İçerikte Neler Var?
Kanser Haftası Ve Sağlığın Değeri
Yaşlanan nüfus, kentsel yaşam tarzına geçiş ve tütün ve alkol tüketimi gibi risk faktörlerine artan maruz kalma nedeniyle kanser vakalarının ve ölümlerin sayısı en hızlı şekilde düşük ve orta gelirli ülkelerde artıyor. Böyle ülkelerde maalesef sağlık hizmetleri sistemleri genellikle yetersiz kaynaklara sahip ve hükümetler kanser kontrolünü bir öncelik haline getirememiştir.
Yüksek gelirli ülkelerde, insanların kanser hizmetlerine erişimlerinde önemli farklılıklar vardır ve düzeyi herkes için aynı değildir. Bu, bazı popülasyonlarda daha yüksek sayıda kanser vakasına ve ölüme yol açar.
Artan kanser yükünü durdurmak ve ırk, yaş, cinsiyet, yer, sosyal veya ekonomik durum ne olursa olsun daha fazla insanın bu hastalıktan kurtulmasına yardımcı olmak için her yerde etkili (ve yeterince finanse edilen) kanser kontrol planlarına ihtiyaç vardır.
Ülkemizde de kanser ile ilgili toplum bilgilendirme, kanser araştırmalarını destekleme amacı ile 1947 yılında Ankara’da kurulan Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği önerisi ile 1956 yılından itibaren her yıl 1-7 Nisan arası Kanser Haftası olarak belirlenmiştir.
Kanser nedir?
Kanser, vücudun hemen hemen her organında veya dokusunda anormal hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyüyerek normal sınırlarını aşarak vücudun bitişik bölgelerini işgal etmesi ve/veya diğer organlara yayılmasıyla ortaya çıkabilen geniş bir hastalık grubudur. Neoplazma ve kötü huylu tümör, kanserin diğer yaygın isimleridir.
En sık görülen kanser türleri nelerdir?
Akciğer, prostat, kolorektal, mide ve karaciğer kanseri erkeklerde en sık görülen kanser türleri iken, meme, kolorektal, akciğer, rahim ağzı ve tiroid kanserleri kadınlarda en sık görülen kanser türleridir.
Kansere ne sebep olur?
Kanser, genellikle kanser öncesi bir lezyondan kötü huylu bir tümöre ilerleyen çok aşamalı bir süreçte normal hücrelerin tümör hücrelerine dönüşmesinden kaynaklanır. Bu değişiklikler, bir kişinin genetik faktörleri ile aşağıdakiler de dahil olmak üzere üç dış ajan kategorisi arasındaki etkileşimin sonucudur:
* ultraviyole ve iyonlaştırıcı radyasyon gibi fiziksel kanserojenler;
* asbest, tütün dumanı bileşenleri, aflatoksin (bir gıda toksini, özellikle açık baharat /kuru bitkilerde oluşur) ve arsenik gibi kimyasal kanserojenler;
* belirli virüslerden, bakterilerden veya parazitlerden kaynaklanan enfeksiyonlar gibi biyolojik kanserojenler.
Kanserli hastalar tedavilerini yapan onkoloji uzmanlarının tavsiyelerine uymalıdır.
Sosyal medyada kanser savaşçısı olarak önerilen birçok gıda takviye / bitki / yöntem vb için dikkatli olmak önemlidir, çünkü kanserli hastalar çok özel ve kişisel bir tedavi altında olduğundan doktorunun dışında bir tavsiye ile yönlendirilmesi hastaya zarar verebilir.
- Kanserli hastalara vitamin – mineral takviyesi ve diğer gıda takviyeleri:
Tedavinin Yararlarıyla Etkileşim Olasılığı, Kemoterapi ile Etkileşim, C Vitamini ve Hormon Tedavisi veya Hedefe Yönelik Tedavi etkileşimi, diğer İlaçlarla Etkileşim, Kan Testlerini Etkileyen Etkileşimler yüzünden takviye kullanımı kanser hastalarında dikkat edilmesi gereken önemli bir konudur.
Kanserli bazı kişiler için tehlikeli olabileceğinden, önce sağlık uzmanınıza danışmadan asla bir vitamin, mineral veya antioksidan takviyesi almayın.
Antioksidanlar, kanser hücrelerini kemoterapi ve radyasyon tedavisi ile hasar görmekten koruyabilir. Kanser hücrelerini ‘korumak’ istemiyoruz.
Genel olarak kanser tedavisi sırasında vitamin ve mineral almanın kuralı ‘önce besindir’.
- Yapay tatlandırıcılar:
Altı yapay tatlandırıcı, ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından gıda katkı maddesi olarak onaylanmıştır: sakarin, aspartam, asesülfam potasyum (asesülfam-K veya Ace-K), sükraloz, neotam ve advantam.
Onaylanmış diğer beş yapay tatlandırıcıyla ilgili çoğu araştırma, bunların laboratuvar hayvanlarında kansere veya diğer olumsuz sağlık etkilerine neden olduğuna dair hiçbir kanıt sağlamadı. 2019’da 18 ülkeden 29 bilim insanından oluşan bir danışma grubu, 2020-2024 döneminde Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı Monografları programı tarafından aspartamın incelenmesi için yüksek bir öncelik verdi.
2022’de NutriNet-Santé kohort çalışması, daha yüksek miktarlarda aspartam tüketen yetişkinlerin aspartam tüketmeyenlere göre genel olarak kansere (riskin 1,15 katı), meme kanserine (riskin 1,22 katı) ve obezite ile ilişkili kanserlere (1,15 katı) yakalanma olasılığının biraz daha yüksek olduğunu bildirdi.
- Akrilamid: Kağıt, boya ve plastik üretimi gibi birçok endüstriyel işlemde ve içme suyu ve kanalizasyon dahil atık suların arıtılmasında kullanılan bir kimyasal. Gıda ambalajı ve bazı yapıştırıcılar gibi tüketici ürünlerinde de bulunurlar.
Akrilamid bazı gıdalarda da bulunur. Patates gibi amino asit asparagin içeren sebzelerin belirli şekerler eşliğinde yüksek sıcaklıklara ısıtılmasıyla üretilebilir. Yüksek ısıda kızartmalar, yanık et ve yüksek ısıtılan şeker de bu maddeyi oluşturur.
Aynı zamanda tütün dumanının bir bileşenidir.
Ulusal Toksikoloji Programının Kanserojenlere İlişkin Raporu, içme suyunda akrilamid verilen laboratuvar hayvanlarında yapılan çalışmalara dayanarak, akrilamidin insanlar için bir kanserojen olduğunu belirtmiştir.
- Şekerli / paketli-işlenmiş içerikler:
Şeker kanserojen (kansere neden olan) bir madde değildir. Bununla birlikte, şekerin aşırı tüketimi, özellikle işlenmiş içecek ve gıdalardaki ilave şekerler, kanser için önemli bir risk faktörü olan obeziteye katkıda bulunabilir.
Şekerin kanser hücrelerini ‘beslediği’ görüşü var. Çoğu kanser hücresi normal hücrelerden daha hızlı büyür ve bu nedenle daha fazla enerji gerektirir. Artan glikoz talebini karşılamak için kanser hücrelerinde glikoz metabolizmasının sıklıkla değiştirildiği gösterilmiştir. Ancak bu, şeker tüketmenin kanser hücrelerinin daha hızlı büyümesini sağlayacağı veya kansere neden olacağı anlamına gelmez.
Peki şekerden uzak durulmalı mı?
Hayır, fakat çok fazla günlük şeker kilo alımına neden olabilir. Ve sağlıksız kilo alımı ve egzersiz eksikliği kanser risklerinizi artırabilir.
İşlenmiş paketli ürünlerde risk daha da fazla. 24 ila 28 yıl boyunca 200.000’den fazla sağlık çalışanının izlendiği çalışma, çok sayıda ultra işlenmiş gıda tüketen erkeklerin (günde ortalama dokuz porsiyondan fazla) günde yaklaşık üç porsiyon yiyen erkeklerden %29 daha fazla kolorektal kanser riskini gösterdi.
- Süpergıdalar : Medyada sıklıkla sağlıklı ifade edilen spesifik gıdalar, bunların takviye formlarının pazarlanması ya da “anti-kanser diyetleri” hakkında haberler olabilir. Ancak kanser riskini azaltan sözde süpergıdalara güvenmemelisiniz.
Yeşil çay, soya, domates (likopen) gibi kanseri geriletmede adı geçen bitkiler için de yine tıbbın söylediği; kesin olarak söyleyebilmek için klinik çalışmalara ihtiyaç vardır ve yüksek doz/ne kadar doz gibi soru işaretleri de ezbere kullanımdan kaçınmak gerektiğini gösteriyor.
Örneğin, bazı bilim adamları soya izoflavonlarının kendi östrojenimizin yerini alarak hormonal kanser riskini azalttığına inanmaktadır. Diğerleri ise aynı nedenden, izoflavonların aslında bazı kanser risklerini arttırabileceği konusunda endişe duymaktadır.
Kanser önlenebilir mi?
Uzmanlar 10 kanser vakasının dördünden daha fazlasının yaşam tarzında yapılan değişikliklerle önlenebileceğini düşünmekteler, şöyle ki;
- Sigara kullanmamak
- Sağlıklı bir vücut ağırlığını korumak
- Alkolü kesmek
- Sağlıklı ve dengeli bir diyet
- Aktif olmak
- Belirli bazı enfeksiyonlardan korunmak (HPV gibi)
- Güneşten korunmak
- Meslek (işyerinde kimyasallara maruziyet vb)
Alkol; ağız, boğaz, gırtlak, yemek borusu, karaciğer, rektum ve meme kanserlerine yakalanma riskini arttırmaktadır. Yani, günde iki kadeh alkol alan 1000 kadın arasında, 75. Yaş öncesi beklenen kanser vakası 133’dür – bu alkol almayan gruba göre 15 kat daha fazladır.
Egzersiz Kanserin İlacı!
Günlük 30 dakikalık bir fiziksel aktivitenin bile menopoz sonrası meme kanseri, kolon kanseri ve rahim kanseri oluşma risklerini azalttığı uzmanlarca belirtiliyor.
Aktivite sayesinde;
– Kansere sebep olabilecek hormonların kan seviyelerinde regülasyon sağlanır.
– Besinlerin bağırsak geçişi hızlanacağı için besinsel karsinojenlere maruziyet azalır.
– Sağlıklı vücut yağ seviyeleri sınırları korunur, yani egzersiz viseral(iç) yağ oranını azaltarak, proinflamatuar sitokin miktarını azaltır.
Ve belki de yeni araştırmalardan çıkan en iyi haber, zaten kanser teşhisi konmuş sporcular için bile yapılan tüm egzersizlerin nüks etme şansını (tekrar kanser oluşma) geri çevirmesi.
Bu, koşu ayakkabılarınızın bağcıklarını bağlamak, spor salonunuza gitmek, bisikletinize atlamak için iyi bir nedendir.
Değil mi?
Sağlıkla kalın.
Uzm. Ecz. Ayşegül Birlik
Kaynaklar:
Türkiye Kanserle Savaş Vakfı
The Union for International Cancer Control (UICC)
NIH- National Cancer Institute
BMJ 2022; 378 doi: https://doi.org/10.1136/bmj-2021-068921
Dietary Supplements. Oncology Nutrition DPG., 2019.
American Cancer Society. Lifestyle Changes After Cancer Treatment: Nutrition and
Physical Activity for Cancer Survivors After Treatment. 2016.
Advisory Group recommendations on priorities for the IARC Monographs. Lancet Oncology 2019; 20(6):763–764. doi: 10.1016/S1470-2045(19)30246-3
UZM. ECZ. AYŞEGÜL BİRLİK
İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunudur. Lizbon Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde tıbbi beslenme eğitimi sonrası meslek hayatının 16 senesinde kendi eczanesini işletti. Son olarak Üsküdar Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik yüksek lisansını tamamlamıştır.
İyi Yaşam ve Koruyucu Sağlık üzerine kurduğu şirketinde halen kurumsal ve ilgili firma işbirliği ile danışmanlık hizmetleri vermektedir.
Aktif yaşamı seçen bireylerden profesyonel / amatör sporculara kadar kişiye özel çözümler, kişisel ve genetik analizlerle uygun performans ürünleri, gıda takviye ve tavsiyeleri, aromaterapi çözümleri ile bireysel çalışmaktadır.
Bu alanda çalışmalarıyla 2017 yılında sektörde önemli bir ödül olan Altın Havan ‘Eczacı Danışmanlık Ödülü’ nü almıştır.
Dünyada yükselen bir değer olan Spor Eczacılığı alanını ülkemize getiren ve sertifika koordinatörlüğünü yapan ilk eczacı olarak mesleki sunum ve eğitimler vermektedir. Türkiye Triatlon Federasyonu Eğitim Kurulu üyesi ve maraton koşucusudur.
[…] kanser önlemede önemli bir rol oynadığını gösteren giderek artan kanıtlar bulunmaktadır. Yapılan […]