İçerikte Neler Var?
Depremde Eczacılar Ve ‘Turuncu Renkli Kutu’
AFET; bir olayın kendisi değil, doğurduğu sonuçtur.
Milletimizin başı sağ olsun.
Hepimize geçmiş olsun, şimdi doğan sonuç yani afetin tam ortasındayız.
Büyük bir felaketi atlatmaya çalışırken afet bölgesindeki en önemli hizmetlerden biri sağlık hizmetidir ve bir ayağı olan ilaç ve malzeme tedarik zincirini yönetmek hayati önemdedir.
Hazır ulusal gücümüz ve yılların Türkiye eczacılığı hizmet deneyimi ve yapılanmasıyla bir anda biz eczacılar kendimizi bir yangın yerinde bulduk ve istisnasız her bir eczacı meslektaşım da benim gibi üstümüze ne düşüyorsa, elimizden ne geliyorsa mesleğimiz ve insanımız adına canla başla ortaya koymak için afet bölgesine gitmekten geri durmadık ve hizmete devam ediyoruz.
İlk Gün Bulduğumuz En Korunaklı Yeri Eczaneye Dönüştürdük
Depremlerin yaşandığı ilk gün itibariyle Türk Eczacıları Birliğimiz ve tamamı gönüllü eczacılarıyla bir seferberlik ilan etti; bölgedeki vatandaşlarımızın ilaç ve eczacılık ihtiyaçlarının karşılanması adına özverili çaba ve katkılarla hizmet sundu, sunmaya da devam etmektedir.
Felaketin 23. gününde halen biz eczacılar, depremin yaşandığı ilk günden bu yana gönüllülük esasıyla bölgede 7/24 kesintisiz ilaç eczacılık hizmeti sunuyor, vatandaşlarımızın hiçbir ücret ödemeden ilaca ve tıbbi malzemeye erişimini sağlamak için çabalıyoruz.
Afet dönemi eczacılığı normal yaşamdaki hizmetten çok daha farklı ve koordinasyonu müthiş önemli bir alandır. Deprem bölgesinde çalışan eczacılar olarak ilk günlerde en başta güvenlik ve ulaşım problemleriyle karşılaştık. Bölgede eczanelerin de etkilendiği yağma ve kontrolsüz ilaç kaçırmalarına karşı yapabileceğimiz çok şey olamadı. Bazı meslektaşlarımızın bıçaklı saldırıya uğradığı haberlerini bile aldık.
Deprem bölgelerimizdeki eczanelerin çoğu yıkılmış ve hizmet veremez haldeydi, milyonlarca TL tutarında ilaç ve malzeme -aslında kamu malı- kaybedildi. Daha da önemlisi 44 meslektaşımızı, 21 eczacılık fakültesi öğrencimizi ve yakın çalışma arkadaşlarımız eczane teknisyenlerimizi kaybettik. Ruhları şad olsun.
Tamamı Gönüllü Eczacılar Afet Bölgesinde
Felaketin ikici günü dolmadan bölgeye birliğimiz ve odalarımızdan acil ilaç ve malzeme tırları gelmeye başlamıştı. Aynı zamanda bölgeye akan gönüllü eczacı, teknisyen ve eczacılık öğrencilerimizle kurabildiğimiz kadar çadır eczane (sonrasında sahra eczanesi) ve gezici konteyner tip eczaneler oluşturduk
Whats app ve telegram gruplarından ilaç- malzeme talep ve çözüm grupları oluşturuldu. Doktorlar ve diğer sağlık profesyonelleriyle temas kuruldu.
Kısıtlı imkanlarla bölgeye gelen eczacı ve eczane personelleri hayatlarının en zorlu, en uykusuz, en kaotik ilaç hizmetini gerçekleştirdiler günlerce. Hepsine insan üstü gayretleri için teşekkürlerimi sunarım.
Örgütlü Gücün Adı: Türk Eczacılar Birliği
Yakın zamanda ülkemizin yetiştirdiği kariyerine New York Üniversitesi’nde devam eden değerli akademisyen Prof. Dr. Selçuk ŞİRİN de bir röportajında Türk Eczacıları Birliği’nin kurumsal örgütlü gücünü tebrik etmiş ve STK lara iyi bir örnek olarak göstermiştir. Linkten izleyebilirsiniz: https://twitter.com/aysegulbirlik_/status/1625860381947367426?s=20
Süreçte örgüt yapımızın ne kadar sağlam ve fonksiyonel olduğunun kanıtlandığını da belirtmeliyim. Türk Eczacıları Birliği’nin gücünü sahaya yansıtan ve sahada birebir denetimde olan sayın Ecz.Arman ÜNEY ve sayın Ecz. Orkun YILMAZ başkanlarımıza ve emeği geçen herkese bir kez daha burdan teşekkür etmek isterim.
Özetle hem ülke hem de Türkiye eczacılığı açısından önemli tarihi günlerden geçiyoruz.
Kurumsal örgütlülüğün sahadaki en iyi örneğine, daha ötesi aslında ‘halkın gönüllü şifacıları’ olarak mahallenizin güvenilir eczacılarının afet döneminin şefkatli gücüne dönüşümüne tanık olduk / oluyoruz.
Afet Tedbirlerinde Mesleğimizi Yapılandırmak Zorundayız
Sahada hizmet devam ederken uzaktan, akademide ve eczacı meslektaşlarımızla kendi içimizde durum değerlendirme, eksiklerimizi görme, yapılanma, planlama ve olası bir Marmara depremi için hazırlık senaryoları üzerine kafa yorup, yeni projeler hazırladık, start-up lar için çağrı yaptık. Halen bu çalışmalarımız artarak devam ediyor. Afet Eczacılığı alanında akademisyen eczacılarımız yoğun çalışmalara başladılar.
Amacımız ilerleyen zamanlarda saha pratiklerini çözümlere ve uygulanabilir toplum yararına projelere dönüştürüp Ulusal Eczacı Afet timlerini yapılandırmak ve mobil uygulamalar, web siteleri, SMS gibi iletişimsel teknolojilerle know-how zemininde geliştirmek.
Son olarak 18-19 Şubatta Medipreneurs girişimcileri tarafından organize edilen Deprem Hackathon programında mentor olarak gelen projeleri değerlendirme fırsatım oldu. Sahanın ilaç hizmeti-eczacı koordinasyon eksiklerini ve problemlerini konuşup çözümler oluşturabileceğimiz verimli bir sürece girdiğimizi söyleyebilirim. Gelecek felaketler için dersimize iyi çalışıp hazırlıklı olmalıyız.
Çözümün Parçası Olabilmek
Bekir Ağırdır Oksijen gazetesindeki ‘Yeninin güçlü aktörü sivil toplum’ başlıklı yazısında söyle belirtmiş;
“Mesele bina yapmak değil, hayatı yeniden kurmak. Bunu da yerel yönetimler, sivil toplum aktörleriyle başarabiliriz ….. Şimdi aktif yurttaş, aktif kurumsal yurttaş olmak, yeniyi inşa sürecinin aktif katılımcıları olmak zorundayız.”
Her meslek sahibinin, uzmanın, bilim insanının bireysel sorumluluğudur artık aktif olmak, sahada olmak ve hayatlara dokunmak.
Görmek istediğimiz hayalimizdeki güzel ülke için çözümler üretmeli, bu çözümlerin bir parçası olmalıyız.
Toplumdaki dönüşümü başlatmak sivil inisiyatif alabilecek, değişimi başlatacak yetenek ve liyakatte kişilerin çabasına muhtaçtır. Çok çalışmalıyız.
Eczacı diplomamızı alırken Eczacılık yemini de ederiz, bu yemin metninde ilk kural, hayatımızı insanlık hizmetine adamaktır. Dolayısıyla eczacının görevi ve hizmeti aslında yeminidir.
Afet durumunda, eczacıya ihtiyacın olduğu her zamanda bu bilinçle eczacılar sahadadır. İcazet veya emir beklemezler. Aksiyon alır, çözümün önemli bir parçası olurlar.
Şu an tam da bunu görüyoruz sahada.
Bu felaket bize başka bir konunun daha ne kadar önemli olduğunu hatırlattı; yerli ilaç üretimi ve milli ilaç sanayimiz en az milli savunma kadar önemlidir ve destekleyici politikalar artırılmalıdır.
Turuncu Renkli Kutu
Halen 10 ilde tamamı gönüllü eczacıların çalıştığı ve tamamı öz sermaye ile kurulan afet eczanelerinin birine depremzede bir hastamız gelir:
- Buyur amcacım ne istedin?
- Kızım benim kullandığım insulin iğnem enkazda kaldı, adını bilmiyorum turuncu renkli bir kutuydu, her gün kullanmam gerek iğne olmalıyım yoksa şekerim düşmez.
- Merak etme amca dur göstereyim…
der ve yüzlerce ilacın olduğu kolilerin içinden bir kutu çıkarıp gösterir. Eczacı ilaç bilgisi ve deneyimiyle doğru ilacı bulur çok yüksek olasılıkla.
- Evet kızım o! Teşekkür ederim Allah razı olsun sizden
- Geçmiş olsun amcacım, ilacın bizde hep merak etme, var mı başka isteğin?
Bugünlerde sahadaki yüzlerce gönüllü eczacının dokunduğu hayatlardan sadece bir alıntı bu.
Şifa olsun halkımıza.
Milletimize geçmiş olsun.
Uzm. Ecz. Ayşegül Birlik
UZM. ECZ. AYŞEGÜL BİRLİK
İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunudur. Lizbon Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde tıbbi beslenme eğitimi sonrası meslek hayatının 16 senesinde kendi eczanesini işletti. Son olarak Üsküdar Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik yüksek lisansını tamamlamıştır.
İyi Yaşam ve Koruyucu Sağlık üzerine kurduğu şirketinde halen kurumsal ve ilgili firma işbirliği ile danışmanlık hizmetleri vermektedir.
Aktif yaşamı seçen bireylerden profesyonel / amatör sporculara kadar kişiye özel çözümler, kişisel ve genetik analizlerle uygun performans ürünleri, gıda takviye ve tavsiyeleri, aromaterapi çözümleri ile bireysel çalışmaktadır.
Bu alanda çalışmalarıyla 2017 yılında sektörde önemli bir ödül olan Altın Havan ‘Eczacı Danışmanlık Ödülü’ nü almıştır.
Dünyada yükselen bir değer olan Spor Eczacılığı alanını ülkemize getiren ve sertifika koordinatörlüğünü yapan ilk eczacı olarak mesleki sunum ve eğitimler vermektedir. Türkiye Triatlon Federasyonu Eğitim Kurulu üyesi ve maraton koşucusudur.