İçerikte Neler Var?
Cinsiyet Eşitliğinin Ekonomik Anlamı
Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Bugün muhtemelen her yerde kadının önemi konusunda birçok alıntı görecek, birçok makale okuyacaksınız. Ama durum sadece bir gün anıp geçilecek kadar basit değil.
Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Eşitsizliği (Global Gender Gap) Raporu’na göre politika değişikliğine gidilmezse tüm dünyada kadın ve erkek arasındaki eşitsizliğin kapanması 135.6 yıl sonra olabilecek. Yani kadınların eşitlik için bir yüzyıldan fazla beklemesi gerekiyor. Üstelik alt endekslerde durum daha da vahim. Ekonomik katılım ve fırsat alt endeksine baktığımızda eşitsizliğin kapanması için 267.6 yıl beklememiz gerekiyor ne yazık ki.
Dünya Eşitsizlik Raporu(World Inequality Report)’na göre ise nüfusun %50’sini oluşturan kadınlar, gelirin sadece %35’ini alabilmişler. Ülkeler arasında farklılıklar var tabii ki. Bu oran Bulgaristan’da %43, İsveç’te %42, Fransa’da %41, Almanya’da %36. Türkiye’de ise maalesef %23. Sahra altı Afrika’da bile bu oranın Türkiye’deki oranın üzerinde -%28- olması bizi biraz düşündürmeli. Bunun en önemli nedeni Türkiye’de kadının işgücüne katılım oranının çok düşük olması.
Cinsiyet eşitliğinin ekonomik büyüme üzerinde olumlu etkisi var.
Aslında cinsiyet eşitliğinin sağlanması sadece ahlaki bir mesele ya da insan hakları sorunu da değil. Eşitsizliğin azalması ile birlikte ekonomik büyümede artıyor. Kadının işgücüne katılımı ile birlikte işgücü havuzu genişliyor. Çalışma hayatında kadın erkek eşitsizliğini önleyen politikalarla ise işgücü piyasasının daha iyi işlemesi sağlanabiliyor. Yani işgücü kaynağı daha etkin kullanılabiliyor ve de işgücünün verimliliği artıyor.
IMF ekonomistleri Can, Dordeviç, Sever ve Jenkinson (2020), çalışmalarında kadın çalışanların çok olduğu endüstrilerde verimliliğin ve ekonomik büyümeye katkının daha fazla olduğunu bulmuşlar.
PwC ise bu konuyla ilgili 21 bin 980 şirket ile bir araştırma yapmış. Araştırmanın sonuçlarına göre cinsiyet eşitliği olan şirketler müşteri tutundurma, itibar konularında daha iyi bir konuma geliyorlar. Yönetim kurulunda kadın sayısı arttıkça şirketlerde verimlilik ve finansal başarı gibi faktörler de daha yüksek oluyor. Yönetim kurulunda üç ya da daha fazla kadın bulunan şirketlerin öz sermaye karlılıkları %10, hisse başına kazanç ise %37 daha fazla oluyor.
Kadının eşit eğitim hakkına sahip olması, istihdamda ve çalışma hayatında olması beşeri sermayeyi de geliştiriyor. Kadınlar hem eğitime hem de çocuk sağlığına daha fazla yatırım yapıyorlar. Bu nedenle de kalkınma yolundaki ülkeler için kadının eşit eğitime ve çalışma fırsatına sahip olması vazgeçilmez.
OECD’ye göre OECD ülkelerinde işgücüne katılım oranında cinsiyet eşitsizliği %50 oranında azaltılabilirse, 2030’a kadar GSYH’da yaklaşık %6 bir büyüme gerçekleşebilir. Eğer bu açık tamamen kapanırsa %6’lık bir büyüme daha öngörülebilir.
Diğer taraftan, kadını daha fazla iş hayatına sokmak sadece büyümeyi de arttırmaz. Ekonomiyi çeşitlendirir, gelir dağılımındaki eşitsizliğin çözümüne katkı sağlar, yaşlanan nüfusun etkilerinin hafifletilmesine neden olur.
Peki, ya Türkiye?
Maalesef Türkiye’nin kadın-erkek eşitliği konusunda karnesi pek de iyi değil. İyiye de gitmiyor.
Türkiye Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksinde 156 ülke içerisinde 133. sırada. Üstelik 2006’da 105. Sıradaymış. 15 yıl içerisinde eşitsizlik giderek artmış. Ekonomik katılım ve fırsat alt endeksinde ise 156 ülke içinde 140. olmuşuz. Her ne kadar kadının işgücüne kazandırılması için yasalar hazırlansa da anlaşılan diğer ülkelerin gerisinde kalmışız.
Şekil.1Kadın İşgücüne Katılım Oranı (%, 2020)
Kaynak: OECD
Türkiye’de kadınlarda işgücüne katılım oranı diğer ülkelerle kıyaslandığında çok düşük. Bunun birçok nedeni var. Eğitimde cinsiyet eşitliğinin sağlanmaması, mevzuat ve kurumsal yapılardaki eksiklikler, sosyal faktörler… Listeyi uzatabiliriz tabii. Ama bu sorun acil bir çözüm bekliyor.
Türkiye’de 25 yaş üzerindeki kadınların hala %6.3’ü okuma yazma bilmiyor. Eğitimini tamamlayan kadın ise iş hayatında farklı zorluklarla karşılaşıyor. Üst düzey yöneticiler içerisinde kadınların oranı sadece %19.3.
Cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılmasının ahlaki, insan hakları boyutları olduğu kadar ekonomik boyutları da var. Sürdürülebilir, kapsayıcı bir büyüme ancak cinsiyet eşitsizliğinin azaltılması ile mümkün. Bunun için de toplumsal cinsiyet eşitliğinin toplumun her kademesine daha iyi anlatılması gerekiyor.
Opinyu ailesi olarak biz bunu bir görev biliyor ve ona göre davranıyoruz.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününüz kutlu olsun…
Doç. Dr. Derya HEKİM -08/03/2022
Kaynaklar:
Can,B., Dordevic, L., Sever, C. ve Jenkinson, N. (2020) Gender Inequality and Economic Growth: Evidence from Industry-Level Data” IMF Working Paper, Link: https://doi.org/10.5089/9781513546278.001
WEF, Global Gender Gap Report 2021, https://www3.weforum.org/docs/WEF_GGGR_2021.pdf
World Inequality Report 2022. https://wir2022.wid.world/
Akademisyen / Doçent Doktor @ Uludağ Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü / Uluslararası İktisat
Co Founder @ Opinyu
[…] araştırma ve değerlendirmelerine göre ücret kesinlikle kadınların çalışmasının önemli bir nedenidir, ancak kadınların işgücü piyasasının dışında kalmasının tek […]
[…] cinsiyet rollerine dair kalıplaşmış düşünceleri pekiştirir. Bu durum, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde geri adım atılmasına neden olabilir. Kadınların sadece ev işleriyle […]