İçerikte Neler Var?
UKRAYNA MESELESİ BİR EKMEK KAVGASI MI?
1.Dünya Savaşı’nın en büyük ekonomik sebeplerinden biri İngiltere ve Fransa’nın ekonomik hakimiyet alanlarını koruma, Almanya’nın ise bu alanları ele geçirme niyeti idi. Öte yandan, 19. yüzyıl sonlarından itibaren kullanılmaya başlayan ve neredeyse 20. yüzyıla damgasını vuran petrol yataklarının mülkiyeti de savaşın temel ekonomik nedenlerindendi.
2.Dünya Savaşı, ekonomik kriz ve hızlı nüfus artışı, devletlerin tarımsal üretimin sürekliliğini sağlama ve oluşan üretim artığını değerlendirecek yeni pazarlar bulma konusunda politikalar belirlemelerinin itici gücü olmuştur. Bu anlamda, modern tarım politikalarının ilk uygulayıcısı da ABD’dir. ABD’nin, 1929 Ekonomik Krizi sonrası, ülke içinde tarıma uyguladığı sübvansiyonlar ve destekleme alımları, yüksek verimlilik ve tarım teknolojisi ile birleşince tarımsal üretimde büyük artış yaşanmıştır. Ortaya çıkan üretim fazlası ise Az Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkelere ihraç edilmeye başlanmıştır. Henry Kissinger’ın, toplumları kontrol etme konusunda gıdanın bir silah olarak kullanılabileceği düşüncesi, ABD’nin bu dönemde, Az Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkelere uyguladığı tarımsal politikaların özeti niteliğindedir.
ABD’nin uygulamış olduğu tarımsal politikalar özellikle Az Gelişmiş Ülkelerde, tarımsal nüfusu yerlerinden koparırken geleneksel tarımsal üretimleri de sona erdirmiştir. 1980’lerden başlayarak dünyada küreselleşme ve neoliberal politikaların egemen olmasıyla bu ülkelerde tarımın çöküşü ve köylülüğün yok oluşunun sonuçları artık mülteci sorununa dönüşmüştür. 1980’lerin başında patlak veren borç krizi sonrası IMF ve Dünya Bankası devreye girerek borçlarını ödeyemeyen ülkelere ‘Yapısal Uyum Programları’ dayatmışlardır. Bu programlar gereğince birçok Az Gelişmiş Ülke iç piyasasını dünya ekonomisine yani besin malları ithalatına ve tarım alanlarını yabancı yatırıma açmak zorunda kalmıştır. Böylece sermayenin tarım alanlarında da uluslararasılaşması hızlanmış ve yeni bir uluslararası iş bölümü şekillenmeye başlamıştır. Gelişmiş ülkelerde verimliliği yüksek ve devlet tarafından desteklenen hayvancılık ve tahıl ürünlerinin, Az Gelişmiş Ülkelerin piyasalarına, ithalat serbestisi ile düşük fiyatlarla girmesi, yerli üreticilerin bu rekabete dayanamayarak yok olmaya başlamasına sebep olmuştur. Aynı zamanda bu toplumlara yeni tüketim normları yerleştirmiştir. Bahsedilen gelişmelere paralel çokuluslu şirketler, küresel stratejilerinin bir parçası olarak düşük ücret alanlarına kayarken, tarım sektöründe Az Gelişmiş Ülkelerde yaptıkları yatırımlar, ihracatı teşvik tedbirleri ile birleşerek tarımsal üretimin şeklini değiştirmeye başlamıştır. Sonuç olarak, Az Gelişmiş Ülkeler, kendi kendilerini beslemekten aciz ve aynı zamanda net besin maddeleri ithalatçısı haline gelmişlerdir. Bu ülkelerde tarım, temel beslenme ürünleri üreticiliğinden ve ulusal bir politika konusu olmaktan çıkıp küresel sanayiye tarımsal girdi üretir duruma gelmiştir.
Gelelim Ukrayna’ya…
Avrupa’nın ekilebilir, dikilebilir topraklarının üçte birine sahiptir. Dünyanın en değerli toprağı, Ukraynaca ismiyle çernozyom olarak dünya tarım literatürüne geçen kara toprağın %30’dan fazlası Ukrayna sınırları içerisinde bulunmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra dünyanın en büyük 2. tahıl ihracatçısı ve dünyanın en büyük ayçiçek yağı ihracatçısı olan Ukrayna, buğday, mısır, arpa, yulaf gibi ürünlerde dünyada ilk 5 ihracatçı ülke arasındadır ve yalnızca 2020 yılında 22,4 milyar dolarlık tarımsal ürün ve gıda ihracatı yapmıştır. ‘Avrupa’nın ekmek sepeti‘ konumundadır ve Afrika’dan Asya’ya birçok ülke Ukrayna’dan gelen tarımsal ürünlerle beslenmektedir.
Ukrayna, mısır, arpa ve çavdar ihracatında zirvede ancak bu ülkede yetişen buğday, dünya genelinde gıda güvenliği için en önemli etkiye sahiptir. “Ukrayna, 2020’de toplam 24 milyon ton buğdayın 18 milyon tonunu tek başına ihraç etmiştir. Müşterileri arasında Çin ve Avrupa Birliği de vardır. Ancak asıl olarak gelişmekte olan ülkeler Ukrayna’nın buğdayına ihtiyaç duymaktadır. Örneğin, Lübnan’da 2020’de tüketilen buğdayın neredeyse yarısı Ukrayna’da gelmiştir. Nüfusun yüzde 35’inin kalori alımını ekmek ve diğer tahıllar yoluyla yaptığı Lübnan’da, Ukrayna buğdayına bağımlılık kritik seviyelerdedir. Bu ülkeler arasında, siyasi istikrarsızlıklar nedeniyle zaten gıda kıtlığının eşiğinde bulunan Yemen ve Libya da bulunuyor. Yemen’in buğday tüketiminin yüzde 22’si, Libya’nın buğday tüketiminin ise yüzde 43’ü Ukrayna tarafından sağlanmaktadır. Ukrayna buğdayının en büyük alıcısı (3 milyon ton) konumundaki Mısır, toplam tüketiminin yüzde 14’ünü Ukrayna’dan karşılarken, bu oran Malezya ve Endonezya için yüzde 28, Bangladeş için ise yüzde 21 seviyelerindedir.
Afrika’dan Asya’ya kadar birçok ülkeye buğday ihraç eden Ukrayna’daki üretimin büyük çoğunluğu ülkenin doğusundaki gerilim bölgelerinden yapılıyor. Halihazırda çatışma bölgesi olan ve Rusya destekli güçlerin kontrolünde bulunan Donetsk ve Luhansk’ın hemen batısında yer alan Karkiv, Dnipropetrovsk, Zaporizhia ve Kherson gibi bölgeler ülkenin ‘tarihsel ekmek sepeti‘ olarak biliniyor.
Bu bölgelerde yaşanabilecek çatışmaların, bölgedeki çiftçilerin kaçması, altyapı ve ekipmanlara gelecek zarar nedeniyle üretimi ciddi bir şekilde azaltabileceği belirtiliyor.
Özellikle Libya, Yemen ve Lübnan gibi ülkelerde, mevcut durumda devam eden istikrarsızlığın bu fiyat artışlarıyla başa çıkmayı zorlaştıracağı ve kıtlık durumunun hızla kötüye gidebileceği, bunun birçok başka çatışmayı ve şiddeti körükleyebileceği belirtiliyor.
Bilmem söylemek istediğimi anlatabildim mi? 1. Ve 2. Dünya Savaşlarının çıkmasına nasıl bir güce sahip olma kavgası neden olduysa, kapımızda bekleyen savaşın aslında en büyük sebebi; ‘’EKMEK KAVGASI’’.
Olası savaşı NATO ve Rusya arasında bir askeri güç mücadelesi olarak göstermeye çalışsalar da, aslında gerçek sebep yıllardır söylediğimiz gibi artık enerji ve petrol kadar önemli hale gelen GIDA savaşıdır. Ukrayna’nın yukarıda anlattığımız nedenlere dayalı olan önemi, başta ABD olmak üzere, AB ülkelerinin taımsal sürdürülebilirlik ve gıda tedarik zinciri gelecek planlarının ayrılmaz bir parçasıdır.
Dilerim bölgedeki gerginlik yerini bir an önce barışa bırakır ve ortaya çıkacak olan olumsuzluktan en fazla etkilenecek olan ülkemiz için de muhtemel bir tedarik krizi başlamadan biter.
Murat Bayizit
14.Şubat.2022
Londra
İş İnsanı
Yüksek Gıda Mühendisi
BTSO Meclis Başkan Yardımcısı
BTSO Dış Ticaret Konsey Başkanı
Dondurulmuş Gıda Derneği Başkanı
[…] en son olaydır. Bu ülkelerin her ikisi de önemli tahıl ve bitkisel yağ ihracatçılarıdır. Savaş, bu ülkelerin her birinin ihracat akışını kesintiye uğrattı. Ukrayna’da savaş ihracat […]
[…] aynı zamanda. Amerika’nın ‘’sağladığı’’ birçok avantajdan da yararlanıyorlar. Rusya Ukrayna savaşı ile birlikte iki katına çıkan yem maliyetleri özellikle kanatlı başta olmak üzere […]