İçerikte Neler Var?
Pazartesi Sendromu Mu? Peki Pazartesi’nin Bundan Haberi Var Mı?
Pazartesi günleri insanları etkileyen bir duygudurum bozukluğu türü olan pazartesi sendromu, ünlü komedi dizisi Office Space’in popülarite kazandırmasıyla “Mondayitis” olarak da adlandırılır. Semptomları genellikle düşük enerji, sinirlilik ve yorgunluk olan pazartesi sendromunun kök nedeni üzerine ortaya atılmış birçok çalışma var. Bunlardan bana en mantıklı geleni ise, sendromun hafta sonu ile çalışma hayatı arasındaki zıtlıktan kaynaklandığı ortaya atan çalışmalar. Yani, insanların hafta sonları dinlenmek, uyumak, yemek yemek ve keyif aldıkları şeyleri yapmak için daha fazla zamanları varken, pazartesi sabahı tekrar işe başladıklarında bu aktiviteler yerini daha ‘az keyifli’ olan uğraşlara bırakıyor. O halde soru şu: Nedenini bildiğimize göre çözümü de mümkün olabilir mi?
Cuma İle Pazartesinin Bir Farkı Var Mı?
Genel kanı, insanların çalışma haftası sona ererken Cuma günleri işe gitmekten hoşlandıklarını ileri sürer. Öte yandan pazartesi günleri çalışanlar tarafından genellikle korkulur, öyle ki birçok kişi “Pazartesi Sendromu”nu yaşadığını iddia eder. Ancak çalışanların çalışma haftasının farklı günlerini nasıl deneyimledikleri arasında gerçekten bir fark var mı? Yakın zamanda yapılan bir araştırma(1), algılanan iş streslerinin ve iş tatmininin Pazartesi ve Cuma günleri arasında nasıl farklılaştığını görmek için bu soruyu inceledi.
Araştırmacılar ilk olarak, çalışanların hafta başında nasıl hissettiklerine dair iki zıt teori belirlediler; biri hafta sonundan sonra çalışanların kendini dinlenmiş ve enerji dolu hissetmesi, diğeri ise haftanın başlamasından dolayı morallerinin bozuk olması ve olumsuz bir ruh halinin yaşanması.
Bu çalışmanın sonuçları, ikinci teoriyi veya “Pazartesi Sendromu” perspektifini destekliyordu. Çalışanlar, çalışma haftasının başında sonuna göre daha düşük iş tatmini yaşadıklarını belirttiler.
Enteresan olan ise; hafta sonları, çalışanların dinlenmiş ve yeniden şarj edilmiş hissetmelerini sağlamış olsa bile daha fazla iş motivasyonuna yol açmadığı bulgusuydu. Bunun arkasındaki neden, iyileşme ve ruh hali arasındaki farkta yatıyordu. Yani, bir insan hafta sonundan sonra iyileşmiş hissetse bile, bu mutlaka olumlu bir ruh hali anlamına gelmiyordu.
Bu çalışma ayrıca çalışanların cuma günleri yaşadıkları deneyimlere ilişkin ilginç bulgular da içeriyordu. Örneğin, çalışanlar cuma günü bir iş stres faktörü ile karşılaştıklarında, yaklaşmakta oldukları bilinen toparlanma molaları (hafta sonu) nedeniyle stres faktörünü daha fazla ele alma veya tam tersine görmezden gelme konusunda daha yeteneklilerdi. Bu durum, çalışanların stres etkeniyle daha uzun süre başa çıkmaları gerektiğini bildikleri için o etkeni daha şiddetli olarak algıladıkları pazartesi günleri deneyimlerinin tam zıttıydı.
Araştırma sonuçlarına göre başlıktaki sorunun cevabı, evet. Cuma ile pazartesi arasında çalışanların iş motivasyonlarından, stres faktörleriyle başa çıkmalarına kadar çok ciddi farklar var.
Nasıl Başa Çıkacağız?
Beni tanıyanlar bilir, analitik yaklaşımları çok severim. Önce ‘Pazartesi Sendromu’nun ne olduğunu ortaya koyarak tanımını yaptık, daha sonra olası nedenleri sıraladık ve makul olanı seçtik, sonrasında da nedenin derinlerine inerek kök nedeni tespit ettik. Artık çözüm için her şey hazır.
Şimdi bilim insanlarının tespit ettiği kök nedenleri kısaca özetleyelim:
- Dinlenmiş olmak, iş motivasyonunu arttırmıyor.
- Pazartesi günleri strese maruz kalmak için doğru bir gün değil.
- Hafta sonu aktiviteleri ile hafta içi aktiviteleri arasında büyük zıtlıkların olması sendromu tetikliyor.
O halde bu 3 kök nedenin bertaraf edilmesi ya da azaltılması, sendrom yaşanmasını engelleyebilir. O halde;
1-Pazartesi Görevlerinin Bir Kısmını Cuma Gününden Tamamlamak
Kimse pazartesi sabahı işe gelip hemen ödevlerinde boğulmak istemez. Üstelik yapılan çalışma da bu ödevlerin doğurabileceği stresi yönetebilmek için pazartesinin doğru bir gün olmadığını ortaya çıkarmışken… O halde, çalışma haftası sona ererken, yani cuma günü, işleri pazartesiye ertelemek yerine, bir sonraki haftaya hazırlanmak için öğleden sonra bir veya iki saatinizi elinizden geldiğince ayırmak, pazartesi sabahı yumuşak bir inişe neden olabilir. Bu sayede ofiste olmaktan hoşnut olmasanız bile, en azından yeni bir çalışma haftasına geri dönebilirsiniz.
2-Partiler, Sabahlamalar ve Yorucu Aktivitelerden Uzak Durmak
Kabul edelim artık 21 yaşında üniversite öğrencileri değiliz. (Acı olsa da burayı tekrar okuyun). Hafta sonları yapılan ve hafta içiyle tamamen zıtlık gösteren faaliyetler sendromun tetiklenmesine yol açıyor. Demek ki, kravatları çıkarıp kafanıza bağlayarak gittiğiniz partiler, sabahlara kadar oturup izlediğiniz filmler ya da oynadığınız oyunlar, pazartesinizi berbat ediyor. Bu aktiviteler yerine, daha sakin olanları tercih edebilirsiniz. Arkadaşlarınızla buluşmak, yürüyüşe çıkmak, hobinizle ilgilenmek, kitap okumak, (makul saatlerde) film izlemek, alışverişe çıkmak, spor yapmak, yorucu olmayan (yakın mesafe) bir seyahate çıkmak ya da (abartmadan) dinlenmek gibi gerektiğinde hafta içinde de yapabileceğiniz aktivitelere yönelmek iyi bir çözüm olabilir.
3-Uyku Düzenini Bozmamak
Delicesine yorgunsanız pazartesi sabahı üretken olamazsınız. Hatta, yataktan bile çıkamayabilirsiniz. Pazartesi sendromuyla başa çıkma şansınızı arttırmak için hafta sonu her gece iyi bir gece uykusu çekmeye çalışın. Biliyorum, bunu duymak hoşunuza gitmeyecek ama, cumartesi ve pazar günleri de hafta içi uyandığınız saatte yataktan kalkmaya çalışmalısınız. Unutmayın, hafta sonu ve hafta içi arasındaki zıtlıkları gidermeye çalışıyoruz.
4-(Şahsi Taktik) Pazartesi İş Çıkışını Sabırsızlıkla Beklemenizi Sağlayacak Bir Şey Bulun
Günü atlatmak için, sonunda dört gözle bekleyeceğiniz bir şeye sahip olmanız motivasyonunuzu arttırabilir. Bu, sevgilinizle ya da eşinizle akşam yemeğine çıkmak, okuduğunuz bir kitabın ya da izlediğiniz bir dizinin bir sonraki bölümüne geçmek veya en sevdiğiniz televizyon programlarını izlemek için kanepenize uzanmak olabilir. Tercih tamamen size kalmış. İş günü sona erdikten sonra heyecan verici bir şey planlanmış olmak, pazartesi sendromundan kurtulmanın (veya en azından bunlarla başa çıkmanın) harika bir yoludur. Test edildi, onaylandı. 🙂
5-Sevdiğiniz İşi Yapın
Hepimizin faturalarımızı ödemek, yemek yemek ve bir şeyler yapmak için paraya ihtiyacı var, doğru. Ancak bu, size bir iş teklifi yapan herhangi bir şirkette çalışma şansına atlamanız gerektiği anlamına gelmiyor. Bilinen bir gerçek, çalışma kültürünün çalışan mutluluğu ile güçlü bir şekilde ilişkilendirildiğidir. O yüzden eğer mümkünse emin olmadığınız bir yerde işe girmeyin. Sizi heyecanlandıran bir iş bulana kadar (zor da olsa) bekleyebilirsiniz. Bu şekilde, misyonuna inandığınız ve paylaştığınız iş yerinizdeki iş arkadaşlarınızı görmek için sabırsızlanacağınızdan, pazartesi sabahı işe gitmek, mutsuz olmanızı gerektiren bir sebep olmaktan çıkacaktır.
Peki sevdiğiniz işi nasıl bulacaksınız? İşte bu sorunun cevabı hiç de basit değil. Sevdiğiniz işte çalışıp çalışmadığınıza karar verirken devreye giren birçok faktör var ama en önemlisi tutkulardır. Tutkunuzu nasıl bulacağınızı anlamak için ise önce tutkularınızın ne olduğunu tanımlamanız ve ardından bunların nasıl bir kariyer yoluna dönüştürülebileceğini bulmanız gerekir. Konfüçyüs’ün de dediği gibi: ‘Sevdiğin bir işi yaparsan, ömür boyunca bir gün bile çalışmamış olursun’.
Sendromsuz bir pazartesi ve başarılı bir hafta dilerim.
Sevgiler
Engin Alemdar
Kaynaklar:
1. Pindek, S., Zhou, Z. E., Kessler, S. R., Krajcevska, A., & Spector, P. E. (2021). Workdays are not created equal: Job satisfaction and job stressors across the workweek. Human Relations, 74(9), 1447–1472.https://pollackpeacebuilding.com/blog/research-monday-blues-employee-workweeks/