İçerikte Neler Var?
Enerji Üzerinden Savaş: AB vs. Putin
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB’nin kömür ithalatına yasağın ardından petrol ithalatına da yasaklama getireceklerini açıkladı. Von der Leyen konuşmasında bunun büyük bir yaptırım paketinin bir parçası olduğunu belirtti. Yılsonuna kadar petrol ithalatının, bir sene içerisinde ise petrol rafineri ürünlerinin yasaklanacağını bildirildi. Bu yasaklamanın kapsamı geniş. AB sadece ithalatı yasaklamakla kalmıyor, aynı zamanda vatandaşların ve şirketlerin petrolün taşınmasına ya da taşınması için ekipman sağlanmasına da yasak getiriyor.
AB, bu konuda Rusya’nın Bucha ve Mariupol’de savaş suçu işlediğine vurgu yapıyor. Tabii olayın arka planında ABD, yaptırım uygulaması ve Rusya’ya olan bağımlılığını azaltması için AB’ye baskı yapıyor. Petrol ambargosunun Rusya’ya günde 310 milyon dolara mâl olacağını düşündüğümüzde Rusya’yı sıkıştırmak için akıllıca bir yol gibi görünüyor.
ABD için bu politikanın çok ciddi maliyeti yok. ABD kaya gazı ile birlikte enerji piyasasında ciddi bir oyuncu. Ama maalesef işler Avrupa ülkeleri için hiç de öyle değil. Avrupa ülkeleri hem petrolde hem de doğalgazda net ithalatçılar. Macaristan, Slovakya ve Çekya bu ambargoya itiraz ettiler. Macaristan petrol ithalatının %58’ini, Slovakya ise %96’sını Rusya’dan yapıyor. Bu nedenle bu iki ülkeye bir imtiyaz tanınarak, iki ülke için petrol yasağı 2023’e ötelenecek.
Şekil 1: Avrupa’da Rus Petrolünü En Çok İthal Eden Ülkeler (2020)
AB’nin petrol ithalatının %25’ini Rusya sağlıyor. Şimdi yeni tedarikçiler aramak zorunda. ABD bu konuda destek vereceğini açıkladı. Ayrıca Suudi Arabistan’a petrol üretimini arttırması konusunda baskı yapıyor. Venezuela’ya yaptırımların kaldırılması da gündemde. Daha azılısı geldiğinde eski düşmanlar dost oluyor…
Ya doğal gaz?
Putin bu hamlenin ardından doğal gaz silahını çekebilir. Bunun sinyalini de verdi aslında. Rus devletine ait Gazprom, Bulgaristan ve Polonya’nın vadesi gelen ödemelerini, Rubleyle ödemelerini istedi. Bu ülkelerde Ruble ile ödemede bulunmayınca gazı kesti. Mayıs ayı içerisinde birçok AB ülkesinin gaz faturalarının vadesi gelecek. Her ne kadar ara bir formül bulunmaya çalışılsa da Putin doğal gaz arzını kısmayı bir tehdit olarak tutuyor.
Doğal gaz Putin için iyi bir koz. Avrupa’nın doğal gazda bağımlılığı daha fazla. Doğal gaz ithalatının %40’ı Rusya’dan geliyor. Üstelik doğal gaz piyasasının yapısı itibarı ile kısa vadede tedarikçi değiştirmek oldukça zor. Kontratlar uzun vadeli, yani ülkelerin uzun vadeli üretim planları ve müşterileri belli. Spot piyasa var evet ama spot piyasada AB’nin ihtiyacını karşılayacak miktarı bulmak oldukça zor.
Özellikle Almanya’nın doğal gaza bağımlılığı oldukça yüksek. Rusya-Ukrayna Savaşı öncesinde Rusya ve Almanya arasında 11 milyar dolarlık bir proje olan Kuzey Akım 2 projesi vardı. Bu proje ile birlikte bağımlılık daha da artacaktı. Üstelik Alman yetkililer bunu olumlu karşılıyorlardı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Rusya ve Avrupa’nın karşılıklı bağımlılık içerisinde olmalarının savaş ihtimalini azalttığını iddia ediyorlardı. Ekonomik bağımlılığın savaşı önleyemediği artık apaçık ortada…
Şekil 2: Rusya’nın Gaz İhracatındaki Pazarları
Avrupa ülkelerindeki enerji bakanları Rusya’ya olan bağımlılıklarını azaltmak için doğal gaz üreticisi ülkelere ziyaretlerde bulunup üretimlerini arttırmalarını istiyorlar. Üretimi arttırmak kısa vadede çok kolay değil. Sıvılaştırılmış doğal gaz bir seçenek olsa da Avrupa’da her ülkenin depolama alanı yeterli değil.
Rusya da yeni müşteriler bulmak zorunda
Rusya açısından da durum pek parlak değil. Sonuçta AB ülkeleri Rusya’nın en önemli müşterisiydi. AB Rusya’nın günlük 4.7 milyon varil petrol ihracatının yarısını alıyordu. Şimdi Rusya, petrolüne yeni müşteriler bulmak zorunda. Her ne kadar artan fiyatlar zararın bir kısmını karşılasa da bu uzun süreli olmayabilir.
Rusya’nın ilk hedefi ise beklenildiği üzere Çin olacak. Rusya Çin’in petrol ithal ettiği ülkeler arasında ikinci sırada yer alıyor. İlk sırada ise Suudi Arabistan var. Rusya’nın hedefi Suudi Arabistan’ı geçerek Çin’in en büyük tedarikçisi olmak.
Moskova’nın ikinci hedefi ise Hindistan. Bloomberg’te yer alan habere göre Hindistan ile Rusya arasında sıkı bir pazarlık sürüyor. Hindistan petrol fiyatını 70 doların altına indirmeye çalışıyor. Hindistan çok büyük bir ekonomi yani büyük bir pazar. Rusya için önemli. Ama petrol ihtiyacını; Irak, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden sağlıyor. Hem Çin hem de Hindistan’ın Körfez Ülkeleri ile uzun süreli kurdukları ilişkiler var. Bu ilişkileri bırakıp hem de “güvenilirliği tartışmalı” olan bir tedarikçiye ne kadar bağlanacakları ise tartışmalı.
Doğal gazda işler daha karışık. Rusya için de yeni müşteri bulmak oldukça zor. Doğal gazın önemli bir bölümü boru hatları ile taşınıyor. Boru hatları kurmak ise hem kolay değil hem de yatırım istiyor. Geçtiğimiz Şubat ayında Pekin ve Moskova arasında yeni boru hattı için bir kontrat yapıldı. Ama bunları çoğaltmak ve Asya’ya boru hatları ile doğal gazı taşımak yatırım gerektiriyor. Rusya’nın ise ekonomik gücü şu an için yetersiz. Yani AB’ye doğalgaz akışını kesmesi Rusya’nın enerji piyasasındaki etkinliğini de azaltır.
Avrupa için resesyon riski artıyor
Rusya için Avrupa’ya doğal gaz akışını kısmak rasyonel değil. Ama ne yazık ki Putin her zaman rasyonel davranan bir lider de değil. Bu nedenle Avrupa’da Rusya’nın doğal gaz akışını kesmesi önemli bir risk unsuru haline geldi.
Doğal gaz akışının kesilmesinden en çok etkilenecek ülkelerden biri ise Almanya olacak. Almanya aslında savaş başladığından beri Rusya’ya olan bağlılığını düşürmeye çalışıyor. Petrol ithalatında Rusya’nın payını savaş başladığından beri %35’ten %12’ye düşürdü. Doğal gazda bağımlılığını ise %55’ten %35’e düşürebildi. Almanya savaştan önce doğal gazını boru hatları ile satın alıyordu. Sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) için gerekli olan terminalleri yeterli değil. Nisan ortasında bu terminallerin yapımı için 2.6 milyar dolarlık bir yatırım yapacaklarını duyurdular. Ama kısa vadede bu çok kolay değil.
Rusya’nın doğal gaz akışını kesmesi halinde Almanya’nın da konutlara ve sanayiye gaz akışını sınırlandırması bekleniyor. Doğal gazın üçte biri endüstride kullanılıyor. Kimya endüstrisi en çok etkilenecek endüstrilerden biri olacak. Rusya’nın gazı kesmesi halinde bunun Almanya’ya maliyetini Kiel Enstitüsü 2022 ve 2023 için toplamda 237 milyar dolarak hesaplamış. Bundesbank ise uyarıyor: “Almanya’nın kaybı %3.25’i bulabilir”.
Diğer yandan Almanya uzun süredir ilk defa bu kadar yüksek bir enflasyonla karşı karşıya kaldı. Üretici fiyatları enflasyonu %30’u geçti. Rusya’nın gaz akışını kesmesi halinde Almanya’nın stagflasyon yaşaması kaçınılmaz.
Almanya ekonomisi AB’nin %25’ini oluşturuyor. AB’nin kendi içindeki ticaret entegrasyonunu da düşündüğümüzde Almanya’nın resesyona girmesi tüm AB ülkelerini peşinden sürükler kuşkusuz. Yani AB için pek aydınlık günler yok.
AB ve Rusya arasında süren bu karşılıklı hamleler her iki tarafa da büyük zaralar veriyor.
Sözün özü, savaşın kazananı yok…
Doç. Dr. Derya HEKİM -08/05/2022
Akademisyen / Doçent Doktor @ Uludağ Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü / Uluslararası İktisat
Co Founder @ Opinyu
[…] artan petrol ve doğal gaz fiyatları, Rusya’nın doğal gazı kesme tehditleri Avrupa’da resesyon ihtimallerini daha da güçlendiriyor. Bu da Avrupa Merkez Bankası’nın işini zorlaştırıyor. […]