İçerikte Neler Var?
Modern Sanata ve Postmodern Sanata Felsefi Bir Bakış
Sanat, türlü akım ve yaklaşımlarla sürekli değişim geçirmiştir. Üstelik bu akımlar genellikle birbirlerine düşünce tarzı, yansıtma tarzı olarak uzaktır. Modern sanat 19. yüzyılda kullanılırken postmodern sanat 20. yüzyıl ortalarında kendini göstermiştir. Bu akımlar birbirleri ardına ortaya çıkmış olsa da aradaki benzerlikler azdır. Yazımızda, hem modern sanata felsefi bir bakış ile hem de postmodern sanata felsefi bir bakış ile yaklaşacağız.
Modern Sanata Bakış
Modern kelimesi, pozitivizm, rasyonalizm ve aydınlanmanın temeline dayanır. Bunlar gelenekleri görmezden gelir ve insanı aklın sınırları içinde değerlendirir. Bu bilimde, felsefede ve sanatta belirleyicidir. Her çağın sanat akımı o çağın görüşleri ışığında gelişir. Modern sanatta doğal olarak çağının felsefesi, görüşü ve kültürü üzerine şekillenir.
Geleneksel sanata tepki olarak çıkan modern sanat, 20. yüzyılın ortalarına kadar devam eder. Akım, görünüşler dünyasının renk ve ışık uyumlarına dayanan izlenimcilik ile başlar. Modern sanatın bir diğer devri dışavurumculuktur. Burada duygular tüm yönleriyle öne çıkar. Burada ‘ben’ dünyası ve renk ön planda yer alır. Bazı düşünürler modern sanatın başlangıç noktasının romantizme dayandığını söyler. Modern sanat, herkesin birbiriyle yarış halinde olduğu kent kültürü içine doğmuş ve burada gelişmiştir. Bundan dolayı da felsefi bir şekilde modern sanata bakış ile bakacaksak, onu burjuva sanatı olarak anabiliriz.
Bunlarla birlikte modernizm insanlar için ‘şimdiyi yaşamak, geçmişi terk etmek ve sürekli geleceğe bakmak’ anlayışını ifade eder. Modern sanatta gerçek, simgelerle ifade edilir. Sanatçılar ise sezgi insanı olarak anılır. Zamanın sanatçıları da bu anlayışa uygun sanat eserleri ortaya koyar.
Postmodern Sanata Bakış
Postmodern sanat, 20. yüzyılın ortalarında yani 1960’lı yıllarda ortaya çıkmıştır. Modernlik ile gelen nedensellik ve mekanikleşmenin önüne geçmek amacıyla farklı sanat dallarının içinde kendini göstermiştir. Postmodernizm, aydınlanma düşüncesine karşı bir devrim olarak meydana gelir. Kavram, 1960’larda mimarlığa sıçrayarak bu alanda kendini gösterdi. Postmodernizm, bir çağ değişikliği yaratarak sınırları bulanıklaştırır. Derinlikten yoksun, merkezsiz, özdüşünümsel, temelsiz, oyuncul, türevsel, çoğulcu ve eklektik bir sanatta çok ya da az yansıtan kültürel bir üsluptur.
Postmodern sanat, insanın yaşadığı dünyadaki tüm endüstriyel ürünleri içine katar. Bu ürünleri sanatın objesi haline getirir. Postmodernizm, modernizmin tersine insanı var olduğu alanın dışına çıkarıp onu sadece doğa varlığı olarak kabul etmez. Böylece insan tasarımsal, estetik ve sanatsal bir dünya içine adım atar. Postmodern sanata felsefi bir bakış ile bakacak olursak sanat ve zanaat bütünlüğü ile kendini gösterdiğini söyleyebiliriz.
Postmodern sanat anlayışında dünya, insanın yüklediği duygu, düşünce ve yönelimleri ile insansal, sanatsal ve estetiksel bir dünya haline gelir. Sanat mekanlara yayılır. Sanat, kendini minimalizm yerine çoğulculuğa bırakır.
Opinyu 27.06.2022
[…] Modern sanat, tam anlamıyla gerçeği göstermez ya da herhangi bir şeyi betimlemez. Daha çok sanatçının kendi içinden geldiği gibi yaptığı eserlerdir. Yani bilinçaltının, bakış açısının, bir düşüncenin ya da duygunun renkler ya da farklı şekillerde anlatılmasıdır. Bu konuda, Picasso’nun ağlayan kadın tablosu ile Da Vinci’nin Son Akşam Yemeği eserini örnek olarak verebiliriz. Picasso yaptığı tabloda savaş nedeniyle üzülen bir kadının çaresizliğini resmetmiştir. Ancak burada Picasso gerçek bir kadın çizmek yerine farklılaştırdı ve kübik bir eser meydana getirdi. Yaratıcılığını göstermiş olsa da ne kadar anlaşıldı bilinmez. Son Akşam Yemeği tablosunda ise her şey apaçık ortada ve net. Yüzler, bakışlar, yapılan eylemler, yani her şey net bir şekilde resmedilmiş. Ressam ortamdaki durumu muazzam bir şekilde ortaya koymuş. […]