İçerikte Neler Var?
Tematik Fon mu? O da ne?
‘Tema’ sözcüğü Türk Dil Kurumu sitesinde ‘asıl konu, temel konu, ana konu’ olarak ifade edilmiş. Finansal piyasalarda bu sözcüğün kullanılır olması, hatta bir yatırım disiplininin ‘simgesi’ olması ise, aslında fazlasıyla yeni bir konu.
Pandemi başlangıcındaki ‘dibi’ birdenbire gören piyasalar, 2020 ilk çeyreğinden sonra oldukça güçlü bir tepki verdi riskli varlıklarda. Hisse senetleri indikleri diplerden eski fiyat seviyelerine hareketlenip zirvelerini tazelemeye, teknoloji hisseleri ralliler görmeye, yatırım fonları da içlerinde yer alan varlık gruplarına bağlı olarak toparlanmaya başladı.
Pandemiyi özellikle milat kabul ettim çünkü o dönemde alışılmadık şekilde bollaşan zaman, tasarruf sahiplerine, birikim ve borçlarına tekrar bakmak; iyiye gidebilmek için çözümler aramak gibi bir davranış değişikliği fırsatı getirdi. Yatırım fonlarına artan ilginin başlangıcında bu var.
Yeni Odak: Yatırım Fonları!
Elbette gelişmiş ülke örneklerinin çok gerisindeyiz ancak, yatırım fonu hacimlerindeki ciddi sıçrama; bireylerin dikkatlerini, tasarrufları için sermaye piyasasının bu güvenilir evrenine çevirmesine yol açtı.
Toplum olarak yatırım fonlarını kullanım alışkanlıklarımız büyük oranda ‘kısa vadeli likit araçlardan’ yana. Likit fonlar ve para piyasası araçlarından bahsediyorum. Vadesine 90 günden az kalmış bu finansal varlıklar bir portföyde toplanıp yatırımcıları için getiri sunmaya çalışırken genelde kıyaslandıkları temel ölçü, piyasada belirlenmiş tasarruf mevduatı faiz oranı oluyor.
Vadesine 90 günden az kalmış piyasa seçenekleri de bu faiz oranına yakınsayan bono gibi, Takasbank para piyasası araçları gibi ‘kısa vadeli’ varlıklar olduğundan; yatırım sonunda elde edilen getiri çıktısı, doğal olarak vadeli mevduat getirisine yakınsıyor.
Çeşitlilikteki Güç
Oysa yatırım fonlarında tasarruf sahipleri için sunulan finansal varlıklar çok çeşitli. Değerli metallerden hisse senetlerine, dengeli getiri elde etmek isteyen yatırımcılar için tasarlanan değişken fonlardan yabancı finansal evrenlere odaklı hisse senedi fonlarına kadar oldukça geniş bir yelpazeye yayılmış durumda.
Bireylerin, yatırım fonuna olan ilgilerinin artmasıyla beraber, özellikle yabancı varlık içeren fon tercih eden müşterilerde ‘özelleşen’ bir ‘yatırım talebi’ olduğu gözleniyor.
S&P, Dow Jones, Nasdaq gibi ABD endekslerine yatırım yapan hacimli yatırım fonu seçenekleri sermaye piyasamızda uzun zamandır var. Ancak artık sadece yabancı hisse senetleri veya tahvillere yatırım yapan ‘genele odaklı’ fon seçeneklerinin yanı sıra; kendi içinde özelleşen yatırım tercihlerine doğru akan güçlü bir ilgi söz konusu.
Teknoloji çatısı altında yoğunlaşan ve teknoloji şirketlerinin Covid sayesinde güçlenen getiri potansiyellerine odaklanan bu genel tercih içinden ‘sektör bazlı’ ve belirginleşen ‘özel yatırım temalarına’ kayan talep, öylesine güçlü oldu ki, sermaye piyasamızdaki Portföy Yönetim Şirketleri de buna kayıtsız kalamadı.
Ülkemizde yatırım fonu sayesinde yurtdışı piyasalarda ‘bireysel bir çabayla yatırım yapmaktan’ çok daha pratik hale getirilen çok güçlü yatırım temaları, bir diğer deyişle tematik fonlar olduğunu görüyoruz.
Örneklerine göz atalım isterseniz, bakalım finansal markette yatırım fonu ile ‘ulaşılabilir’ hangi yatırım temaları var?
- Yarı İletken Teknolojileri
- Siber Güvenlik Teknolojileri
- Blockchain Teknolojileri
- Turizm ve Seyahat Sektörü
- Tarım ve Gıda Sektörü
- Elektrikli Araçlar Sektörü
- Dönüştürücü Teknolojiler
- Fintek ve Blokzincir Teknolojileri
- Alternatif Enerji
- Temiz Enerji
- ESG Sürdürülebilirlik gibi çok güçlü seçenekler bunlar…
SPK’dan izahnamesi onaylanmış Metaverse odaklı bir fon bile geliyor yakında…
Tematik Fonlarda Getiri Fırsatı Var mı?
Örneklerde yer alan temalar geleceğimizi şekillendirecek teknolojilerin, çocuklarımıza daha ‘yaşanır’ bir dünya bırakabilmek için değiştirmek zorunda olduğumuz ‘iş yapış ve yaşam biçimlerinin’ en güçlü sonuçlarını yaratabilir gibi duruyor değil mi ilk bakışta?
Tematik fonlara ilginin temelinde ‘bu umut’ var zaten.
Farkındaysanız uzun dönemdir Blockchain konuşuyoruz, merkeziyetsiz finans konuşuyoruz, FinTech teknolojilerini, insanların ‘kurumlara ve otoriter yapılara’ olan tepkilerine dayanan bir özgürleşme arayışını konuşuyoruz.
Örneğin otomotiv sektörü, 2021 yılında 25 Milyar USD ihracat gerçekleştirerek tüm ihracatımız içinde %11 pay ile 16 yıl aralıksız süren liderliğine bir yenisini eklerken; bir çoğumuz elektrikli araçları, çip krizini ve şirketlerimizin ‘yeni duruma olan’ uyumlarını konuştuk, sektörü takip ettik. Yarı iletken gibi sadece tek bir olgunun bile ‘hayatımızda yaratacağı’ gücün büyüklüğü bir yana; bu temanın önümüzdeki yıllarda nasıl ‘daha da’ önem kazanacağı başka bir yana, sanırım hepimiz biliyoruz!
Artık karbon ayak izimizin ne kadar olduğunu, karbon nötr politikalarına uyumumuzun hangi aşamada olduğunu, ülkemiz bu disipline uysun ya da uymasın dünyanın ve özellikle en çok ticaret yaptığımız Euro Bölgesinin ‘bu konularda’ ne yaptığını dikkatle takip etmek, bu değişime uyumlanmak gibi zorunluluklarımız var artık.
Fosil yakıt karşıtı adımlar atılıyor, Biden Trump’a karşı ‘temiz enerji’ kartıyla seçim kazanıyor, İngiltere 2030’da benzinli ve dizel araçları yasaklıyor, yenilenebilir enerji kaynaklarının ve fosil yakıtlardan uzaklaşmanın ‘gezegenimizin’ sağlığı için ne kadar kritik olduğu konuşuluyor.
Aslında yaşam koşullarımız ve uyum süreçlerimiz; biz dahil olsak da olmasak da hızla gelişen bu genel anlayışın peşinden gidiyor.
Beklentiye yatırım yapılır mı?
Tüm bu temalara yatırım yaparken, konusunda ‘ehil’ portföy şirketlerine teveccüh göstermek çok önemli. İşte burada da sermaye piyasamızın ‘ücretsiz’ finansal analiz hizmeti; ‘yatırım fonları’ iyi bir tercih olarak gözüküyor.
Temel analiz yapılarak, şirketlerin haber akışları, gelecek projeksiyonları ve pazardaki yerleri gibi ‘finansal rasyoneller’ dikkate alınarak; yatırımcılar için taşıdıkları ‘getiri potansiyeli’ göz önünde bulundurularak oluşturulan bu portföyler; cebimizdeki en küçük banknotla bile ulaşabileceğimiz yakınlıkta.
Geleceğe yön verecek teknoloji ve yaşam biçimleri gibi ‘oldukça güçlü’ bir düşünsel alt yapıya dayanan tematik fonları pratikte ise ‘bunlar’ güçlü kılıyor. Peki sonuçta ‘genelde’ yabancı hisse senetlerine yatırım yapan bu finansal evren, bireylere ‘dikensiz gül bahçesi’ mi sunuyor?
Elbette hayır, tüm yatırım sürecinde olduğu gibi, tema içeren fonlarda da ‘temkin’ unsurunu asla elden bırakmamak gerekli.
Riskli Yönler
Bu yatırımlar, çok farklı disiplinlerde değer yaratan -çoğunlukla- yabancı şirketlerin ‘hisse senetlerine’ ortak olunması yoluyla mümkün olabiliyor, bu da ‘tema’ içeren hisse senedi ve hisse senedi endeks fonlarını, riskli fonlar arasında baş köşeye koyuyor.
Diğer konu, tematik fonların getiri potansiyellerini değerlendirirken, yatırım vadesinin daha da kritik hale gelmesi.
Örneğin bu riskin ete kemiğe bürünmüş halini, dünyaya hâkim olan Çip Krizi sayesinde bir hayli derinden yaşadık. Getiriler düştü, bu evrene yatırım yapan tematik fonlarda anaparalardan önemli kayıplar yaşandı.
Çip tedariğindeki sorunlar hala devam ederken, bu temaya odaklanmış şirketlerin ve bu şirketleri fon portföylerinde bulunduran yatırım fonu yöneticilerinin yatırımcılara beklenen getiriyi yansıtabilmesi, normalden daha uzun bir vade gerektirebiliyor, tema içeren fonlar portföylerde bulundurulurken ‘fonun ideal vadesini’ bir yıldan da uzun olarak tutmak gerekiyor.
Bizim gibi kısa vadede yatırım yapan toplumlar için bir hayli büyük bir risk!
Bir diğeri, temalı fonların odaklandığı sektörlerde yaşanan bir daralma ve kriz söz konusu olduğunda değer kayıplarının bir hayli derin olabilmesi, getiri beklentisinin çeşitlendirilmemesi sonucu tek bir temaya inanarak yatırım yapan bireyler için ‘çok yıpratıcı’ sonuçlar da doğurabilmesi.
Tematik fonlar, odaklandıkları sektör veya anlayıştaki getiri potansiyelini doğrudan rakamlara yansıtırken, elbette ki bu durum, tersi durumlarda da geçerli oluyor!
Portföy yönetiminin temel kuralı olan ‘doğru vade’ ve ‘finansal varlık çeşitlendirmesi’ göz önüne alınmazsa tüm birikimler tek bir temada büyük riskler alabiliyor. Bu risklerden kaçınabilmek de gerek tema gerekse o temaya odaklı finansal varlıkların ‘dönemsel’ fırsatlarından yararlanmakla mümkün.
Bu nedenle çözüm, orta ve uzun vadede ‘oldukça güçlü’ beklenti doğuran bu tematik seçenekleri, portföylerde çeşitlendirmek.
Sözün Özü
Eminim ki bir çoğumuz varlık portföyümüzde gelecekteki potansiyel getiriye odaklanan yıldız bir seçenek isteriz, kim istemez ki?
Dünyada çılgınlık seviyesine gelmiş ‘bol para’ efekti yatırım araçlarında yakın geçmişte görülmemiş ralliler yarattı, ancak artık oyun planı değişiyor. Para muslukları yavaşça kısılıyor, enflasyon global bir gündem olarak tüm ülkelerin odaklanmak zorunda olduğu ‘en acil’ meseleye dönüşüyor.
İşte böyle bir dönemde yatırımlarımızın sağlığı, daha profesyonel zihinlere ihtiyaç duyabiliyor. Yatırım fonu bu profesyonel hizmeti gayet ‘ulaşılabilir’ biçimde sunan, gücünü şeffaflık ve sadelikten alan değerli bir seçenek. Tematik fonlar da bu profesyonel ligde ‘gelecek vaat eden çaylak oyuncu’ statüsünde.
Güçlü bir düşünce, rasyonel bir strateji, bolca umutla yola çıktılar.
Umut gerçeğe dönüşecek mi, zaman gösterecek.
Her zaman olduğu gibi…
Sağlıkla kalın.
Yücel FEREK 19.03.2022
Finans Sektöründe farklı pozisyonlarda 24 yıllık bir tecrübeye sahip olan Yücel Ferek, bu süreci 'sayısız insan, sayısız davranış biçimi, sayısız deneyim' olarak tanımlarken; tasarrufu bilmeyen değil, tasarrufa geçemeyen bir toplumun üyesi olarak, geç başladığı tasarruf sürecinde öğrendiklerini; meslek bilgisiyle harmanlayarak paylaşmayı amaçlıyor.
Tasarrufları bilinçli yatırımlara dönüştürme sürecinde, finansal bilginin her birey için ulaşılabilir, ücretsiz ve anlaşılır olması gereğine inanıyor.
Ülkemiz bireylerinin finansal piyasalardan eşit ölçüde yarar sağlamasını, 'toplumsal eşitliğe katkı sağlayan' kritik bir unsur olarak görüyor.
Bu amaçla kişisel bloğunda yazılar yazıyor, kendisine ait YouTube kanalında videolar yayınlıyor.
Finansal okuryazarlık gönüllüsüdür. Evlidir, iki çocuk babasıdır.
[…] Tematik Fon mu? O da ne? […]