İnternet Varsa Coğrafya Kader Değildir

Son yıllarda İbni Haldun’un meşhur sözü “coğrafya kaderdir”i sıklıkla duyar olduk. Peki altı yüz yıl önce bu söz hangi şartlarda söylenmişti: Doğduğunuz yerden başka bir yere, bırakın göçmenin, gitmenin bile zor olduğu, yaşamınız boyunca elli kilometre kare bir alan dışından kimseyi tanımadığınız ve hiç bir haber alamadığınız bir dönem. Eğer bugünün kitle iletişim ve ulaşım araçları, bilgi işlem imkanları ve bütünüyle teknolojisi olsaydı İbni Haldun gibi bir vizyoner, bu sözü söyler miydi? Cevap bana göre kesinlikle hayır…

Peki altı yüz yıl sonra bu söz neden popüler oldu? Ne oldu da, arkasına sığınılacak kuvvetli bir kale, emin bir liman, hadi artık adını koyalım; çaresizliğin sembolik savunması haline geldi: Nasıl olsa coğrafya kaderdi, doğduğumuz coğrafyanın şartları da çok ağırdı, kaderin önüne geçilmez, başa gelen çekilirdi, öyle ise biz de çekelim..

Bu zararlı, kaderin bilinmezliğini dolayısıyla iradenin aktivesini göz ardı eden bu âtıl ve zararlı düşünce zincirinden, zincirlemesinden kurtulmamız için bugün elimizde gerçek bir imkan var; internet.

Yaşadığımız toplumun bazı olumsuz yönlerini kolayca değiştiremeyiz: Trafik ışıklarında sarı yanar yanmaz arkamızdaki aracın klaksonla taciz etmesini, kaldırımdan yola adım attığımızda yavaşlamak yerine bizi durdurmak İçindaha da hızlanan araç şoförünün mantıksız mantığını, en önemli konulardaki sorunuzu “sıkıntı yok” diye geçiştiren muhatabınızın engin görüşünü, sahte bal dolandırıcılığını “arılara güvenemedik” diyerek hafifletmeye çalışan o çarpık zihniyeti kolay kolay değiştiremeyiz! Bu bağlamda bu duyarsız hoyrat hodbin insanlar bizim kaderimiz gibi görünse de, talihimizin bu makus tarafı bence bunlarla sınırlı. Bunun dışında internete girdiğimiz andan itibaren coğrafyamızın bizi direkt olumsuz etkileyen bu gibi yönlerinin etkisinden, her daim şikayetçi olduğumuz düşük gelir sorunundan,bunun sebep olduğu sosyo- kültürel ve ruhsal daralmadan, becerilerimizi ve başarılarımızı toplumla kolay paylaşamama ızdırabından, entellektüel ve beyaz yakalı ortamlara girmenin zorluklarından, ideal ve hedeflerimize sahip çıkamamaktan, kendimize yabancılaşmaktan; hem de bir an önce kurtulmamız mümkün…

Ülkemizin içinde bulunduğu ağır ekonomik şartlarda düşük gelir seviyesi ile mücadele eden ve hatta hiç iş bulamama derdiyle yüzleşen milyonlarca gencimizin, ev hanımımızın, aile babamızın, emekçimizin, emeklimizin aslında elinde tuttuğu internet bağlantısı gibi bir hazineyi göstermeyi ve kullandırmayı kendime iş ve ilke edindim.

Atılması gereken ilk adım, insanların, yüzlerce online gelir elde etme metodunun varlığına ikna olmaları ve zaman harcadıkça kazanacaklarını bilmeleri.

E-ticaret, Affiliate (gelir ortaklığı), Stok fotoğrafçılığı, Youtube içerik üreticiliği,

Blok yazarlığı ve bunlar gibi onlarca gelir modeli varken hiç değilse bir tanesini öğrenmek ve bu konuda zamanla tatmin edici, güzel gelirler elde etmek mümkün: Bir kez daha söylemek gerekirse bunun için gerekli temel iki adımın adı inanç ve azimdir.

Bugün bu bağlamda yine İnternet’in verimli bir nimeti, öğrenmeyi istediğiniz konuyla ilgili ücretsiz, sınırsız açık kaynağa sahip olmasıdır; bu kaynakları tespit ve tetkik etmek ise artık işe başlamış olmak demektir. Araştırdıkça; stok fotoğrafçılığından para kazanmak için ünlü bir fotoğrafçı olmanızın gerekmediğini, içerik üreterek para kazanmak İçin çok meşhur bir YouTuber olmanızın gerekmediğini, blok yazarlığından hayatınızı kazanmak için olağanüstü yetenekli bir Yazar olmanız gerekmediğini anlayacaksınız. Belirli bir konuda yapacağınız girişimle fakat sık atacağınız küçük adımların toplamının sizi güzel bir hedefe ve sonuca taşıyacağına emin olun. Yorgun ve kronik gelecek kaygılarından, “nasipsizlik” obsesyonundan ve “coğrafi kader” ve “depresyondayım” mazeretinden sıyrılıp, inanç ve güvenle, içiniz rahat bir şekilde yola koyulun; sonuç sizi çok mutlu edecektir…

Arkadaşlar bu yazının amacı, sizi günlük sıkıntılardan bireysel ve toplumsal ümitsizlikten çıkartıp, dikkatinizi güzel bir istikbale çekmekti. Yazının amacına ulaşmış olmasını temenni ediyorum, bu yazıyi size ulaştıran fikir hayatımızın yeni durağı Opinyu Platformu’nun hepimiz için büyük ve bereketli bir kazanç vesilesi olacağından da şüphem yok.

Herkese güzel yarınlar dilerim.

Selim Özdemir