümkün. Gallup’un Mayıs ayındaki araştırmasına göre Powell’a “büyük ölçüde” ve “makul ölçüde” güvenenlerin oranında 12 puanlık bir düşüş var. 2021’de bu oran %55 iken 2022’de %43’e düşmüş. Haziran ayı enflasyon verilerinden sonra daha düşmüş olması kaçınılmaz.
Peki, FED bu duruma nasıl geldi?
İyi bir üne kavuşmak için pek çok iyi iş gerekir, onu kaybetmek içinse sadece bir tane kötü iş yeterlidir.
Benjamin Franklin
FED pandemiden çıkış sürecinde enflasyonu geçici olarak nitelendirmesi ile çok önemli bir hata yaptı. Ancak durum bu kadar basit değil. Kredibiliteyi sarsan başka unsurlar da var. Bu nedenle öncelikle biraz daha derine bakmak ve esnek ortalama enflasyon hedeflemesine (flexible avarage inflation targeting) değinmek istiyorum.
Ortalama enflasyon hedeflemesi
FED 2012 yılından beri enflasyon hedeflemesi stratejisi uyguluyor. Enflasyon hedeflemesinin en önemli avantajlarından biri “kurallı” ve “ihtiyati” para politikasının avantajlarını birleştirmesi. Orta vadede sayısal bir hedef var ve kısa vadede ekonomik şoklara karşı politika uygulama imkânı söz konusu. FED de 2012 yılında enflasyon hedefini %2 olarak belirledi ve bu stratejiyi uygulamaya geçti. O dönemde enflasyon ile ilgili bir sorun yoktu ve %2 enflasyon tavan olarak algılanıyordu.
Mart 2020’de pandemi patladı ve kapanmalarla birlikte ekonomide üretim düştü, işsizlik arttı. FED de bu durumda, Ağustos 2020’de, işgücü piyasasını desteklemek adına ortalama enflasyon hedeflemesi stratejisini duyurdu. Belirli bir dönem %2’nin altında kalan enflasyonun belirli bir dönem de %2’nin üzerinde olmasına izin verilecekti. Böylece ortalama olarak enflasyon %2 civarında olacaktı. Ortalama enflasyon hedefi parasal genişlemenin daha geç biteceği anlamına geliyordu. Bu da sinyal etkisi ile faizlerin sıfıra düştüğü bir ortamda daha uzun süre genişlemeyi destekleyecekti. FED’in bildiğimiz üzere üç temel hedefi var: istikrarlı fiyatlar, maksimum istihdam ve ılımlı uzun vadeli faiz oranları… FED pandemi sonrasında bunlardan maksimum istihdam üzerine odaklandı.
FED’in açısından da duruma bakmak gerekiyor. Pandemi hepimiz açısından yeni bir durumdu ve 2009’daki daralma sonunda istihdam piyasasının toparlanması on yılı bulmuştu. Pandemi nedeniyle 20 milyon kişi işsiz kalmıştı. Üstelik Kongre de işgücü piyasasına daha fazla destek verilmesini öngörüyordu. Bu nedenle Powell açıklamalarında enflasyonda aşırı baskı olmaması halinde, işsizlik doğal oranın altına düşse dahi, gevşek para politikasının devam edeceğini açıklıyordu. FED aslında dezavantajlı grupların – Hispanikler, Siyahi Amerikalılar gibi- dahi işgücüne maksimum düzeyde katılmasını öngörüyordu. Ama bunun uğruna ne kadar enflasyona izin vereceği ise kuşkuluydu.
Her ne kadar ortalama enflasyon hedeflemesi stratejisi, maksimum istihdamı sağlamada gevşeme için gerekli sinyali verse de enflasyonla mücadele söz konusu olduğunda politikanın kredibilitesini sarsabiliyor. Ortalama enflasyonun ne kadar zaman içerisinde hesaplanacağı yani enflasyonun ne kadar yükselmesine veya ne süreyle hedefin üzerinde kalmasına izin verileceği net değil. Bu durumda strateji zaten enflasyon yanlı…
Powell’ın Hataları
Ortalama enflasyon hedeflemesi stratejisinin yanında Powell önemli iletişim hataları da yaptı maalesef. Enflasyonu “geçici” olarak niteledi. Ama enflasyon durmadı ve tarihi rekorlar kırdı. Bu durumda FED şahinleşti ve faizi sözlü iletişiminde ima ettiğinin üzerinde arttırdı.
El Arian, FED’i kararlı bir tutum yerine duruma göre hareket ettiği konusunda eleştiriyor. Bu da politikanın kredibilitesini sarsıyor. Sarmal başlıyor. Kredibilitenin eksikliği enflasyonla mücadeleyi zorlaştırıyor, sözlü iletişimin (forward guidance) etkisini azaltıyor, bekleyişleri yönetmek zorlaşıyor, enflasyon yükseliyor…
Kredibilite Toparlanır mı?
1970’lerdeki enflasyon döneminde de kredibilite sarsılmıştı. Enflasyonla mücadelesi ile tanıdığımız Volcker bu dönemde enflasyonla çetin bir mücadeleye girişti ve faizleri sert bir şekilde arttırdı. Herkes Volcker’ın ne kadar kararlı olduğunu anladı. Ama bir maliyeti vardı: resesyon. 1990’lı yılların başında Kanada Merkez Bankası enflasyonla mücadele adına enflasyon hedeflemesi stratejisine geçti ve bedeli ilk yıllarda ağır bir resesyon oldu.
Sözün özü; şişeden enflasyon cini çıktı. ABD’de enflasyon %2 hedefinden çok uzakta. Şimdi o cini tekrar şişeye sokmak için FED’in daha çok uğraşması gerekiyor. Üstelik kredibilitesi hırpalanmış durumda. Kredibilitenin yeniden sağlanması için FED daha da şahinleşmek zorunda kalacak.
ABD ekonomisi için tam olarak resesyon açıklaması yapılmıyor olsa da resesyon gündemden kolay kolay düşmeyecek gibi duruyor.
Doç. Dr. Derya HEKİM
Akademisyen / Doçent Doktor @ Uludağ Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü / Uluslararası İktisat
Co Founder @ Opinyu
[…] zordu. Merkez bankalarının sıkılaştırma adımları hızlandı. Derken şimdi derin bir resesyonla karşı karşıyayız. Bu problemlerin hiçbiri de kolay çözüleceğe […]