İçerikte Neler Var?
Nedir Bu Domates Meselesi !
Meselenin derinlerine inmeden önce gelin şu domatesi kim ne kadar üretiyor ona bakalım.
Dünya’da domates’i hangi ülkeler üretiyor? (2020 yılı üretimi)
Peki sofralarımıza domates (sofralık) hangi İllerimizden geliyor? (2022 yılı)
Hatırlarsanız 2022 yılında enerji maliyetlerinin tüm dünyada çok artması sonucu kış aylarında başta Hollanda olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin Türkiye’den domates almak üzere bağlantı yapmaya Antalya’ya geldiğini izlemiştik. Avrupa’da modern ve ısıtmalı seralarda üretilen domatesin maliyetinin artan enerji fiyatları sebebiyle 3 Euro’lara çıkacağı buna karşın Türkiye’de özellikle Uşak, Denizli ve Afyon bölgelerinde termal su ile ısıtılan seralarda bu maliyetin düşük olması sebebiyle tercihin Türkiye’den yana olacağını konuşmuştuk. Nitekim öyle de oldu ve domates ihracatı 2023 yılına hızlı bir başlangıç yaptı.
2 hafta önce başta İngiltere olmak üzere Avrupa’nın birçok bölgesinde domates kıtlığı baş gösterdi. Bunda başta süpermarket zincirlerinin müşterilerine 12 ay boyunca sabit fiyattan tedarik yapabilmek adına üreticiler üzerinde kurduğu baskı başta Fas olmak üzere Kuzey Afrikalı üreticilerin tedariği kısmasına sebep oldu. Zaten olumsuz hava şartları sebebiyle gittikçe azalan üretim miktarlarına bir de maliyet baskısı eklenince raflarda domates kalmadı. İngiltere havaların da ısınması ile birlikte kendi sera üretimlerini arttırmaya başlayacak ve önümüzdeki 1-2 hafta içerisinde sorun kısmi olarak da olsa çözülme yoluna girecektir diye düşünüyorum.
Biz de ise alınan çok garip bir karar ile 2 hafta önce domates ihracatı yasaklandı ve neyse ki bu karardan çabuk dönülerek ortaya çıkabilecek vahim durumun önüne geçildi. Tek olumlu yanı yasaktan önce 30- 35 TL bandında seyreden hal fiyatı bir anda 15-20 TL seviyelerine geriledi.
Şimdi biraz eğri oturup doğru konuşalım ve şu domatesin üretim maliyetlerine bir göz atalım. Türkiye’nin sofralık domates üretiminin yarısı Antalya ve Mersin’de yapılır. Burada iki türlü üretim vardır. Birincisi oluk altı yüksekliği 6 metre olan muz seraları gibi yüksek seralarda ısıtma sistemi kurularak, topraksız yapılan üretim şekli, ikincisi ise yine örtü altında ancak alçak seralarda ısıtma sistemi kullanılmadan yapılan üretim şeklidir.
Her iki sisteminde maliyet açısından birbirlerinden farkı olmasına rağmen üretilen ürün ve üretim süresi göz önüne alındığında yıllık ortalamada maliyetleri birbirine yakındır. Şimdi gelin bu maliyetlere bir göz atalım. (Öncelikle uyarayım ki bu maliyetler yaklaşıktır ve işletmeye, bölgeye göre %10-15 değişiklik gösterebilir. Bu maliyetler normal iklim şartları altında ve üreticinin işin başında çalıştığı durumlarda geçerlidir)
Topraksız Tarım (1.000 m2 başına)
- Sera kirası: 50.000 TL
- Kokopit: 15.000 TL
- Fide+dikim: 15.000 TL
- İlaç gübre: 20.000 TL
- Isıtma + enerji: 75.000 TL
- İşçilik: 30.000 TL
- İp maliyeti: 2.000 TL
Topraksız tarımda yılda 10 ay üretim yapılabilir ve bir dönümde toplamda ortalama 25 ton ürün alınabilir. Yukarıdaki maliyetlerin toplamını (207.000 TL) üretim miktarına bölersek (25 ton) 1 kg domatesin maliyeti 8.28 TL çıkar. Hadi diyelim yanlış yaptık 9 TL olsun.
Şimdi HAL’deki fiyatlar üzerinden geriye doğru bir hesap yapalım. İhracat yasağından önce Mersin Kazanlı halinde 1 kg domates fiyatı 35 TL idi. Komisyoncu tüccara bu malı satmadan önce karton/seperatör/nakliye ve stopaj masrafını düşer ki bu rakam toplamda 4 TL’ yi geçmez. Bunun yanında %17-18 komisyonunu düşer ki 90-120 gün vade ile malı sattığını düşünürsek makul bir rakamdır. Bunları düştüğünde tabelada 35 TL olan domates için üreticinin eline 25 TL para geçer. 9 TL maliyete karşılık 25 TL satış çok iyi para diye düşünebilirsiniz.
Pratikte değil tabi zira 10 aylık bir zaman diliminde ne domates hep 35 TL’den satılır ne de maliyetler hep 9 TL de kalır. 25 ton domatesi gün gelir 25 TL’den, bazen 20 TL den bazen de 5 TL den satar. Yaklaşık bir hesap yaptığınızda da ortalaması 15 TL ye gelir. Bu haliyle baktığınızda da her türlü riske açık olan ve amortisman giderleri yüksek olan bu üretiminden her şey yolunda giderse en iyi %50 brüt para kazanır üretici.
Topraklı üretim yapan üretici yukarıdaki maliyetlere yakın maliyetleri olsa da üretim miktarı daha düşük ve satış bedeli daha ucuz olduğundan topraksıza göre %20 daha az para kazanır.
Gelelim madalyonun öbür tarafına ki asıl konuşulması gereken tarafı burası bence. Topraksız üretilen ve ihracata giden 35 TL’lik (yasaktan önce) salkım domatesin yanında topraklı üretilen ve genelde iç piyasaya 20 TL den (yasaktan önce) verilen bu domatesin maliyetlerini size açık açık yukarıda yazdım. İhracat yasağı gelmeden önce İstanbul’da 1 kg domates fiyatı ulusal zincirlerde 50 TL seviyelerinde idi. Bugünlerde 25-35 seviyelerine kadar gerilediğini görüyoruz.
Dünyanın en büyük üçüncü üreticisi olup ta 12 ay boyunca bu kadar belirsiz ve genelde de yüksek fiyattan kendi halkına domates yediren bir başka ülke olduğunu düşünmüyorum. Mesleğim icabı yurtiçi ve yurtdışı market raflarını her daim kontrol ederim. İngiltere’de çok da iyi bilinen bir market zincirinde 1 yıl boyunca 6 lı pakette satılan salata domatesinin fiyatının hiç değişmediğini ve 0.85 sterlinden satıldığını söylesem bana bir sürü anlamsız mukayeseler yapanlar çıkacaktır eminim. Domatesi ithal ederek 12 ay boyunca aynı fiyattan müşterisine domates yedirebilen iş modelini ve etiği konuşmanın anlamsız gelir/gider/parite/alım gücü mukayeseleri yapmaktan daha elzem olduğunu düşünüyorum.
Pandemi dönemindeki çalkantılar ve hemen akabinde yaşanan kur artışları, enerji ve işçilik maliyetlerindeki yükselişler ve pandemi döneminde basılan paraların getirdiği enflasyon tüm sektörlerde her şeyi alt üst etti. Başlarda ne doğru dürüst maliyet ne de doğru fiyat veremedi kimse. Sonraları sular duruldu ve piyasalar oturdu. Bu yaşananlardan sonra maalesef yüksek kar ihtirasına kendini kaptırmış birçok işletme ve şahıs; enflasyonu, depremi, maliyetleri bahane edip pandemi dönemi ve sonrasında çok fazla yükselttiği fiyatlardan geriye gelmedi ve maalesef vatandaşımız hiç hak etmediği düzeyde pahalı beslenir ve hizmet alır hale geldi.
İş yeri ya da eviniz için ödediğiniz kiranızı, restoranda ödediğiniz hesabı, marketten yaptığınız alışverişin bedelini bir düşünün, bir de çiçek yağının bugünkü ve 3 ay önceki fiyatını, domatesin 2 hafta önceki fiyatını düşünün bir de bugünkü etiketini okuyun. Hiç arz/talep dengesinden bahsetmeyin bana lütfen. Biraz da ahlaktan, etikten, günlük değil ama yıllık-ömürlük iş modellerinden bahsedelim.
Dr. Murat Bayizit
İş İnsanı
Yüksek Gıda Mühendisi
BTSO Meclis Başkan Yardımcısı
BTSO Dış Ticaret Konsey Başkanı
Dondurulmuş Gıda Derneği Başkanı
Domates konusundan yola çıkarak bir çok tarım ürününde aynı süreç işliyor diyebilir miyiz?