İçerikte Neler Var?
Enerji Krizi ve Enerji Arz Güvenliği
Tedarikte yaşanan sıkıntılar, hammadde fiyatlarındaki artışlar, şimdi de doğal gaz krizi… Bu zor koşullarda hala üretim yapmaya devam eden sanayicilerimizi tebrik etmek istiyorum. Belki de bizim en önemli üstünlüğümüz mücadeleden yılmayan sanayicimiz.
İran teknik bir arıza sebebiyle 10 gün Türkiye’ye doğal gaz arzını kısacağını açıkladı. Bu konuda çeşitli spekülasyonlar yapılsa da biz Enerji Bakanı Sayın Fatih Dönmez’in açıklamalarını baz almak durumundayız. Kesintinin 31 Ocak’ta son bulacağını hatta daha öne alınması için Türkiye’den de temsilcilerin İran’da bulunduğunu açıkladı Sayın Bakan.
Doğal gaz Türkiye için hayli önemli. Türkiye’de doğal gazın %46’sı elektrik üretiminde %31’si ise sanayide kullanılıyor. Konutta kullanılan doğal gaz ise %11. Yani doğal gaz tüketiminin %77’sini elektrik üretimi ve sanayi oluşturuyor. Bu kısıntı haberinin ardından BOTAŞ sanayi ve elektrik santrallerine gaz tedarikinde %40 kısıntıya gidileceğini açıkladı. Tabii elektrik santrallerinde üretim aksayacağı için TEİAŞ’tan Organize Sanayi Bölgelerine 72 saat elektrik kesintisi yapılacağı haberi geldi. Yapılan pazarlıklar sonucu ilaç sanayi, et ve süt ile cam, seramik, demir çelik sektörleri muaf tutuldu. Üretim büyük ölçüde duraksadı. Sanayicinin, ihracatçının taahhütleri var. Maliyet yüksek.
Kriz nasıl geldi
Aslında sorun 2020 yılına dayanıyor. 2020 yılında düşen küresel talep, enerji fiyatlarında aşağı yönlü bir baskı yaratmıştı. Diğer taraftan özellikle ABD’li kaya gazı üreticileri talebin düşük olmasına rağmen vadeli kontratlarındaki yükümlülüklerini yerine getirebilmek adına üretimi kısmadılar. Bu fiyatları daha da düşürdü. 2020 Haziran ayında doğal gaz fiyatı 2018 sonu fiyatının üçte birine düşmüştü.
Fiyatların çakılması sektörde kârlılığı düşürdü, yeni yatırımlar ertelendi. Özellikle ABD’li üreticiler az olan bu kârları da temettü olarak dağıtınca bırakın yeni yatırımı yenileme yatırımı bile yapılamadı.
Bizim doğal gaz alımlarımız ise uzun vadeli kontratlarla. Rusya, Azerbaycan ve İran’dan boru hatları ile alıyoruz. Cezayir ve Nijerya’dan sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) alımımız da var ama bunlar için de kontratlarımız var. Spot piyasada doğal gaz fiyatı düşünce biz vadesi gelen kontratları yenilemede elimizde bir koz (düşük fiyatlar) olduğunu düşünerek çok aceleci davranmadık.
2021’de ise enerji piyasasında işler değişti. Talep arttı, tabi enerji talebi de. Fiyatlar spot piyasada birden 5 katına çıktı. Avrupa’da bir enerji krizi patlak verdi. Biz acele ile uzun vadeli kontratlarımızı Azerbaycan ve çok yeni olarak Rusya ile yeniledik ama hangi fiyattan bilmiyoruz. Yaz boyu da fiyatlar yükseldiği için depolardaki doğal gaz stokunu arttırmadık. Yani bu kışa bıçak sırtı bir pozisyonda girdik. 2022’de ardışık soğuk günün çok olması sonucu konutlarda doğal gaz talebi arttı. Zaten sanayi üretimi iyi gidiyor. Orada da hem doğal gaza hem de elektriğe talep çok. Bu ortamda İran da doğal gazı kesince maalesef böyle bir durumda kaldık.
Enerji arz güvenliği
Havalar yakında yeniden ısınacak. İran’da 31 Ocak’ta gaz akışının başlayacağını açıklamış. Bu kriz muhtemelen bir hafta içinde çözülür. Ama bize şu soruları bırakır: Enerji arz güvenliğimiz yeterli mi? Önümüzde muhtemel krizler var mı?
Türkiye enerjide dışa bağımlı bir ülke, enerjimizin %74’ünü ithal ediyoruz. Bu nedenle enerji arz güvenliği bizim için daha da önemli hale geliyor. Arz güvenliğini sağlamak için ise depolanabilir enerjiyi arttırmamız, arz kaynağı çeşitliliğine gitmemiz ve en nihayetinde enerjide dışa bağımlılığımızı düşürmemiz gerekiyor.
Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği’nin verilerine göre bu kışa (Ekim 2021) 2.7 milyar metreküp depo kapasitesi ile girmişiz. Türkiye’nin yıllık tüketimi 60 milyar metreküp. 2022’de 63 milyar metreküpe çıkması bekleniyor. Depolardaki stok toplam tüketimin %4.5’i. Kabul edilen standart olan %20’nin çok altında. Enerji arz güvenliği için depolama kapasitesinin arttırılması önemli.
Arz güvenliğinin bir diğer unsuru ise çeşitlendirme yapabilmek. Rusya, Azerbaycan ve İran’la uzun vadeli anlaşmalarımız var. LNG alımı için de başka ülkelerle uzun vadeli anlaşmalar yapabiliriz. Bu arz çeşitliliğimizi arttıracaktır. 2021’in sonralarında ABD’den önemli ölçüde LNG ithalatı yapıldı örneğin. Bu kapsamda uzun vadeli sözleşmeler müzakere edilebilir.
2020 yılında elektrik enerjisi üretiminin %34.8’i kömürden, %25.6’sı hidroelektrikten %22.7’si doğal gazdan %8.1’i rüzgârdan ve %3.8’i güneş enerjisinden sağlanmış. Enerjide ithalat bağımlılığımızı azaltmak için rüzgâr ve güneş enerjisi gibi enerji kaynaklarının payı arttırılmalı. Türkiye yenilenebilir enerjide avantaja sahip bir ülke. Ancak bu konuda daha fazla teşvik şart. Bu hem Yeşil Mutabakata uyum hem de 2053 net sıfır hedefleri için bir gereklilik. Üstelik enerjide ithal bağımlılığını azaltmak enerji maliyetlerinin cari denge üzerindeki etkisini de azaltacaktır.
Ancak şunu unutmadan ekleyelim. Rüzgâr ve güneş enerjisini depolamak mümkün değil. Maalesef üretimi de istikrarsız. Hidroelektrik santrallerde depolamak mümkün ancak 2021 gibi kurak yıllarda yeterli enerjiyi üretemiyor. Hidrojene dayalı enerji projeleri umut vadetse de geçiş süreci için depolanabilir enerji olan doğal gaza bir müddet daha ihtiyacımız olacak.
Benzer bir tartışma Avrupa’da da sürüyor. Avrupa yeşil dönüşüm çerçevesinde fosil yakıtlardan uzaklaşsa da enerji arz güvenliği için görece daha az karbon salınımı olan doğal gaz depolamaya devam edecek gibi görünüyor. Benzer bir perspektifle, Türkiye de yenilenebilir enerjiyi desteklerken doğal gaz depolama imkânlarını arttırmalı.
Enerji yoksa üretim de yok ihracatta. Bu nedenle enerji arz güvenliği yeniden ele alınıp planlanmalı. Uzun vadeli bir perspektifle bir strateji belirlenmeli.
Bu strateji aslında büyük bir üretim planının bir parçası olmalı. Türkiye’nin kapsamlı bir plana ihtiyacı var. Bu plan doğrultusunda da enerji politikası, enerji arz güvenliği gibi konular için stratejiler belirlenmeli. Aksi takdirde, bu kriz kısa vadede çözülür ama biz seneye yine kendimizi benzer bir krizin içinde buluruz.
Doç. Dr. Derya HEKİM
Bu yazı 27/01/2022’de www.rekabet.net‘ te yayımlanmıştır.
Akademisyen / Doçent Doktor @ Uludağ Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü / Uluslararası İktisat
Co Founder @ Opinyu