İçerikte Neler Var?
Liralaşma Stratejisi
TCMB son açıkladığı Enflasyon Raporunda ve gönderdiği Açık Mektupta TL’nin özendirilmesi için alınan önlemleri bir strateji altında toplamış: Liralaşma Stratejisi
Liralaşma stratejisi insanların yeniden TL tutmasını özendirmek için artık hepimizin de malumu olan birçok özendirici önlem içeriyor. Aslında biraz tuhaf gelebilir. Türkiye’de yaşıyoruz ve yasal ödeme aracımız TL. Peki, neden bir liralaşma stratejisine ihtiyacımız var? Aslında nedenini hepimiz biliyoruz. Son zamanlarda ekonomi fazlasıyla dolarlaştı.
Kur korumalı mevduat (KKM) hesapları, tüzel kişilere TL mevduata geçmesi karşılığı verilen vergi istisnaları… Bunlar dolar mevduata geçişi durdurmuş gibi görünüyor. Ama çözüm mü? Hayır.
Önce sorunun temelini anlamak gerekiyor. Palyatif önlemler geçişi azaltır ama asıl sorunu çözmeden bundan kurtulmak mümkün değil. O zaman öncelikle biz ekonomi olarak neden bu kadar dolarlaştık ona bakalım.
Dolarizasyon nedir?
Bugün kullandığımız paraların hiçbir mal değeri yok. Biz TL’yi tutuyoruz çünkü onu çıkarana güveniyoruz. TL’yi ödemelerimizde bugün veya daha sonraki bir tarihte kullanabileceğimize güveniyoruz.
Literatürde paranın üç temel fonksiyonu var: ödemelerde aracılık etme, hesap birimi olma ve değer saklama aracı olma. Enflasyon olduğu zaman para bu klasik fonksiyonlarını yerine getiremiyor.
İlk elden giden ise değer saklama fonksiyonu. İnsanlar ellerindeki parayı enflasyon sonucu değer kaybeden ulusal para olarak değil de değeri sağlam, döviz olarak tutmaya başlıyorlar. Bir sarmal başlıyor. Bu kuru arttırıyor ve yeniden ulusal paradan kaçışa neden oluyor. Derken faturalar döviz cinsinden olmaya başlıyor. Hesap birimi fonksiyonu da kaybediliyor. Son aşamada ise artık cüzdanlarda döviz taşınıyor. Ödemelerde de döviz kullanılıyor. Ulusal para tüm fonksiyonlarını kaybediyor.
Bu süreç yüksek enflasyon tecrübesi yaşamış Arjantin, Venezuela gibi ülkelerde yaşandı. Bu kadar olmasa da 1990’ların sonunda Türkiye’de de benzer süreçler yaşandı.
Türkiye’de yaşanan enflasyon süreci TL’de güvenin kaybolmasına ve bireylerin hızla dövize yönelmesine neden oldu. Yabancı para mevduatları hızla arttı. Yabancı paranın toplam mevduatlar içindeki payı 17 Aralık 2021’de %66’yı geçti. Bu oran 2001 krizi seviyesinden de yüksekti. Döviz talebi arttıkça kur yükseldi. Bu dövize geçişi daha da özendirdi.
Dolarizasyon nasıl tersine döner?
Dolarizasyonu tersine çevirmek yani liralaşmak için öncelikle TL’ye olan güveni sağlamak gerekiyor. Kişilerin TL’ye olan güvenini ise ben dolar karşısında olan değer kaybını size veriyorum demekle sağlayamayız.
Kur Korumalı Mevduat (KKM) bakiyesi 290 milyar TL olmuş, bunun 113 milyar TL’si dövizden geçmiş. Bu da yaklaşık 8 milyar dolar. Toplam yabancı para mevduatların 228 milyar dolar civarı olduğunu düşünürsek bu oldukça yetersiz. Şimdi vergi istisnaları sağlanarak tüzel kişilerin dövizden TL’ye dönmesi bekleniyor. Ama orada da vade sorunu, teminat sorunu gibi birçok sorun var. Bunlar nasıl çözülecek henüz net değil.
İşin özü; dolarizasyonun ana nedeni enflasyon. Enflasyonla mücadele etmeden bu süreci tersine döndürüp, liralaşamayız. Üstelik dolarizasyonda histeri etkisi görülüyor. Yani siz ne kadar enflasyonu düşürüp TL’ye dönüşü özendirseniz de bireylerin buna inanması için biraz zaman gerekiyor.
Bunun da en güzel örneği 2001 krizi sonrası. Enflasyon düştü, kurda istikrar sağlandı ama dolarizasyon oranının düşmesi yıllar aldı. 2002’de %57 olan oran %30’un altına ancak 2010’da inebildi.
Kur Korumalı Mevduat (KKM) geçişi yavaşlattı ama bu çözümler geçici. 2022 FED’in faiz artışlarının damga vuracağı, doların uluslararası piyasalarda değer kazanacağı bir yıl olacak. Bu da KKM’nin Hazineye maliyetini arttıracak.
Bizim acilen “gerçek bir enflasyonla mücadele süreci”ne girmemiz gerekiyor. Zaman aleyhimize işliyor.
Doç. Dr. Derya HEKİM
Akademisyen / Doçent Doktor @ Uludağ Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü / Uluslararası İktisat
Co Founder @ Opinyu