İçerikte Neler Var?
Antoni Plàcid Gaudí Ve Ters Catenary Dizilimi
Değerli Dostlarım, Antoni Plàcid Gaudí zamanının çok ilerisinde olan bir sanatçı, mimar, mühendis ve matematikçi idi. Günümüzde bile ancak ayrıntılı olarak incelendiğinde ortaya çıkan kendine özgü modelleme yöntemleri bilim insanlarını şaşkınlığa uğratmaktadır.
Çocukluğunda başta romatizmal rahatsızlıklar olmak üzere önemli sağlık sorunları ile uğraşan ve koşup oynamak yerine oturduğu yerden uzun uzun doğayı ve oluşturduğu formları gözlemleyen küçük Antoni’nin Akdeniz’e ve Akdeniz felsefesine aşık olması da aynı yıllara denk gelmektedir.
2005 yılında Barcelona’ya yaptığım bir gezi sonrası uzunca bir süre bu şehirde kalarak Gaudí’nin eserlerini ayrıntılı olarak inceleme olanağım olmuştu. Ayrıca burada kendisinin günümüzde ‘Akdeniz Gotiği’ (veya Barcelona Gothic, Catalan Gothic) adını verdiğimiz, Avrupa Gotik anlayışı ile Rönesans mimarisi arasına yerleştirdiğimiz bu akımdan ne kadar etkilendiğini de yakından gözlemleyebilmiştim. Yolunuz Barcelona’ya düşerse ve özel merakınız varsa, büyük Ortaçağ yapılarında pek karşılaşılmayan bir yalınlık ve bütünlük ile hayranlık uyandıran, günümüzde tarihi şehir içinde kalan Ribera bölgesindeki Santa Maria del Mar Kilisesi’ne mutlaka uğramanızı öneririm. Aradaki beş yüz elli senelik zaman farkına karşın Antoni Plàcid Gaudí’yi anlamaya çalışmanın ipuçları bence buradan başlamaktadır. Tarihte pek üzerinde durulmamış bu bağlantıyı ise bir başka çalışmamda size ayrıntılı olarak anlatmak istiyorum.
Biz Gaudí’ye geri dönelim. O iki hafta boyunca sanatçının özellikle doğadan nasıl esinlendiğini, kemik, sazlıktaki kamış gövdeleri gibi doğal formlarda temel biçimleri yakalayıp eserlerinde nasıl kullandığını bir kez daha görmüş, hatta şehir çöplüğünden topladığı kırık seramik parçaları ile nasıl harikalar ortaya çıkarttığına yakından tanık olmuştum. Aslında Antoni Plàcid Gaudí kendi çağına dek süregelmiş mimari alışkanlıkları tekrarlamak yerine, üç boyutlu düzlemde geometrik biçimleri ve statik kuralları kullanarak yerçekiminin doğal olarak oluşturduğu yüzeysel açı ve eğrileri ortaya çıkartıyor, eserlerinde bu verileri kullanıyordu.
Örneğin Catenary eğrilerini temel alarak Okaliptüs gövdesinin bükümlerini (Helicoid) Teresiano’da, femur kemiğini (Hyperboloid) Casa Batlló’da, yaprak kıvrımlarını (Conoid) La Sagrada Familia Kilisesi’nin yan duvarlarında, parmak tendonlarını ise (bir koninin iç kesitlerinden değişik açılar ile elde edilen Parabol ve Hiperboller olmak üzere) Güell Park’taki tonozların üstünde kullanmıştı.
Bu arada sizleri duyar gibiyim: ‘Üç boyutlu modelleme tekniklerinin kısıtlı olduğu, çizmlerin ve hesaplamaların zor koşullarda yapıldığı bir dönemde Antoni Plàcid Gaudí bu ağır matematiksel çalışmaları nasıl hatasız yapabiliyordu?’ diye soruyorsunuz. Üstâd bunun sırrını bulmuştu: İçine kimi zaman kum koyduğu küçük torbaları, ya da kurşun ağırlıkları düğüm yerlerine dikkat ederek bir zincire dizer, kimi zaman da ek bir ağırlık olmadan sadece zincirleri aşağı sarkıtıp, dikkatini yere serdiği aynaya yoğunlaştırır, doğal eğrilerin oluşturduğu karmaşık düzeneğe en az yük binen formları ayna üzerinde gözlemler, çizer ve bunları yapılarının statik hesaplarında kullanırdı.
Aslında bu eğrilerin ‘parabol’ mu yoksa ‘catenary-zincir eğrisi’ mi olduğu karıştırılır. Hemen bu tartışmayı tek cümle ile sonlandırayım: Zincirin sadece kendi ağırlığı ile ortaya çıkarttığı biçimi zaten adı üstünde ‘catenary-zincir eğrisi’ olarak, zincirin kendi ağırlığını dikkate almadan, üzerindeki ek yüklerin yer çekimi ile oluşturduğu eğrileri ise ‘parabol’ olarak adlandırırız.
Şimdi isterseniz, örnekleyebildiğim kadarı ile büyük mimarın zincir eğrilerini ve parabolleri de kullanarak, doğadan ve canlılardan örnek aldığı formlar ile neler ortaya çıkartmış olduğunu birlikte inceleyelim. Bu keyifli görsel karşılaştırmayı ilginç bulacağınıza inanıyorum.
Özge Ersu
1965 yılında Samsun'da doğdu. Kadıköy Maarif Koleji sonrası Boğaziçi Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrenimi gördü, turizm sektöründe çalışmak üzere ayrılarak ekonomi eğitimi aldı. Genç yaşta Bodrum’da beş yıldızlı otelde Satış ve Pazarlama Müdürlüğü, İstanbul’da turizm acentesinde üst düzey yönetici deneyimi sonrası kazandığı sınav ile profesyonel turist rehberliği kariyerine başladı.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Profesyonel Turist Rehberi olarak Türkiye'de gezdirdiği yabancı turistlerin yanı sıra, Antartika’dan Afrika safarilerine, Küba’dan Fas’a, Arjantin’den Vietnam’a, Kuzey Kutbu’ndan Avustralya’ya kadar yüz altmış ülkeyi gezdirdi, büyük ölçekli turistik programları yönetti. Yurt dışı resmi devlet ve heyet gezilerinde protokol rehberliği yaptı. Tureb Türkiye Turist Rehberleri Birliği ve İstanbul Rehberler Odası tarafından en çok gezen ve değişik yerlere giden bir kaç rehber arasında gösteriliyor. Düzenlediği kurumsal gezilerin yanı sıra on yıllardır Uzakdoğu, Afrika, Avustralya, Kutuplar benzeri dünyanın uç coğrafyalarına, Doğu ve Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere Türkiye'nin değişik bölgelerine 'Özge Ersu Gezileri' markası ile zengin içerikli lüks butik programlar gerçekleştiriyor.