İçerikte Neler Var?

Giacomo Puccini La Bohème Operası ve Libretto Çevirileri

Libretti, Quando Me’n Vò Aryası ve Çevirisi Üzerine

Değerli Dostlarım,

İzlediğim operalarda, kimi zaman Türkçe Libretto çevirilerinin basitliğinden ve yetersizliğinden yakınırım. Bana göre ya kelimeler özensiz seçilmiştir, ya yeni ve eski yazı dili birlikte dengesizce kullanılmıştır, veya prozodi uysa da zorlama kafiyeler sarar çevremizi.

Devlet Opera ve Balesi’nde görev yapan birçok arkadaşım, “Madem bu kadar şikayetçisin, buyur sen yap” der bana hep, her opera sonrası çıkışta buluşup bir yerlerde oturduğumuzda… Ben bu konuda uzman değilim ama, her zaman daha iyisinin yapılabileceğini savunurum.

Tüm bu yoğun mızmızlanmalarım ve sanatçı arkadaşlarımın bana sık sık “Halep orada ise arşın burada” diyerek karşılık vermesi sonucu, kendimi denemek ve belki de boyumun ölçüsünü almak için zor bir örnek ile bu meydan okumaya başlamaya karar verdim: Hem özenli ve yeni bir Türkçe kullanacağım, hem anlam bütünlüğünü kaybetmeden sahnede geçen olayı kayıpsız çevireceğim, hem akıcı bir dil tutturacağım, hem özgün edebi dokunuşlarım olacak, hem de operanın doğasına uygun bir akış çıkaracağım ortaya. Elbette çevirinin yapılacağı her iki dildeki yetkinliği zaten vurgulamaya gerek yok.

“Operanın doğasına uygun akış” derken, fazla ayrıntıya girmeden tek bir örnek vereyim: Bir aryada uzun son heceyi, yani son notayı Libretto yazarı / çevirmeni kimliğinizle örneğin “I” harfi ile hele bir bitirin bakalım (…aldııııııı), solistlerin sizin kulaklarınızı nasıl “çınlatacağını” tahmin bile edemezsiniz! Bu örnekler çoğaltılabilir ama her durumda, kesinlikle eser içinde geçen hece sayısında (notada, vuruşta) kalmak zorundasınız, ne bir eksik, ne bir fazla, her iki dildeki bağlanmış kelimeler (Liaison – Ulama) dahil.  

Her neyse, hazır Libretto çevirileri konusuna soyunmuşken, size aynı zamanda güzel bir operayı, ünlü bestecisini ve eserde yer alan, dünyada çok sevilen bir “hava”yı (arya – aria) anlatmaya karar verdim:

La Bohème, Guiseppe Verdi’den sonra İtalya’nın en büyük opera bestecisi olarak anılan Giacomo Puccini’nin dört perdelik ünlü operasıdır. Zaman zaman düzenlediğim opera veya festival gezilerinde sıklıkla karşımıza çıkar.

Eserin ayrıntılarından önce  tam adı Giacomo Antonio Domenico Michele Secondo Maria Puccini olan bu büyük bestecinin yaşamından söz etmek istiyorum.

Yaşamı

1858 – 1924 yılları arasında yaşayan Puccini, ilk eserlerini geleneksel 19. yüzyıl operalarından esinlenerek yazmış olsa da, daha sonra diğer İtalyan sanatçılara da yol açacak olan ‘Verismo’, yani ‘İtalyan Gerçekçilik Akımı’ önderlerinden olmuştur.  Bunun en güzel örneği de La Bohème operasında görülür. Eseri bestelerken esinlendiği kitaptaki karakterler gibi, Milano’da yirmi yaşlarında konservatuvar öğrencisi olduğu yıllarda bohem bir ortamda yarı gönüllü yarı zorunlu bir fakirlik ve açlık içinde yaşamıştır. O zamanlardaki oda arkadaşı Cavalleria Rusticana ve L’amico Fritz operalarının bestecilerinden Pietro Mascagni’dir.

Yemek pişirmelerinin yasak olduğu bir tavan arasında, yiyecek bir şey bulamadıkları, giysilerini yenileyemedikleri ve kira bedellerini aylarca aksattıkları koşullarda yaşamışlardır.  Hatta La Bohème operasının dördüncü perdesindeki Colline örneğinde olduğu gibi, Puccini de o soğuk Kuzey İtalya kışında kız arkadaşı ile dışarı çıkabilmek için paltosunu rehin vermiştir.

La Bohème

Şimdi biraz eseri inceleyelim. La Bohème, 1600’lerden başlayarak yakın tarihimize kadar gelen dünyanın en ünlü operalarının yer aldığı ‘Standard Repertoire’ adı verilen listenin en çok sahnelenen eserleri arasında yer almaktadır.

Puccini, eserini Fransız şair ve yazar Henri Murger’in ‘Scènes de la Vie de Bohème’ (Bohem Yaşamdan Manzaralar) adlı romandan uyarlamıştır. Kitap, aslında tam bir roman türünde yazılmayan, o dönemde Paris’te Quartier Latin’de geçen olayların anlatıldığı bir hikayeler derlemesidir. Eserin orijinal İtalyanca Libretto’su ise, bu hikayeleri derleyen Giuseppe Giacosa ve Luigi Illica’ya aittir. Libretto’nun da anlamını hemen açıklayayım: Kökü İtalyanca kitap’tan  (libro) gelen Libretto, (birden fazla kullanırsanız ‘Libretti’ demelisiniz) oratoryo, opera, operet, müzikal ya da kantata için düzenlenen yazılı metindir. Bir konunun senaryosu dersek anlamı daraltmış oluruz, çünkü libretto içerisinde sinopsis (synopsis) ve senaryonun aksine, tüm metin ve sahne ayrıntıları da yer almaktadır. Bu nedenle Libretto yazarları ile bestecilerin ortak çalışmaları, yüzyıllar içinde değişen ve hatta tartışılan bir konu olagelmiştir.

Premiere

La Bohème operasının Dünya Premiere’i 1 Şubat 1896’da Torino’daki Teatro Regio’da yapılmış ve hemen ‘Standart İtalyan Operaları’ listesine girmiştir. Çok değişik bir ayrıntı vermek istiyorum bu arada: Bu açılışta orkestrayı o sıralar genç bir şef olan Arturo Toscanini yönetmiştir. Tam elli sene sonra, 1946’da bir radyo programı için Nbc Senfoni Orkestrası’nı yöneten Toscanini’nin bu konseri kaydedilerek plak ve Cd’leri çıkartılmıştır. İlginç nokta, La Bohème’in Premiere’i yapan şef tarafından kayıtların da gerçekleştirildiği tek Puccini operası olmasıdır.

Değerlendirme

Ünlü İtalyan tenor Andrea Bocelli, daha çocukken ilk kez tümüyle dinlediği ve en sevdiği operanın La Bohème olduğunu sık sık söyler, gerçekçiliğinden dem vurur. Bir yerlerde okuduğum röportajında, yanlış anımsamıyorsam, bu operadaki karakterlerin birer kahraman değil, bizler gibi seven, çalışan, kavga eden bireyler olduğundan dem vurmuş ve Puccini’nin notalarını ‘duygu, tutku ve gözyaşlarının müziği’ (la musica dei sentimenti) olarak tanımlamıştı.

Perde

Eserin tümünü yaz(a)mayacağım için artık toparlayarak sözü İkinci Perde’deki Arya’ya getireceğim. Puccini aslında Henri Murger’in ‘Scènes de la Vie de Bohème’ adlı eserini dört perdelik çalışmasına uyarlarken, ilk (I) ve son (IV) perdede olabildiğince konuya sadık kalıyor. Operanın II. ve III. perdeleri, Puccini’nin zengileştirilmiş öğeleri ile dolu. Açıkçası, karakterler ve sonları, kitapta olduğu gibi ama besteci, yaratıcılığını aradaki bölümlere bence cömertçe serpiştirmiş.

Soprano Arya ‘Quando Me’n Vò’

Evet şimdi sıra ikinci perdedeki Quando Me’n Vò aryasında. Bir soprano aryası ve 3/4’lük ölçülü bir vals aslında. Seslendiren Musetta olduğu için, sıklıkla Musetta’nın Valsi (Musetta’s Waltz) olarak ta anılıyor. Bu yazıyı okuduktan sonra, ya da çeviriyi hece hece izlerken, lüften aynı zamanda mutlaka en sevdiğiniz yorumcudan dinleyerek ilerleyin.

Aslında sözlerin ve çevirinin yerine oturması için tüm hikayeyi yakından tanımak ve anlatmak gerek ama fırsat bulup ta ileride izleme olanağı bulursanız diye hevesinizi fazla kaçırmadan, kısaca aryaya konu olan durumu aktarayım size.

Konu

Paris’te zorlu bir hayat yaşayan genç sanatçı arkadaşlar Rodolfo, Mimì, Marcello, Colline ve Schaunard, ilk perdede olaylar gelişmeye başladıktan sonra, yeni yılı kutlamak üzere özellikle bohem havası ile ünlü Quartier Latin’e gider ve Café Momus’un dışına oturup keyifli bir sohbete başlarlar. Madem ayrıntıya girdik, belirtmeden geçmek istemiyorum: Yazar ve şair Rodolfo, aslında eserin yazarı Henri Murger’in ta kendisidir. Marcello ise, Murger’in tanıdığı ressam arkadaşlarından derlenmiş hayali bir karakterdir. Schaunard, asıl adı Alexandre Schanne olan çok yönlü bir sanatçıdır ve kendi taktığı bu isimle yaşamaktadır. Filozof Colline de yine ortak arkadaşlardan ortaya çıkartılmış birisidir.

Arya İçeriği

İşte bu anda sahneye (cafeye) Marcello’nun eski sevgilisi Musetta gelir. Yanında da yaşça büyük sevgilisi Alcindoro vardır. Marcello başlarda pek ilgilenmemeye çalışır Musetta ile.  İşte bu anda Musetta, diğer arkadaşlarının önünde Marcello’yu kıskandırıp dikkatini çekmek için bu aryayı söylemeye başlar.

Daha başlarda, aryanın kendisi için söylendiğini farkeden Marcello, ilk bir kaç cümle sonrası, biraz tedirgince ‘Legatemi alla seggiola!’ (Birisi beni sandalyeye bağlasın!) diye bağırır. Hemen arkasından da yaşlı aşık Alcindoro, ‘Quella genta, che dirà?’ (Kim bunlar, neler diyorlar?’) diye söylenir.

Musetta aryanın ortalarına doğru kendini iyice övmeye başlayınca, olanları anlamayan ve Musetta’nın Marcello’nun eski sevgili olduğunu bilmeyen Alcindoro, ‘Quel canto scurrile, mi muove la bile!’ (Bu berbat şarkı sinirlendiriyor beni!’) diye çırpınarak, sevgilisini susturmaya çalışır ama çabası boşunadır.

Artık Musetta tümüyle Marcello’ya seslenmektedir. Bu arada masada oturan Mimì, arkadaşı Rodolfo’ya dönerek ‘Io vedo ben che quella poveretta tutta invaghita ell’è!’ (Bu küçük zavallı sırılsıklam aşık!’) der.

Aryanın sonunda Musetta, sessizliğini ölüme benzettiği Marcello’ya aşkını tekrar ve tümüyle açık ederken Mimì bu kez ‘Tutta invaghita di Marcel, tutta invaghita ell’è!’ (Tümüyle Marcello’ya aşık!’) diyerek sahnenin sonu hazırlar. Marcello ise bu ortamdan ayrılmak istemesine rağmen, Musetta’nın aryası karşısında adeta donakalmıştır.

Kapanış

Bu aryanın hemen devamını merak ediyorsanız söyleyeyim. Uyanık Musetta, ustaca bir hamle ile Alcindoro’dan kurtulur, hatta garsonu da tüm hesapları ödemesi için ona yönlendirir. Sahnenin sonunda tüm arkadaşlar kalabalığın içine (sahneden çıkarak) karışırlar.

Sonsöz

Tüm hikayenin sonuna tanık olmak isterseniz, Puccini’nin ölümsüz müziği eşliğinde ilk olasılıkta La Bohème operasını çok iyi bir kadro, çok iyi bir solist, çok iyi bir koro, çok iyi bir orkestra ve şef ile izleyin.

Şimdi sıra, yakınıp durduğum Libretto uyarlamalarında, bu aryayı nasıl çevirdiğime geldi. Umarım beğenirsiniz.

QUANDO M’EN VO · BEN YÜRÜKEN

(ÖZGE ERSU ÇEVİRİSİ)

Quando me’n vo’

Ben yürürken,

Quando me’n vo’ / soletta per la via,

Tek başıma / yollarda gezinirken,

la gente sosta / e mira,

geçenler durur / ve bakar,

e la bellezza / mia tutta / ricerca in me,

arar bendeki / güzelliği / gözünü dikip,

ricerca in me, / da capo a’ piè.

ararlar bende, / ta başımdan yere.

Ed assaporo / allor la bramosia

Sonra çıkartıp / yaramaz keyfini

sottil che dagli occhi traspira

gözlerden akan / bakışlardaki

e dai palesi / vezzi intender sa, / alle occulte beltà.

sinsi arzunun, / saklayabildiğim, / gizli güzelliğimi.

Così l’effluvio / del desìo / tutta m’aggira,

Sarar tüm çevremi / kokusu / böyle tutkunun,

felice / mi fa!

mutluluk / verir!

E tu che sai, / che memori / e ti struggi,

Ve sen, bilen, / anımsayan / ve isteyen,

da me / tanto rifuggi?

benden / çok mu çekindin?

So ben le angosce / tue non le vuoi dir,

Bilirim: Açmazsın / hiç acını bana,

non le vuoi dir, / so ben, / ma ti senti morir!

öyle sessiz, / öldüm / dersin bana birden!

Serbest Çeviri © Özge Ersu 2012, Nice Fransa

1965 yılında Samsun'da doğdu. Kadıköy Maarif Koleji sonrası Boğaziçi Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrenimi gördü, turizm sektöründe çalışmak üzere ayrılarak ekonomi eğitimi aldı. Genç yaşta Bodrum’da beş yıldızlı otelde Satış ve Pazarlama Müdürlüğü, İstanbul’da turizm acentesinde üst düzey yönetici deneyimi sonrası kazandığı sınav ile profesyonel turist rehberliği kariyerine başladı.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Profesyonel Turist Rehberi olarak Türkiye'de gezdirdiği yabancı turistlerin yanı sıra, Antartika’dan Afrika safarilerine, Küba’dan Fas’a, Arjantin’den Vietnam’a, Kuzey Kutbu’ndan Avustralya’ya kadar yüz altmış ülkeyi gezdirdi, büyük ölçekli turistik programları yönetti. Yurt dışı resmi devlet ve heyet gezilerinde protokol rehberliği yaptı. Tureb Türkiye Turist Rehberleri Birliği ve İstanbul Rehberler Odası tarafından en çok gezen ve değişik yerlere giden bir kaç rehber arasında gösteriliyor. Düzenlediği kurumsal gezilerin yanı sıra on yıllardır Uzakdoğu, Afrika, Avustralya, Kutuplar benzeri dünyanın uç coğrafyalarına, Doğu ve Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere Türkiye'nin değişik bölgelerine 'Özge Ersu Gezileri' markası ile zengin içerikli lüks butik programlar gerçekleştiriyor.

0 Yorum

Opinyuya yorum yapın

www.opinyu.com'da yer alan her türlü içeriğin tüm telif hakları Opinyu'ya aittir. www.opinyu.com sitesinde yer alan bütün yazılar, materyaller, resimler, ses dosyaları, animasyonlar, videolar, dizayn, tasarım ve düzenlemelerimizin telif hakları 5846 numaralı yasa telif hakları korunmaktadır. Bunlar opinyu.com’un yazılı izni olmaksızın ticari olarak herhangi bir şekilde kopyalanamaz, dağıtılamaz, değiştirilemez, yayınlanamaz. İzinsiz ve kaynak belirtilmeksizin kopyalama ve kullanımı yapılamaz. www.opinyu.com'daki harici linkler ayrı bir sayfada açılır. Yayınlanan yazı ve yorumlardan yazarları sorumludur. Opinyu hiçbir bildirim yapmadan, herhangi bir zamanda değişikliğe gidebilir. 

Opinyu bu sitedeki bilgilerden kaynaklı hataların hiçbirinden sorumlu değildir. Opinistlerin (Yazarların) İçeriklerindeki Sorumluluk Kendilerine Aittir. İçerikler kesinlikle tavsiye içermemektedir. İçeriklerden edindiğiniz bilgileri uzman kişilere danışmadan uygulamanız zararlı sonuçlar doğurabilir. Bu sonuçlardan Opinyu ya da Yazar asla sorumlu tutulamaz. 

©2024 opinyu.com

©2022 opinyu.com

©2024 opinyu.com

©2024 opinyu.com

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

Create Account