İçerikte Neler Var?

Dijital Çağda Organizasyonlar için Anlamlandırma İhtiyacı

1970’lerde başlayan dijitalleşme süreci iş yapma süreçlerini ve modellerini etkileyerek üçüncü sanayi devrimine sebep olmuştur. Young ve Rogers’in (2019) açıkladığı şekilde; dijital dönüşüm her yerde bulunan verilerden, bağlantıdan ve karar verme sürecinden türetilen teknoloji odaklı bir değişim sürecidir. Dijital dönüşümün evrensel bir tanımı bulunmamaktadır. Gelişmekte olan araştırmalara göre, dijital dönüşüm sadece teknolojik değişiklikleri ifade etmekle kalmaz, aynı zamanda işin kendisi üzerinde de bir etkiye sahip teknoloji temelli yeni bir gelişim ve değişim sürecidir. Nitekim dijital dönüşüm iş modellerini, değer üretim şeklini, bilgi paylaşımını, gelir elde etme biçimini büyük ölçüde değiştirmiş ve dijital teknolojilerin sağladığı imkânları ekonomik değere çevirmiştir. Dijital dönüşümü hızlandıran e-ticaret ve platformlar, hemen hemen tüm organizasyonları büyük ölçüde etkilemiş ve radikal değişliklere yol açmıştır.

Dijital Çağda Organizasyonlar için Anlamlandirma İhtiyaci

E-ticaret ve platformlar eğitimden sanata, finanstan sağlığa, turizmden ticarete tüm yaşamsal alanlarda giderek artmaya başlamıştır. Dijitalleşmenin hayatın tüm boyutlarını kapsayacak bir şekilde artarak yayılması organizasyonların dijitalleşmesini, dijital bir dönüşüm yaşamalarını gerektirmiştir. Ancak dijital dönüşüm sürecinde strateji geliştirme konusunda başarısızlıklar yaşanmıştır. Dijital döşüm ile ilgili olarak ele alınan başlıca konular arasında strateji geliştirme ve değişim yönetimi bulunmaktadır. Bu bağlamda ön plana çıkan esas konulardan biri dijital dönüşümün anlamlandırılması olmuştur. Dijital dönüşümün teorik anlamlandırma modeli gündeme gelmiştir. Örgütsel anlamlandırma teorisi, teknolojik çerçeveler ve dijital yapılar, organizasyonlarda dijital dönüşümün gelişimini anlamak için ele alınmaya başlanmıştır (Cárdenas ve Esteves, 2021; Hervé, Schmitt ve Baldegger, 2020; Osmundsen ve Bygstad, 2020).

Mevcut literatür dijital dönüşümün belirli yönlerine ilişkin anlayışımızı geliştirirken doğası ve etkileri hakkında kapsamlı bir porte sunmamaktadır. Vial’in (2019) çalışması dijital dönüşüm ile ilgili 282 çalışmayı gözden geçirerek, tümevarımsal olarak dijital dönüşüm çerçevesi oluşturur. Bu çerçeve, dijital teknolojilerin değer yaratma yollarını değiştirmeye çalışan ve bu sürecin olumlu ve olumsuz sonuçlarını etkileyen yapısal değişiklikleri ve kurumsal engelleri yönetirken stratejik tepkileri tetikleyen aksaklıklar yaratan bir değişim süreci olarak belirlenir. Nitekim Takkunen ‘nin (2021) açıkladığı üzere; literatürde dijitalleşme, dijitalleşme ve dijital strateji terimleri, dijital teknolojilerin etkisiyle tetiklenen bir organizasyonel değişim sürecini tanımlamak için kullanılmaktadır.

Dijitalleşme bağlamında kullanıcılar, teknolojiyle nasıl etkileşime girdiklerini şekillendiren, teknoloji hakkındaki varsayımları, beklentileri ve bilgiyi geliştirmek için genellikle anlamlandırma süreçlerine girmektedirler. Bu anlamlandırma süreci, bireylerin mevcut projelerinde veya çalışma yollarında kesintiler gibi teknoloji uygulamasının ortaya çıkardığı değişiklikler tarafından tetiklenmektedir. Dolayısıyla farklı organizasyonel aktörlerin yeni teknolojiyi nasıl anlamlandırdığını anlamak, dijitalleşme sürecini anlamak için bir esas olarak değerlendirilmektedir (Orlikowski ve Gash, 1993; Osmundsen ve Bygstad, 2020).

Dijitalleşme

20. yüzyılın sonlarından itibaren teknolojik uygulamaların ve dijitalleşmenin anlamlandırılmasına ilişkin çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalardan biri Griffith’in (1999) “Technology features as triggers for sensemaking” (Anlamlandırma İçin Tetikleyici Olarak Teknolojik Özellikler) adlı makalesidir. Makalede teknolojinin firmalarda uygulanması ve teknolojinin sosyal yapısına etki eden tetikleyicileri incelenmiştir. Modern teknolojilere verilecek sosyal tepkilerin oldukça karmaşık olabileceği belirtilmiştir. Buna örnek olarak 3 vaka incelenmiştir. Birincisi; genetiği değiştirilmiş soya fasulyesinin çikolata yapımında kullanımıdır. İkincisi; MR cihazlarının tasarımıdır. Üçüncüsü; Intel pentium işlemcilerinin hata vermesidir. Birincisinde zararlı otları yok etmek için kullanılan ilaçlara dayanıklı GDO soya fasulyesinin kullanımı Greenpeace tarafından tepkiye yol açmıştı. Tepkinin sebebi ise zararlı otları yok etmek için kullanılan ilaçlara direnci olan süper bitkilerin ortaya çıkma riskidir.  Greenpeace’in ve Avrupa Birliğinin de tepkisini çeken bu teknolojik yenilik söz konusu soya fasulyesinden elde edilmiş lesitin içeren 500 ton Toblerone marka çikolatanın piyasadan çekilmesine yol açmıştı. İkincisi, MR cihazlarının dar tüp şeklindeki yapısı ve içinde bir saat kalma gerekliliği başta klostrofobi hastası olan kişilerin tepkisini çekmişti. Diğer hastalar da sabretmesi zor MR uygulamasına tepki verdiklerinden iki yanı açık yeni MR cihazları icat edildi. Üçüncüsü, Intel pentium çiplerde nadiren görülen bir hesaplama hatasını ciddiye almaması ve durumun kullanıcılar arasında tepkiyle karşılanması sonucu firmanın hisse senetleri 7 iş günü içerisinde 8 puan değer kaybetmişti. Bu bağlamda “Kullanıcılar başlangıçta bir teknolojiyi nasıl anlamlandırır?  Bir teknolojinin özellikleri bu anlamlandırma sürecinde nasıl bir rol oynar?” soruları ortaya çıkmıştır. Bu sorular doğrultusunda teknolojik anlayışların nasıl ve ne zaman değiştiğine odaklanılması gerektiğine ve buna bağlı olarak anlamlandırmanın ihtiyacına dikkat çekilmiştir.

Teknolojik değişim literatüründe anlamlandırma teorisi daha önce teknolojik değişime örgütsel tepkileri araştıran bilim adamları tarafından benimsenmiştir (Benner & Tripsas, 2012; Kaplan, 2008; Tripsas, 2009). Bununla birlikte Takkunen’nin (2021) açıkladığı üzere; dijitalleşme literatürü, başarılı bir dijital dönüşümün temeli olarak bir organizasyonun yeni fırsatları algılama, yakalama ve şekillendirme yeteneğinin önemine sıklıkla atıfta bulunsa da bu konuya şaşırtıcı bir şekilde çok az odaklanılmıştır. Dijitalleşme ve anlamlandırma ile ilgili çalışmalar, organizasyonların teknolojiyi neden edindiği ve uyguladığına ilişkin görüşlere atıfta bulunarak, anlamlandırma modelinin esas olarak organizasyon çerçevesinde gerçekleştiğini göstermektedir.  

Ayşe Öner Çeven 23.04.2022

Yıldız Teknik Üniversitesi Doktora Öğrencisi

Çalışma alanları: Ekonomik Antropoloji, Örgüt Kuramı, Örgütsel Davranış, Yönetim Sosyolojisi, İşletme Antropolojisi

?s=150&d=mp&r=g
Ayşe Öner Çeven
1 Yorum
  1. Yazar

    […] devam edecek gözüküyor ve eğitim uzmanları önümüzdeki belirsiz zamanlarda teknolojiye ve dijitalleşmeye ayak uydurmamız gerektiğini öngörüyorlar. Yeni dünyada ilerlerken bu unsurun kalıcı olması […]

Opinyuya yorum yapın

www.opinyu.com'da yer alan her türlü içeriğin tüm telif hakları Opinyu'ya aittir. www.opinyu.com sitesinde yer alan bütün yazılar, materyaller, resimler, ses dosyaları, animasyonlar, videolar, dizayn, tasarım ve düzenlemelerimizin telif hakları 5846 numaralı yasa telif hakları korunmaktadır. Bunlar opinyu.com’un yazılı izni olmaksızın ticari olarak herhangi bir şekilde kopyalanamaz, dağıtılamaz, değiştirilemez, yayınlanamaz. İzinsiz ve kaynak belirtilmeksizin kopyalama ve kullanımı yapılamaz. www.opinyu.com'daki harici linkler ayrı bir sayfada açılır. Yayınlanan yazı ve yorumlardan yazarları sorumludur. Opinyu hiçbir bildirim yapmadan, herhangi bir zamanda değişikliğe gidebilir. 

Opinyu bu sitedeki bilgilerden kaynaklı hataların hiçbirinden sorumlu değildir. Opinistlerin (Yazarların) İçeriklerindeki Sorumluluk Kendilerine Aittir. İçerikler kesinlikle tavsiye içermemektedir. İçeriklerden edindiğiniz bilgileri uzman kişilere danışmadan uygulamanız zararlı sonuçlar doğurabilir. Bu sonuçlardan Opinyu ya da Yazar asla sorumlu tutulamaz. 

©2024 opinyu.com

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

Create Account