İçerikte Neler Var?
Don Kişot’un Enflasyonla Mücadelesi
Karımla pazardan döndükten sonra satın aldığımız çeyrek lahana, iki adet kırmızı biber, bir adet domates ve iki portakalı özenle yemek masasına yerleştirdik. En olmayacak zamanlarda en olmayacak şeyler aklıma geldiği için, resim derslerinde yaptırılan natürmortlar geldi aklıma.
Şık, güzel, sanat değeri yüksek bir tablo olabilirdi bunlardan…
Çeyrek lahana, iki adet kırmızı biber, bir adet domates ve iki portakalı masa üstünde çeşitli şekillerde düzenleyerek, camdan bunların üstüne düşen ışıktan ve renklerin güzelliğinden söz etmeye başladığımda karım, “Saçmalama, şimdi ölü doğa resmini filan bırak, bu fiyatlarla biz öleceğiz” dedi.
Haklıydı.
Covid-19 bize, 65 yaş üstüsünüz diye saldırmış, evlerde kapalı kalmış, şimdi de marketlerde ve petrol istasyonlarında azıtan fiyatların, Covid-19’dan bile acımasız başka bir saldırısına uğramıştık. Üstelik bu saldırıyı evlere kapanıp geçiştirmemiz olanağı bile yoktu.
Enflasyon tuhaf bir belaydı ve ne zaman enflasyonu düşünsem, aklıma Don Kişot’un yel değirmenleri ile olan savaşı geliyordu. Don Kişot’un yel değirmenleri ile olan savaşı, aslında “gerçek olmayan bir sorunla savaşmak” anlamındaydı ve bu benzetme doğru değildi. Çünkü enflasyon gerçek bir sorundu. Enflasyonla olan mücadelenin, en azından hayat süremiz içinde kazanılamayacağına ve bunun umutsuz bir savaş olduğuna inandığım için doğru olmasa da, kendimi yel değirmenlerine saldıran Don Kişot’a benzetiyordum galiba.
Karıma bir model kurup simülasyon yaparak enflasyonla mücadele önerimi söyledim.
Bir kez daha bana, “Saçmalama, natürmort bitti, bir simülasyon eksikti” dedi.
“Bodrum’a gidip bahçedeki taşları söktürüp, oralara domates, biber ekerek yaşayabiliriz” dedim. Bu yaştan sonra bunları nasıl yapacağımı bilmesem de, middle middle ortaya karışık öneriler atıyordum. Karım bununla da ilgilenmedi.
Burada evde, saksılar içinde domates, biber yetiştirme fikrimi ona açtım. “Hiç durma, hemen başla” dedi. Aslında hayatında tek bir çiçek ekmemiş biri için o da olacak iş değildi ya neyse…
Aklımdan, “Don Kişot’un Enflasyonla Mücadelesi” adlı bir yazı geçti. Televizyonda, o sırada “Zamanın eli değdi bize” diyen Müslüm Gürses’in şarkısı çalıyordu.
Natürmort tabloya benzeyen pazar alışverişimizden güzel bir tablo yapamazdım, ne Bodrum’da bahçeye domates ekebilir ne de saksıda biber yetiştirebilirdik.
Acı ama geriye tek bir şansımız kalıyordu:
Üç harfli marketleri gezip, ucuz fiyat arayarak enflasyonla mücadele etmek…
Pek kazanma şansımız da yoktu zaten bu üç harflilere karşı.
Anlamıştım…
Enflasyonla mücadelemiz, Don Kişot’un yel değirmenleri ile olan mücadelesine benziyordu.
Bütün bunların üstüne…
Kalkıp bir bardak soğuk su içtim.
Yel değirmenlerine karşı olan savaşımı başka bir güne erteledim.
Prof. Dr. Necmi Gürsakal 03.04.2022
1950 Bursa doğumlu. Bursa Erkek Lisesi ve Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi mezunu. 41 yıl Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde ve üç yıl da Fenerbahçe Üniversitesi’nde çalıştı. Çok sayıda kitabı ve makalesi yayımlandı, köşe yazıları yazdı ve TV programları yaptı. Evli ve iki çocuklu.