İçerikte Neler Var?
Salgının Yüz Yüze Eğitime Etkileri
Merhaba değerli Opinyu okuyucuları,
Bugün, Eylül ayında başladığımız yüz yüze eğitim sürecini ana hatlarıyla değerlendirmeye alacağım. Pandemi döneminde uzaktan eğitimle ilgili sayısız makale okudunuz, yüzlerce program izlediniz. Okulların açılmasıyla birlikte yeni bir süreci tecrübe etmeye başladık. Covid-19’la birlikte yaşamak!
Çocuklarımız ve gençlerimizin bir buçuk yıllık arada her ne kadar tedbirler alınmaya çalışılsa da oluşan akademik eksiklerinin yanında bir o kadar öneme sahip sosyal ve duygusal açıkların oluşması sonrası yeniden okul hayatının başlamasıyla neler oldu? Anne, baba, çocuk, öğretmen, yönetici ayırmadan yaşanan fiziksel ve psikolojik güçlükleri tekrar etmeyeceğim, ancak bu durumun ardından alışık olduğumuz okul düzeninin kaldığı yerden devam etmesini beklemek de gerçeğe aykırı olur.
Ayrıca salgının devam ettiği bir eğitim öğretim yılında bütünüyle bu açıkların kapatılmasının da mümkün olamayacağı gün gibi ortada. Gelin birkaç konuyu biraz daha açalım.
Okulların açık kalmasıyla ilgili ortaya konulan irade son derece doğru. Gelişmelerle birlikte güncellenen protokoller de hem okullar hem de veliler tarafından yakından takip edilmekte. Toplumsal farkındalık ve uygulamalar ne kadar bütüne ulaştırılmak istense de her bireyin bakış açısı ve yaklaşımı farklılık göstermekte hele ki söz konusu çocuklarımızın sağlığı olduğunda. Çocuklar okula başladıkları andan itibaren hem okul yönetimleri hem de veliler temkinli davrandılar. Velilerin en ufak bir semptomda Covid olsun olmasın işi riske atmadan çocukları evde tuttuklarını yakından gözlemledik. Bu çok doğru bir davranıştı çünkü öğretmenleri ve diğer öğrencileri korumak hepimizin sorumluluğu olarak kabul gördü. Pozitif veya temaslı öğretmen ve öğrenciler de belli süreler okula devam etmiyorlar bu da şu an önem arz eden uygulamalardan bir tanesi. Ancak tüm bu süreçte gözden kaçırılan nokta hız kesmeden arka arkaya gelen öğrenci ve öğretmen devamsızlıkları özellikle öğrenme sürecine oldukça etki etmekte. Sınıflarda öğretmen veya öğrencilerin toplu ya da bireysel devamsızlıkları etkin bir şekilde konuların anlatılmasını, işlenmesini etkiliyor, sürekli tekrarlarla zaman kaybı yaratabiliyor. Bu durumu çözebilmek adına okul yönetimleri kendi içlerinde alternatifler üretiyorlar. Program birebir uygulansa dahi bu eğitim öğretim yılında da yüksek oranda olmasa da akademik yönden eksiklerin olabileceğini görmemiz gerekiyor. Burada anne, babaların sabırlı ve okullarıyla iletişim halinde olması çok önemli ve kritik. Yine ebeveynlerde sıklıkla gözlemlediğimiz uzaktan öğretim sürecinde oluşan açıkların bu yıl tamamen kapanacağını düşünüyor olmaları. Belirtmeliyim ki bu beklenti tam anlamıyla bu sene karşılanmayabilir.
Sosyal ve duygusal gelişim konusu, benim açımdan akademik sürecin ötesinde bir öneme sahip. Özellikle gelişim çağında çocukların zihinsel ve psikolojik gelişimleri, soyut-somut geçişleri, yaşayarak tecrübe etme ve öğrenme sistemleri, sosyalleşme, beceri kazanma gibi birçok konu ciddi bir darbe yemiş görünüyor. Bu yalnız Türkiye için geçerli değil ancak okulların kapalı kalma süresinin en uzun ülkelerden biri olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda konuyla ilgili yoğun çalışması gereken bir ülke olduğumuz aşikâr. Bu kazanımlar özellikle öğrenme yani akademik gelişmede çok etkin, önemli bir yere sahip. Düşünmek, sorgulamak, karar vermek, hayata geçirmek, değerlendirmek gibi birçok davranış güçlü duygusal ve sosyal bağlarla perçinleniyor. Özellikle son dönemde üzerinde sıklıkla durduğumuz “resillience” dayanıklılığın, değerli bir dostum “hacıyatmazlık” diyor ki, çocuk, ergen, yetişkin herkesin kazanması gereken bir beceri olduğuna inanıyorum, özellikle okullarda üzerinde durulması ve desteklenmesi gerekiyor.
Kısaca toparlayacak olursak orta vadede daha yalın ve esnek bir planlamayla hedefler konularak çocuklarımızın gelişim süreçleri desteklenmeli, bakanlık-okul, okul-veli iletişimlerinin güçlendirildiği bir yapıda ülkemiz eğitim politikaları belirlenerek, tüm topluma bu hedefler doğrultusunda hareket etme duyarlılığı kazandırılmalı.
Hepinize sağlıklı, huzurlu günler diliyorum.
Tolga Özdemir 12.03.2022
1975 Ankara doğumluyum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara’da tamamladım. 1998’de Bilkent Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Bölümünü bitirdim. 2000-2003 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri, Orlando, Florida’da İşletme ve Yöneticilik eğitimi aldım. 2004-2007 yılları arasında Avrupa Okul Ağı’nın Türkiye danışmanı olarak görev yaptım. Türkiye Özel Okullar Derneği Divan üyeliği, Satış ve İş Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu, Ankara Eğitim Platformu gibi sivil toplum kuruluşlarında görev almaktayım. Annemin 2016 yılında vefatının ardından bayrağı teslim alarak okullarımızın kurucu görevini üstlenmiş bulunuyorum.