İçerikte Neler Var?
Yakın gelecekte çok sık duymaya başlayacağımız kavramlar
Sadece iklim politikası olarak değil aynı zamanda ekonomik bir dönüşüm programı olarak da kurgulanan Avrupa Yeşil Mutabakatı bu anlamda çok önemli bir konu haline gelmeye başladı. Hali hazırda konuyla ilgili yasal düzenlemeler sürüyor. Her ne kadar sınırda karbon düzenlemesi birçok soru işaretini uyandırsa ve bir süre daha tartışılacak olsa da AB’nin öncülük ettiği bu yeni adıma ABD ve Çin’in de belli düzeyde destek vereceği görülüyor. Dolayısıyla, AB ülkeleriyle yoğun ekonomik ve ticari ilişkiler yürüten ülkeleri yakından etkileyecek bir dönüşüm eşiğindeyiz. Yani bundan sonra karbon nötr ve net sıfır (hatta zamanla karbon negatif) kavramlarını daha çok duyacağız.
Yakın gelecekte çok sık duymaya başlayacağımız kavramlar İse;
Aktivite verisi: Üretilen ürünün miktarı (elektrik için MWsa, diğer ürünler için ton). Emisyonlar için ise hesaplama tabanlı izleme metodu için tüketilen yakıt ve materyal miktarı.
Emisyon faktörü: Tam yanma ve kimyasal reaksiyonun gerçekleştiği varsayılarak kaynak akışının aktivite verisine göre sera gazlarının ortalama emisyon oranı.
Oksidasyon faktörü: Yakıtın içerisindeki karbonun yanması sonucunda CO2 içerisinde okside olan karbon oranı.
Net kalorifik değer: Bir yakıt veya materyalin oksijen ile tam yanması sonucunda ortaya çıkan ısı şeklinde enerji (suyun buharlaşmasınının ısısı hariç).
ESG: “Environmental, Social, Governance” kelimelerinin kısaltması olan, Çevresel, Sosyal, Yönetişim temelli yatırımlar, bir şirketin çevresel, sosyal ve yönetişim uygulamalarının, bunların etkilerinin ve bu değerlendirmelere göre ilerlemesinin incelenmesini ifade eder. Yatırımcıların “sosyal sorumluluk sahibi” şirketleri ararken dikkate aldığı bir dizi kriteri içerir. Sermaye piyasaları, kuruluşları değerlendirmek ve gelecekteki finansal performansı belirlemek için ESG’yi kullanır. Etik, sürdürülebilir ve kurumsal yönetişim, finansal olmayan performans göstergeleri olarak kabul edilir ve bir şirketin karbon ayak izi gibi etkisini yönetmek için hesap verebilirliği ve sistemleri sağlar.
Karbon emisyonları: Özellikle fosil yakıtların yanması, ormansızlaşma ve endüstriyel süreçler gibi insan aktiviteleri sonucunda atmosfere salınan CO2 ve diğer sera gazlarıdır.
Karbon nötr: Bir organizasyon veya bireyin toplam karbon emisyonlarını, aynı miktarda karbonu absorbe ederek veya elimine ederek sıfıra indirmesidir. Bu, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kullanımı ve karbon dengeleme projeleri gibi çeşitli stratejilerle elde edilebilir.
Karbon dengeleme: Kaçınılamayan karbon emisyonlarını telafi etmek için tasarlanmış projeler ve faaliyetlerdir. Bu projeler; yenilenebilir enerji, ağaç dikimi veya metan yakalama gibi projelerle sera gazı emisyonlarını azaltarak, bir organizasyon veya bireyin net karbon ayak izini sıfırlamayı veya azaltmayı amaçlar.
Karbon kredisi: Belirli bir miktarda sera gazı emisyonunu atmosferden çıkarma veya absorbe etme kapasitesini temsil eden ticari sertifikalardır. Bu krediler, sürdürülebilir enerji projeleri veya ağaç dikme gibi çevre dostu aktiviteler vasıtasıyla üretilir ve emisyonları yüksek olan şirketler tarafından satın alınır.
Karbon vergisi: Emisyonları yüksek olan şirketler ve bireyler üzerine uygulanan bir çevre yaptırımıdır. Bu sayede, sera gazı salınımını ekonomik olarak dezavantajlı kılınarak, toplam emisyonların azaltılması hedeflenir.
Karbon yutağı: Atmosferdeki karbondioksiti absorbe edebilecek veya depolayabilecek doğal veya yapay sistemlerdir. Örnek olarak ormanlar, okyanuslar veya karbon yakalama ve depolama (CCS) teknolojileri verilebilir.
Karbon piyasası: Karbon kredileri ve emisyon haklarının alınıp satıldığı bir ticaret sistemidir. Bu sistem, şirketleri ve bireyleri karbon emisyonlarını azaltmaya teşvik etmek için ekonomik bir mekanizma oluşturur.
Karbondioksit eşdeğeri (CO2e): Farklı türdeki sera gazlarının karbondioksit ile eşdeğer emisyon potansiyelini temsil eder. Bu birim, çeşitli gazların küresel ısınma üzerindeki etkisini daha doğru bir şekilde kıyaslamak için kullanılır.
Karbon kaçağı: Bir ülke veya bölgede uygulanan sıkı emisyon politikalarının, dünyanın başka bölgelerinde emisyon artışına yol açmasıdır. Bu, genellikle şirketlerin üretimlerini daha az sıkı düzenlemelere sahip ülkelere taşımasıyla gerçekleşir.
Karbon muhasebesi: Bir organizasyonun sera gazı emisyonlarını ölçme, izleme ve raporlama sürecidir. Bu süreçte, enerji kullanımı, ulaşım ve atık yönetimi gibi çeşitli faktörler göz önünde bulundurulur ve böylece kuruluşlara sürdürülebilirlik yolunda ilerlemelerini izleme olanağı sağlanmış olur.
Sıklıkla karıştırılan “net sıfır emisyon” ve “karbon nötr” kavramları arasındaki farka bakacak olursak. Karbon nötr, emisyonları azaltmak için çaba göstermek, ama yine de devam eden yüksek miktardaki karbon emisyonunu başka ülke ya da alanlardaki karbon tasarruflarını finanse ederek sıfırlamak (dengelemek) anlamına gelmektedir.
Net sıfır ise, Paris Anlaşması ile uyumlu sera gazı azaltım hedeflerini tamamen tutturduktan ve önemli oranda sera gazı (CO2’nin yanında metan, nitröz oksit ve sera gazları) azalımı sağladıktan sonra, sürecin doğasından ya da başka sebeplerden dolayı hiçbir şekilde azaltılamayan emisyonlar için karşılık ödemek anlamına gelmektedir.
Bir imalat tesisi, yol açtığı karbon emisyonuna karşılık gelen karbon kredisini (ormanların büyütülmesi, karbon tutma teknolojilerinin kurulumu, yenilenebilir enerji yatırımları vb.) satın alırsa karbon nötr hale gelmektedir. Aynı imalat tesisi, bilime dayalı hedefler belirleyip seçilmiş bir referans yıla göre karbon (ve varsa diğer sera gazı) emisyonlarını belli bir tarihe kadar azaltırsa ve o yılda hâlâ kalan emisyonlar için de karşılık öderse, net sıfır şartını yerine getirmiş olacaktır.
Son yıllarda birbiri ardına net sıfır hedefi açıklayan devletlerin, büyük şirketlerin sayısının hızla arttığını görülmektedir. Haziran 2019’da net sıfır hedefi koyan yapıların dünya gayri safi hasılasındaki payı %16 iken bu rakamın bugün yaklaşık %65’e ulaşmıştır. Bu yönüyle net sıfır yaklaşımının pek çok devletin, şirketin, sivil toplum kuruluşunun karbonsuzlaştırma (dekarbonizasyon) konusuna bakışının değiştiğini göstermektedir. Dev şirketler karbon azaltımı için esaslı önlemleri duyururken 700 civarında kent 2050’ye kadar net sıfır olma taahhüdünü açıklamıştır.
Özellikle vurgulamak gerekir ki net sıfır hedeflerinin inandırıcılığı, somut adımların atılmasına, gelen dönüşüm dalgasının büyüklüğüne bütün tarafların ikna olmasına bağlıdır. Elektriği bu hesabın dışında bıraksak bile, birincil enerji ihtiyacının (ısınmada kullanılan gaz, ulaştırmada kullanılan petrol, sanayide kullanılan fosil yakıtlar vs.) başka kaynaklarla ikame edilmesi için muazzam bir dönüşüme ihtiyaç var. Binaların devasa bir programla enerji-verimli hale getirilmesi, doğal gazın hidrojenle yer değiştirmesi, bu yapılırken mümkünse rekabetçi teknolojilerin geliştirilmesi, ısı pompalarının hızla yaygınlaştırılması, hidrojen yakıtlı ve elektrikli araçların desteklenmesi gerekiyor. Bütün bunların sorunsuzca ve hayata geçmesinin kolay olmadığı çok açıktır.
Elektrikli araçları ele alalım. Şu anda Almanya’da 42 bin civarında şarj istasyonu ve yarım milyon kadar elektrikli araç var. 2030 yılına kadar ise 14 milyon elektrikli aracın yollarda olması öngörülüyor. Almanya’da mevcut araç sayısının 60 milyon olduğu, 13,5 milyon fosil yakıtlı aracın emisyonsuz elektrikli araçlarla yer değiştirmesinin hesaplandığı, bu kadar araca yetecek şarj altyapısının geliştirilmesi gerektiği dikkate alındığında, karbon hedefleri konusunda en yüksek inandırıcılığa sahip ülkelerden biri olan Almanya için bile meselenin ne kadar zorlu olduğu daha net anlaşılıyor.
Emisyonları azaltmak için yapılan ve yapılacak olan tüm çalışmaların verileri toplanmalıdır. Bu verilerin içeriğini, sonuçların değerlendirilmesi ve yapılan iyileştirmelerin bir listesinin oluşturulması, sonuçların belgelendirilmesi ve raporlanması oluşturmalıdır. Böylece hangi çalışmanın işe yaradığına veya yaramadığına ilişkin kazanılan deneyim bu dönüşümde faydalı olabilir.
Dr. Nuri Şişman
Lisans öğrenimini Eskişehir Osmangazi Üniversitesinde Çiftanadal programıyla 2002 yılında Makine Mühendisliği ve 2001 yılında Kimya Mühendisliğinde tamamladı. Makine Enerji Anabilim dalında 2005 yılında yüksek lisans ve 2018 yılında doktorayı tamamladı. 2010 yılında Uludağ Üniversitesinde İşletme yüksek lisansını tamamladı.
20 yılı aşkın profesyonel kariyerinde; Proje Yönetimi, Ar-Ge Merkezi kurulma ve sürdürme çalışmaları, TÜBİTAK, Ar-Ge ve süreç geliştirme projelerini koordinesi ve yönetimi, projelerin teknik ve mali fizibilite analizlerini oluşturulması çalışmalarını sürdürdü. Yeni ürün geliştirmenin koordine edilmesi, deneysel tasarım ve gelişmiş istatistiksel araçları kullanarak sonuçların analiz edilmesi, risk yönetimi araçlarını kullanarak tasarım ve süreç çalışmalarını yürütülmesi, kalite yönetim sistemini kurulması ve yönetilmesi faaliyetlerinde bulundu.
6 sigma karakuşak sahibi olarak birçok sürekli iyileştirme projelerini yönetti. TÜBİTAK TÜSSİDE tarafından organize edilen eğitim ve sınavlar sonucu Yalın Dönüşüm Danışmanı olarak çalışma hakkı kazandı. Bunun yanı sıra İş Güvenliği-A ve Enerji Yöneticisi sertifikaları bulunmaktadır. İş hayatında üretim, kalite, mühendislik, iş geliştirme departmanlarında görev aldıktan sonra 2016 yılından beri Otomotiv yan sanayinde Ar-Ge Merkezi Koordinatörü olarak çalışmaktadır.
Kamu üniversitelerinde akreditasyon ve dış danışman kurul üyesi olarak deneyimlerimi aktarmaktadır. Altı adet tescillenmiş patenti ve yapmış olduğu projelerle ilgili enerji, tasarım ve üretim alanlarında makaleleri bulunmaktadır.