İçerikte Neler Var?
Girişimciler İçin Yazıyorum: ‘Geççek’
Bildiğiniz gibi, Tarkan son şarkısı ‘Geççek’i yayınladı ve belki de içerdiği sözler nedeniyle toplumda çok yüksek bir karşılık buldu ve daha 24 saat bile geçmeden Youtube’da yaklaşık 7 milyon izleme aldı. Açıkçası ben sadece sözleri değil, parçanın ritmi ve enerjisini de çok beğendim. Dinlerken insanın içini kıpır kıpır eden ve yüzünde ister istemez bir gülümseme bırakan bir akışı var.
Bir taraftan popüler kültüre ayak uydurarak şarkıyı dinleyip klibi izlerken, diğer taraftan da şarkının sözlerinin biz girişimcilere ne kadar da uyduğunu fark ettim ve ‘Geççek’e bir de girişimcilik açısından bakalım istedim.
Düştük evet ama kalkmadık mı? Biz hep hayata meydan okumadık mı?
Girişimciler yola çıkarken zaman zaman sendeleyeceklerini ve hatta bazen düşeceklerini bilirler. Burada, Sylvester Stallone’nin başrolünde oynadığı efsane Rocky filminden bir alıntı yapmak istiyorum.
Sen, ben, hiç kimse hayat kadar güçlü darbe vuramayız. Ama önemli olan ne kadar güçlü vurabildiğin değil. Önemli olan o darbeyi yedikten sonra ileriye doğru devam edip etmediğindir. Kaç darbe alıp hayatta yoluna devam edebiliyorsun. İste kazanmak böyle bir şey.
Rocky, 1976
Başarıyı sahiplenmek ve gurur duymak ne kadar mutluluk verici bir durum ise, başarısızlık karşısında dirençli olmak ve düştüğünde toparlayıp kalkmak da bir o kadar zor ve can sıkıcı bir süreçtir. Birçok girişimciden başarı hikayeleri dinlemişsinizdir. Peki ya başarısızlık hikayeleri? İş modelleri tutmadığında, tüm birikimlerini ve sosyal itibarlarını kaybettiklerinde ya da sıfırı tükettiklerinde içine düştükleri umutsuzluk çukurundan nasıl kurtuldular?
Asla pes etme! Dile çok kolay geliyor ama uygulaması çok zor değil mi? Kesinlikle zor! Ama bir yolu var. Başarı, fırsatlarla hazırlıkların buluşma noktasında ikamet eder. Pes etmemenin motivasyon kaynağı çıkabilecek bir fırsat karşısında hazırlıklı olmak olabilir. Beklediğiniz sonuçları henüz alamadığınızda, potansiyel fırsatları düşünerek, iş modelinizi geliştirmek, pes etmenize imkan tanımayacaktır. Dolayısıyla, pes etmeden ve o umutsuzluk çukuruna düşmeden önce, iş modelinizin potansiyeli üzerine hayaller kurun. Bu hayalleri gerçekleştirebilmeniz için projenizin geliştirilmesi gereken noktalarına yoğunlaşın ve bir fırsat geldiğinde hazır olun.
Burada önemli bir konu da borsacıların sıklıkla kullandığı stop-loss (zarar kes) tabiri. Pes etmemek için birçok neden sıralayabiliriz evet, ama burada pes etmemekten kastımız girişimcilik ruhunun kaybedilmemesi. İş modelinin kronik problemleri varsa ve birkaç pivot yapılmasına rağmen, ürün ya da hizmeti pazar bir türlü kabul etmiyorsa, bu noktada objektif bir değerlendirme yapıp girişimin kendisinden vazgeçmek ve yola daha sağlıklı bir fikir ile devam etmek en doğru yol olacaktır. Nerede duracağınızı daha projenin başında belirlemeniz ve durma noktası ile ilgili ölçülebilir kıstaslar koymanız çok yerinde olacaktır. Örneğin; 2 yıl içerisinde ARPU = 50 TL olmazsa vb gibi.
Bi’ suyun akışındayım, bi’ gidiyorum tersine, bi’ arkadaşım ümitle, bi’ aram açık kaderle
Girişimcilik son derece volatil bir süreçtir. Bir sabah uyandığınızda hitap ettiğiniz pazarda bazı kısıtlayıcı önlemler alınmış olabilir ve ürününüz de bu regülasyonlara tâbî olabilir. Ya da ekibinizde çok önemli bir rol alan bir arkadaşınız ekipten ayrılmak istediğini söyleyebilir. Bu durumların tam tersi olarak uzun zamandır ziyaretçi sayısını artırmak istediğiniz sayfanızda paylaştığınız bir içerik bir anda sosyal medyada viral olmuş ve ziyaretçi sayınız %10000 artmış olabilir.
Şöyle düşünün; eğer bu oynaklıklar olmasaydı herkes girişimci olabilirdi. 8-5 mesai ile çalışan bir memurun bu değişikliklerle başa çıkmasını beklemek ne kadar yanlışsa, girişimci olduğunu iddia eden bir kişi için de durağanlık beklentisi bir o kadar da yanlıştır. Hem duygusal hem de maddi olarak birçok farklı durum içerisine girmiyorsanız aslında bir şeyler de yanlış gidiyor demek olabilir.
İngiliz yatırımcı Paul Graham tarafından ortaya atılan startup eğrisinde de görülebileceği gibi tıpkı girişimciler gibi girişimlerin de duygularında değişimler yaşanmaktadır. Ancak, sabır, inanç, ürün geliştirme ve pivot süreçlerine gereken önemin verilmesi sonucunda ‘başarı emareleri’, ‘büyüme’ ve ‘kârlılık’ fazlarına gelinebiliyor. Önemli olan ‘acı dönemi’ ve birinci ve ikinci dipte oluşacak duygu değişimleri karşısında direnç gösterebilmektir.
Korku, heyecan, sevinç, kızgınlık gibi duygular girişimcilik serüveninde her girişimcinin sürekli yaşayacağı duygulardır. Duygular ve girişimcilikte karar alma süreçleri arasındaki ilişkiyi inceleyen birçok akademik çalışma mevcut. Bu çalışmalardan bir tanesi olan ve Türkçeye ‘Girişimcilik Tutkusu: Girişimcilikte Duyguların Doğası’* diye çevrilebilecek makalede araştırmacılar, girişimcilikte değişen duyguları girişimcilik tutkusu ile ilişkilendirip bu duyguların temporal lopta oluştuğunu ve tutku karşısında mutlaka mağlup olacaklarını ifade ediyorlar. Öyleyse buradan, duyguların değişmesi son derece doğal ve girişimcilik tutkusu karşısında geçici ve önemsizdirler sonucunu çıkarabiliriz.
O çiçekten günler çok yakın, inan!
Aslında, özünde girişimcilik tutkusu dediğimiz hâl, popüler bir şarkıdan bile girişimcilik mesajları çıkarmak diyebiliriz belki de. Tabii ki her girişimcinin veya girişimin hikayesi birbirinden farklıdır. Ama ortak olan bir konu varsa o da bu tutku ve dayanma gücüdür.
Yukarıda Rocky’den bahsetmişken yazıyı bu sefer de Muhammed Ali‘nin tam da başlığımıza uygun bir sözüyle bitirelim.
İyi hafta sonları.
Sevgiler,
Engin Alemdar
* ENTREPRENEURIAL PASSION: THE NATURE OF EMOTIONS IN ENTREPRENEURSHIP* MELISSA S. CARDON, Pace University, Lubin School of Business / Case Western Reserve University, JOAKIM WINCENT Lulea University of Technology, JAGDIP SINGH Case Western Reserve University, MATEJA DRNOVSEK University of Ljubljana
[…] hayatımda ilk kez bir dörtlük yazdım, o da yine girişimcilikle ilgili oldu. Daha önce, Girişimciler İçin Yazıyorum: Geççek, Şimdi Bana Kaybolan Yıllarımı Verseler ve Yeni Nesil Tellioğulları – Seferoğulları […]