İçerikte Neler Var?
Ulaşılmasını En Zor ve En Kolay Duygu; Mutluluk Hissi Üzerine
Mutluluk nedir? Parayla satın alınabilir mi, yoksa doğuştan insana verilmiş bir özellik midir? Çevre şartlarıyla edinebilir misiniz ya da yok edebilir misiniz? ‘Kimilerinin içinde kelebekler uçuşturan’ mutluluk hissi üzerine antik çağlardan bu yana insanlar kafa yormuştur. Bu sorular çağlar boyunca, nesilden nesle sorulmuş ve cevap aranmıştır. Peki, mutluluk gerçekte nedir?
Mutluluk Nedir?
Her dilde farklı bir anlamı olan mutluluk, Türkçeye ‘mut’ yani iyilik kökünden türeyerek girmiştir. Yani bu topraklarda yaşayan toplumlar; iyi olmayı, mutlu olmakla eş tutmuştur.
Türk Dil Kurumu Sözlüğü, mutluluğu, ‘bütün özlemlere eksiksiz; sürekli olarak ulaşmaktan duyduğumuz kıvanç durumu’ olarak özetlemektedir. Ancak tarihe ve mutluluk hissi için kafa yoran düşünürlere bakıldığında farklı anlamlar yüklendiği görülmektedir. Öte yandan her çağda mutluluğun tanımının değiştiği de bir gerçektir.
Örneğin ilk çağlarda alınan hasat bireyde mutluluk yaratırmış, Orta Çağda erdem ve iyi ahiret inancı mutluluğu tarif etmektedir. Rönesans dönemiyle birlikte mutluluk bireysel hale gelmeye başlamış, modern döneme geldiğimizde ise mutluluğun erdemle ve ahiretle de bir ilgisi kalmamıştır.
Felsefe Bilimine Göre Mutluluğun Disiplini
Binlerce yıldır mutluluk hissi üzerine kafa yoran dallardan biri olan felsefe bilimi, üç disiplin belirlemiştir. Felsefe, mutluluğu meydana getiren üç basamaklı bir disiplin olduğunu kabul etmektedir. Bu basamaklar şöyledir:
İnsanda hazzın var, acının yok olması durumuyla ulaşılan genel iyilik halidir.
İnsanın kendi çabasıyla mutluluğu inşa edebileceği basamaktır. Hazların toplamından ziyade haz uyumuna ve insanın bütün boyutlarını kabul ederek mutluluğa ulaşabileceği basamaktır.
Bireyin yetkinlik halini kazanması durumudur. Yani insanın doğa yasalarına uyumlu şekilde, ölçülü ve özgürce yaşayabilmesidir.
Antik Dönemde Mutluluk Anlayışı
Antik dönem filozofları, mutluluğun tanımı için çok farklı görüşler ortaya atmış ve tanımını yapmaya çalışmışlardır. Örneğin Heraklitos; mutluluğun insanın iç dünyası ile ilgili olduğunu savunmaktadır. Ona göre, dünya dönmeye devam ederken, kişi kendi mutluluğunu içinde bulmalıdır. Ancak daha yakın dönem filozoflarından Sokrates, insanın erdem ile mutluluğa ulaşabileceğini savunmuştur. Sokrates’e göre de mutluluğa erdemle ulaşılabiliyorsa; hayat, erdemin üzerine inşa edilmelidir.
Mutluluk Hissi Tanımının Gelişimi
Antik dönem insanlarının kaygılarıyla günümüz insanlarının kaygılarının farklılaştığı bir gerçektir. Bu bağlamda mutluluğu modern zamanlara göre tanımlamak en doğrusu olacaktır. Modern felsefenin kurucusu Descartes, 700 yıl öncesinden bugünleri görmüşçesine mutluluğu ‘elinde olmayan isteklerden vazgeçmek’ olarak tanımlamıştır. Descartes’ın bakış açısına göre, mutluluk bilgeliğin bir meyvesidir ve elde olmayanları istemek mutlu olmanın en önemli engelidir.
Sanayi devrimi ve sonrasında yaşanan modernleşme, beraberinde yaşamın kalıcı değişiklere uğramasını da getirmiştir. Hal böyle olunca mutluluk hissi kavramının da yeniden ele alınması gerekmiştir. Günümüzün mutluluk kavramını en iyi özetleyen düşünürlerinden birisi 2007’de hayatını kaybeden Jean Baudrillard’dır. Ünlü düşünür, yaşadığı 20’nci yüzyıl için üretim toplumundan tüketim toplumuna geçilmesiyle mutluluk tanımının değiştiğini savunmaktadır.
Tüketim toplumunun en belirgin özelliği savurganlığın mutluluk getireceği inancının hâkim olmasını eleştirmektedir. Baudrillard, insanların tükettikçe mutlu olacaklarını sanmasının, sahte bir his olduğunu ifade etmektedir. Ona göre; hayatlarını tüketim ürünleriyle çevreleyen insanlar köleleşmekte, özgürlüklerini gönüllü olarak feda etmektedirler. Böylece anlık ve sahte mutlulukların peşinde koşarken, gerçek mutluluktan uzaklaşmaktadırlar. Bu görüşe göre tüketim merkezli yaşamayanlar, gerçek mutluluğu bulabilmektedir.
Çağa Göre Değişen Mutluluk Hissi Tanımları
Gördüğünüz üzere kadim zaman felsefesi ile modern zaman felsefesi mutluluğa iki farklı tanım getirmiştir. Kadim felsefeler, mutluluğun ahlaki davranışlarla kazanılabileceğini savunmaktadır. Modern düşüncelerde ise mutluluğun ahlakla bir ilgisi yoktur. Tamamen bireyin tatminine yönelik psikolojik durum olarak değerlendirilmektedir.
Bu yaklaşımlar göstermektedir ki mutluluk zamana göre değişkenlik göstermektedir. Dolayısıyla Hristiyan inancının yayılmaya başladığı milat döneminde vaat edilen cennetteki mutluluk, modern çağda çoğu insan için yeterli gelmemektedir. Bugün pek çok insan için alınan yeni bir ayakkabı mutluluk kaynağı olabilmektedir.
Farklı Bilim Disiplinlerinde Mutluluğa Bakış
Günümüzde mutluluk hissi, sadece felsefe biliminin değil, sosyoloji, psikoloji ve ekonomi bilimlerinin de en yakından ilgilendiği kavramdır. ‘Ölçemediğiniz şeyi yönetemezsiniz’ bakış açısıyla; ekonomi bilimi, insanların mutluluğuyla yakından ilgilenmektedir. Çünkü ekonominin temeli olan insanın, en azından asgari bir mutluluğa sahip olması gerekmektedir.
Bu bağlamda Türkiye’de adı mutluluk olmasa da Türkiye İstatistik Kurumu, Yaşam Memnuniyeti Araştırması yapmaktadır. Araştırmada, insanlara barınma alanı memnuniyeti, gelir düzeyi memnuniyeti, refah düzeyi memnuniyeti gibi kriterlerde sorular sorulmaktadır. Bu anket sonuçları mutluluk endeksi olarak değerlendirilmekte ve genel bir mutluluk haritası çıkarılmaktadır.
Mutluluk Hissi Ölçülebilir Mi?
Tüm bu anlatılanların ışığında mutluluğun ölçülebilmesi ve kalıcı halde olması tamamen insanın kendisiyle ilişkilidir. Kimi bilim insanlarına göre, mutluluk doğuştan gelen bir beceri değil, aile ve çevresel faktörlerle öğretilen bir duygudur. Ancak günümüzde mutluluğu bulamayan insanların, mutluluğu öğretmesinin zorluğu da örneklerle görülmektedir.
Özellikle fakir toplumların mutluluk anlayışı para ile ilintilidir. Para; yaşam kalitesinin yükselmesini, dolayısıyla mutluluğu getirmektedir. Gelir seviyesi yüksek toplumlarda ise yaşam kalitesi de zaten yüksektir. Dolayısıyla mutluluk, hazzın ulaşacağı farklı konuların hayata katılmasıyla gelmektedir.
Geçici Mutluluk, Mutluluk Mudur?
Mutluluk hissi tek başına bireye bağlı değildir. Toplumun inancı, sosyoekonomik durum, yaşadığınız coğrafya gibi pek çok faktör mutluluğun oluşmasında etkilidir.
Özellikle politika yapıcıların insan odaklı, kendini özgür ve rahat edebilecekleri, ekonomik seviyelerinin yüksek hale gelmesini sağlayacak politikalar üretmesiyle mümkündür. ‘Mutlu birey, mutlu toplum’ felsefesine ulaşabilmemiz için bireyden daha çok topluma, dolayısıyla da idarecilere büyük görev düşüyor.
Kadim ve modern çağ düşünürlerinin bugünlere ayna tutan görüşleri de her birey tarafından benimsenmelidir. Yani tüketerek mutluluk elde edilemez. Tüketimle gelen mutluluk hissi, ancak sahtedir, geçicidir ve kölelik düzeninin bir oyunudur.
Opinyu
[…] sayısı arttıkça, şirketler de “mutluluk”a yatırım yapma eğilimi güçleniyor. Mutluluk ise çalışan memnuniyeti verilerinin sonuçlarına göre takip ediliyor. […]