Mutfaklara geri dönüş !…

Eminim bugünlerde herkes bu hesapları fazlasıyla yapıyor ve birbirine dert yanarak anlamaya çalışıyordur…

Geçenlerde kızımla bir esnaf lokantasına gittik. 2 çorba 2 etli yemek 1 tatlı yedik. 900 TL ödedim. Yine kızımla 2 ay önce bir kafede çok mütevazi bir kahvaltıya 500 TL ödemiştim.

Bir malın maliyetinin ve fiyatının ne olması gerektiği konusunda belirsizliğin had safhada olduğu dönemleri yaşıyoruz. Yüksek enflasyonun beraberinde getirdiği bu belirsizlik özellikle hizmet sektöründe %100 e varan fiyat farklılıklarına sebep oluyor. Bu durum da tüketicide güvensizlik hizmeti sunanda da memnuniyetsizlik oluşturuyor. Eminim ki her iki tarafta bu durumdan fazlasıyla şikayetçi.

Siz bakmayın özellikle lüks mekanlardaki azalmayan doluluklara. Sınırlı sayıdaki bu kalabalıkların da ekonomi de alınacak yeni tedbirlerle yerini sakinliğe bırakacağını düşünüyorum.

1 ay önce  Londra’da bir konferans dinlemiştim. ‘’Black Farmer’’ adıyla bilinen Wilfred Emmanuel Jones’un da katıldığı bu programda ana tema gıdanın insanları bir araya getiren önemli bir sebep olduğu idi. Yıllarca hafızalara kazınan Nokia reklamındaki ‘’connecting people’’ sloganı aslında yemek kültürünün bence ana sloganı olmalı diye düşünüyorum.

Genelde yalnız yemekten hoşlanmayız. Hep yemeklerde alırız önemli kararları, beraberken, yerken içerken. Yemek masasıdır birçok sırrı bünyesinde barındıran. Çatal bıçak seslerine karışan kahkahalar en az yemekler kadar lezzet katar ortama.

Ama maalesef bu enflasyon ortamında bu sofralar artık belirli zümrelerin buluşma yerleri olmaya başladı. Toplumun büyük çoğunluğu dışarıda yemek yeme alışkanlıklarını çoktan kaybetti. Halbuki kültürümüz, alışkanlıklarımız, yemeklerimiz, sohbetlerimiz hep bir arada olmayı öğretti bize.

İngiltere’deki konferansta da konuşulan konu aslında bugünlerde toplumun bir araya gelme kültüründen uzaklaşmaması için yapması gerekenlerin ne olduğu hakkında idi. Bunlardan en önemlisi de tekrar evlerde yemek pişirmek ve geniş sofralar kurmak üzerineydi.

Son 20 yılda tüketim alışkanlıklarımız tamamen değişti. Daha az pişiren ama daha çok hazır tüketen bir toplum olduk. Evlerdeki mutfakların metrekareleri küçüldü. Daha küçük mutfaklarda daha az yemek pişirir olduk. Konunun sağlık ve beslenme yönüne girmeden sosyolojik etkisi üzerine konuşmak daha doğru olacak sanırım.

Bunu iyi tespit eden bir Amerikalı girişimci, HelloFresh markası ile son yılların en büyük girişim hikayesini yazıyor. Dışarıda yemek yemek ve daha fazla harcamak yerine aylık yapacağınız menü planları ile evinize her gün sadece yiyeceğiniz kadar yemeği pişirmeniz için ihtiyacınız olan malzemeleri günlük olarak ulaştıran bir girişimden bahsediyorum. İsraf noktasında inanılmaz faydalı, dengeli beslenme planınızı en iyi yönetebileceğiniz bir uygulama olmasının yanısıra bana göre en önemli çıktısı artık mutfaklara geri dönmeyi teşvik ediyor olması.

Mutfaklara geri dönelim. Mutluluk sofrada…

Murat Bayizit

12.08.2023

Çanakkale