KADIN İŞVERENLER İÇİN TOPLUMSAL CİNSİYET FARKINDALIĞI

Doğduğu günden beri kırılgan ve domestik sınırlar içerisinde yetiştirilen, yine de maalesef pek kibar muamele görmeyen, fakat çoğunlukla çok şey başarması beklenen sevgili hemcinsim:

‘‘-Merhaba!

İnan bana hiç yalnız değilsin. ‘’

 Güzel, bakımlı, namuslu, iyi bir eş, iyi bir anne, çok fedakâr, çok çalışkan olduktan sonra elin ekmek de tutuyor mu? Zira en iyi ihtimalle güncel kadın versiyonundan bunlar beklenir. Bu senin tam edilgen hayattan yarı edilgen hayata geçiş için yol haritandır.

Günün birinde bir cüretkarlık belirtisi olarak ‘‘birey’’ olursan, kendi isteklerin, kararların olursa hatta belki bir şirket kurarsan veya bir yerde kazara üst düzey yönetici olursan önce ikinci paragrafta yazdıklarımı tamamla. Yoksa sana uzunca bir süre, taa ki maddi gelirin saygı hak edeceğin seviyeye ulaşana kadar, yoğun bir toplumsal baskı uygulanacak. Başarının arkasında bir ‘‘bit yeniği’’ aranacak mesela veyahut nasıl başarısız olursun ihtimallerine dair ‘‘içgüdüsel’’ planlar yapılacak. Hele ki alımlı ve dişil enerjisi yüksek bir kadınsan yandın, mutlaka bir erkek el uzatmıştır sana. Dolaylı olarak bir ‘‘erkek birey’in’’ lütfuyla başarmış olmalısın, hayır diyorsan bekle acele etme mutlaka bir ‘‘erkek birey’’in lütfuna nail olacaksındır. İyi ihtimalle bunu büyük meblağlı sözleşmelerin yapılacağı bir toplantıda muhatap sen olmana rağmen ‘‘kız çocuğu’’ muamelesi görürken hissedeceksin.

Ne yaptığından, ne olduğundan, ne söylediğinden bağımsız olarak bir de ben şansımı deneyeyim deyip seni ‘‘yoklayacaklar’’.

Kıyafetlerin konusuna hiç girmiyorum eminim sen de istediğini giymeyi çoktan bıraktın.

Evet sevgili hemcinsim ne yapacağını şaşırmış, yorulmuş ve sonunda pes etmiş gibisin. Haklısın.

Bütün bunları önce fark etmen, sonra bertaraf etmen ve nihayetinde istediğin yöne çevirmen insanüstü bir çabayla mümkün olabilecek. Fakat mümkün ise senin bu ihtimali gözden kaçırmayacağını biliyorum. Bu soruları sorarak başlayacaksın:

‘‘Ben bunu yapmak istiyor muyum?’’

‘‘Bu benim hayatımı sürdürmem için bir sorumluluk mu yoksa başkasının sorumluluğunu mu üstleniyorum?’’

‘‘Ben bu sınırlar içinde kalırken bir başkası konfor alanını mı genişletiyor?’’

‘‘Özgürlüğüme giden yol neden sürekli bir erkeğe bağlanmak suretiyle sınırlanıyor? Yani birey, başarılı veya zengin olmam neden bir erkek üzerinden legalleştiriliyor?’’

‘‘Benim birey olmam neden ve kimin için tehdit oluşturuyor?’’

Daha çok soru ekleyebiliriz fakat kabusun burada bitmeyecek. Soruları sorduktan sonra cevapları kabul etmelerini bekleyeceksin. İşveren olduğunda dahi sözünü dinletebilmek için dengin olan bir erkekten 2 kat daha fazla çaba göstermek zorunda kalacaksın. Bazen kendini bir toplantıda senden ve şirketinden kaynaklanmayan, başkalarının hatalarını telafi etmeye çalışırken bulacaksın. Muhtemelen o masada katılımcıların arasında en mağdur olan sen olmana rağmen, en yapıcı cümleleri kurmak zorunda kalan yine sen olacaksın. Hikayenin en acılı kısmı şu ki, kendini bir gün bütün bunları ‘’farkında olmadan yaparken’’ bulacaksın.

İşte tam olarak o gün, yani bu farkındalığa ulaşır ulaşmaz, insanüstü bir çabayla dahi olsa özgürlüğünü kazanacak güce ulaştığını ve artık eskisi gibi baskı altında ‘’edilgen ‘’ biri değil bir ‘‘birey‘’ olacağını anlayabilirsin. Önündeki setleri kaldırdığında çağlamaya başlayacaksın, çünkü ‘‘Sen bir nehirsin ve nehirler durmaz!’’

Devam et!

Eğlenmeyi de ihmal etme!

Songül Arğaç 08.03.2022