İçerikte Neler Var?
Kadının ‘Koşu’ Hakkı
19 Nisan 1967 tarihli Boston Maratonu’nda koşacak atletler arasındaki bir isim, maratonu dereceyle bitirenlerden çok daha fazla ses getirecek ve pek çok kadın için bu yolu açacaktı.
Yetkililer yarış başlayana kadar 261 numaraya kayıt olan K. V. Switzer’ın bir kadın olduğundan habersizdi.
Start tabancası patlar, koşu başlar. Parkurun yedinci kilometresini bitirirken belleklere kazınacak meşhur fotoğraf karesinin yaşanacağı ana koşar adım yaklaşmışlardır. Kathrine Switzer’a seslenen ve durmayınca saldıran ilk adam yarışın yöneticisi Jack Semple’dır. Arkasında onu çekiştirerek bağırıp çağırmaya devam ederken, Kathrine antrenörü ve birlikte koştuğu sevgilisi sayesinde bu arbededen kurtulur, yoluna devam eder. Maraton yarış mesafesi 42,2 km’ dir. Yarışa başladıktan 4 saat 20 dakika sonra Kathrine finish görür. Sonuncu olarak da olsa gerçekten başarmıştır. Bitiş çizgisinde onları bekleyen gazetecilerin soru yağmuru başlar;
“Bu yarışa katılmanın sebebi neydi?”
“Çünkü koşmayı seviyorum.”
“Tamam ama bunun için neden Boston Maratonu’na kayıt oldun ki?”
“Çünkü kadınlar da burada koşmayı hak ediyor.”
“Tekrar koşacak mısın?”
“EVET!”
Kathrine Switzer’ın da dahil olduğu bir grup koşucu kadının bu kuralın kalkması için verdikleri çaba sonucunda kadınlar, 1972 yılında ilk defa resmi olarak Boston Maratonu’na katılmaya hak kazanırlar.
Erkekler hayat çok zor derken, kadınların yıllardır her alanda verdiği mücadeleyi bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Üstelik erkek eli ve iradesiyle zorlaştırılan kadın hayatı giderek ağırlaşırken bu 8 Mart’ta da pek keyfimiz yok aslında. Çünkü hala kadının toplumdaki yerini konu ediyoruz, şiddet gören kadınları koruyamazken, şiddet gösterenlere de yeterli hukuki yaptırımları hayata geçiremiyoruz.
Belki de kadın hakları diye dillendirme gereği duymadığımız bir yaşamda gerçekten ‘kadınlar’ layık olduğu yerde olacak.
Bu arada, 1967 yılının Amerika’sında ötekileştiren ‘Kadın Kathrine’in hikayesini okurken aklıma 1934’de bütün dünya ülkelerinden önce Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkını sağlayan Mustafa Kemal Atatürk’ün “Dünya üzerinde gördüğünüz her şey kadınların eseridir” sözleri geldi.
Bir kez daha gurur duydum.
Koşan, yerinde durmayan, durdurulamayan, yaratan, olduran, yetiştiren, kendi gibi olan, değer katan, güç veren, mücadele eden tüm kadınlara selam olsun.
#8martdünyakadınlargünü
UZM. ECZ. AYŞEGÜL BİRLİK
İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunudur. Lizbon Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde tıbbi beslenme eğitimi sonrası meslek hayatının 16 senesinde kendi eczanesini işletti. Son olarak Üsküdar Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik yüksek lisansını tamamlamıştır.
İyi Yaşam ve Koruyucu Sağlık üzerine kurduğu şirketinde halen kurumsal ve ilgili firma işbirliği ile danışmanlık hizmetleri vermektedir.
Aktif yaşamı seçen bireylerden profesyonel / amatör sporculara kadar kişiye özel çözümler, kişisel ve genetik analizlerle uygun performans ürünleri, gıda takviye ve tavsiyeleri, aromaterapi çözümleri ile bireysel çalışmaktadır.
Bu alanda çalışmalarıyla 2017 yılında sektörde önemli bir ödül olan Altın Havan ‘Eczacı Danışmanlık Ödülü’ nü almıştır.
Dünyada yükselen bir değer olan Spor Eczacılığı alanını ülkemize getiren ve sertifika koordinatörlüğünü yapan ilk eczacı olarak mesleki sunum ve eğitimler vermektedir. Türkiye Triatlon Federasyonu Eğitim Kurulu üyesi ve maraton koşucusudur.