İçerikte Neler Var?
Z Kuşağının Elinden Kim Tutacak?
Merhaba değerli Opinyu okurları,
Geçtiğimiz günlerde TED Üniversitesi’nde değerli dostum Nur Erdem ÖZEREN’in organize ettiği sempozyumda eğitim ve iş dünyası bir araya geldik ve eğitimi, gençleri, geleceği ve iş dünyasını konuştuk. O günden beri aklımdan birçok düşünce geçiyor ancak toparlayıp yazımı gönderebildim.
Ülkemizin bitmek bilmeyen siyasi ve ekonomik gündemlerle meşgul olduğu, hayat şartlarının ekonomik, sosyal ve kültürel olarak hepimizi zorladığı son yıllarda eğitim herkesin aklında, dilinde olan ancak sorunların çözümü için masaya bir türlü yatırılamayan bir konumda sırasını bekliyor. Zamanın hızla geçmesi, paydaşların gündemlerinin de sürekli değişmesi nedeniyle çözülemeyen sorunlar da üst üste birikmeye devam ediyor.
Süreç ve beklentiler arasında da olan çocuklarımıza, gençlerimize oluyor. Onlar da gelecekleri için bizden umudu kesmek üzereler, çoğu küskün, kendi başına alternatifler üretmeye çıkış yolu bulmaya çalışıyor. Özellikle ortaokul, lise ve üniversite çağında olan bu genç insanlar ülke nüfusumuzun yaklaşık %20 sini oluşturan Z kuşağı. Her ne kadar tam bir aralık verilemese de 1997-2012 yılları arasında doğmuş bu gençlerin Z kuşağını oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Dijital çağın tam ortasında büyüyen ve dijital teknolojilere büyük bir aşinalığı olan bu kuşağın günlük yaşamının önemli bir parçasını mobil cihazlar, sosyal medya, çevrimiçi paylaşım platformları ve dijital içerikler oluşturuyor. İnternetin yaygın erişilebilirliği ve sosyal medyanın etkisiyle, Z kuşağı dünya ile bağlantılı ve küresel perspektife sahip bir nesil. Dolayısıyla önceki kuşaklara göre daha bağımsız, yenilikçi ve çeşitlilik odaklı bir yaklaşım sergiliyorlar. Özgür düşünme, bireysel ifade, eşitlik ve sosyal sorumluluk konularına önem veriyorlar. İş dünyasına adım atmış taze grubun daha esnek çalışma koşullarını tercih eden, girişimciliğe eğilim gösteren ve yaratıcı mesleklere ilgi duyan bir grup olduğunu gözlemliyoruz. Elbette ülkelerin gelişmişlik düzeyleri bu imkanların yaratılmasında etkin bir rol oynarken genel anlamda bu gençlerin evrensel boyutta beklentilerinin benzerlik gösterdiği söylenebilir.
Z kuşağı, birçok zorluk ve rekabete rağmen, teknolojiye hızla uyum sağlayabilme ve çevrimiçi dünyada etkin bir şekilde iletişim kurabilme yetenekleriyle dikkat çekiyor. Aynı zamanda, çevresel ve toplumsal sorunlara karşı duyarlılık gösteriyor ve sürdürülebilirlik konusunda farkındalıkları var.
Elbette her birey farklı ve genellemeler yaparken dikkatli olunmalı ancak bu kuşağın büyük çoğunluğu, teknolojiye hakimiyet, yenilikçilik, çeşitlilik odaklılık ve sosyal sorumluluk gibi özelliklere sahip olduğu için genel özellikleri açısından benzerlik gösteriyorlar.
Peki önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde sağlıktan sanata, siyasetten ekonomiye, spordan teknolojiye ülkeyi emanet edeceğimiz Z Kuşağının elinden kim tutacak? (Ya da ebediyete kadar koltuklarımıza yapışacak mıyız?)
Dört bir yanımızda büyüyen ve geleceğin yetişkinleri olacak olan ilginç bir profil ve farklı beklentilere sahip bir kuşak geliyor. Teknolojinin hızla ilerlemesi, küreselleşme ve dijital dünyanın etkisi, Z kuşağını diğer kuşaklardan ayıran belirgin özellikler sunuyor. Demek ki bu durum, Z kuşağının elinden tutacak olanların da farklı bir perspektifle onlara yaklaşması gerektiğini gösteriyor. Bunu yaparken bahsettiğimiz yaş grubunu iyi anlamamız, tanımamız gerekiyor. Gerek gözlemlerim gerek eğitim camiası uzmanlarıyla paylaşımlarımızda önemli gördüğümüz başlıkları sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Öncelikle bu kuşağın dezavantajı olabilecek başlıklarla başlayalım. Tekrar hatırlatmakta fayda var ki, bunlar genellemelerdir ve her birey farklıdır, bu yüzden genel bir bakış sunuyorum.
Sürekli olarak dijital cihazlarla etkileşim halinde büyüdükleri için dikkat dağınıklığı sorunu yaşayabiliyorlar. Bu sebeple kısa süreli dikkat ve derinlemesine odaklanma becerilerini geliştirmekte zorluk çekebiliyorlar.
Sosyal medyanın ve dijital iletişimin yaygınlaşmasının, Z kuşağının daha çok sanal ilişkilere odaklanmasına neden olduğunu gözlemliyoruz. Bu durum, derin ve anlamlı ilişkiler kurma becerilerini etkileyebiliyor ve kurdukları ilişkilerin yüzeysel ilişkiler olmasına sebep olabiliyor.
Anında memnuniyet beklentisiyle büyüyen bu kuşak, hızlı sonuçlar istiyor ve sabırsızlık yaşıyor. Uzun vadeli planlama ve sürdürülebilir çabalar konusunda bazen zorluk çekiyorlar.
Yüksek beklentiler ve rekabetçi bir dünya ile karşı karşıya oldukları için özgüven eksikliği yaşayabiliyorlar. Neticesinde karar verme süreçlerinde ve kendi yeteneklerine olan güvenlerinde zorluk yaşamaları mümkün olabiliyor.
Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte, Z kuşağı bazı geleneksel becerilerde de eksiklik yaşayabiliyor. Örneğin, el becerileri veya pratik bilgiler konusunda daha sınırlı kaldıklarına şahit oluyoruz.
Bu eksikliklerinin farkında olmak ve destekleyici bir çevre sunmak, onların bu alanlarda gelişmelerini sağlayabilir. Z kuşağına rehberlik edenler, onların dikkat süreçlerini geliştirmelerine, derin ilişkiler kurmalarına ve geleneksel becerileri de kazanmalarına yardımcı olabilirler. Özellikle empati, iletişim ve liderlik becerilerini desteklemek, bu eksikliklerini geliştirmelerine mutlaka yardımcı olacaktır.
Onları anlamak ve yönlendirmek için ilk akla gelen geleneksel yöntemlerin yerine, dijitalle bütünleşik yaklaşımlar benimsemek olmalıdır. Teknolojiyi kullanma becerilerini geliştirmek ve dijital dünyayı anlamalarına yardımcı olmak, iş dünyasına hazırlanmalarına yardımcı olacaktır.
Z kuşağı, özgürlük ve bireysellik konusunda da önceki kuşaklardan farklı düşünüyor. Kendi değerlerine ve tutkularına dayalı bir yaşam tarzı seçmek istiyorlar. Bu nedenle, Z kuşağının elinden tutacak olanlar, onların farklılıklarını kabul eden ve destekleyen bir yaklaşım sergilemek durumunda. Onlara özgür bir ortam sağlamak, yaratıcılıklarını ve liderlik potansiyellerini geliştirmelerine yardımcı olacaktır.
Sürdürülebilirlik ve toplumsal sorumluluk gibi konulara büyük önem verdiklerini göz önünde bulundurarak bilinçli bir şekilde hareket etmeli ve onlara toplumsal sorunlara çözüm bulma yetenekleri kazandırmalıyız.
Bilgiye hızla ulaşabilme fırsatına ve farklı öğrenme imkanlarına sahip oldukları için öğrenme becerileri konusunda çok avantajlı bir nesil. İnternetin sunduğu kaynaklardan faydalanarak kendilerini sürekli olarak geliştirme ve bilgiye erişim sağlama konusunda yetenekliler. Bu, onların hızla değişen dünyaya uyum sağlama ve yenilikleri takip etme konusunda yetkinliklerini oldukça arttıran bir etken olarak karşımıza çıkıyor.
Özetle, Z kuşağına rehberlik edecek olanlar, geleneksel yöntemlerin ötesine geçmeli ve onları anlamak için yeni yaklaşımlar benimsemelidir. Teknolojiye uyum sağlama, bireysel özgürlükleri destekleme ve sürdürülebilirlik gibi konulara odaklanmak, Z kuşağının elinden tutacak olanların başarılı olmalarını sağlayacaktır. Ancak bu, karşılıklı anlayış, iletişim ve işbirliği gerektiren bir süreçtir. Yani, geleceğin liderleri olan Z kuşağının elinden tutacak olanlar, onlara güven vererek, destekleyerek ve onların potansiyellerini keşfetmelerine yardımcı olarak, onların başarılı bir şekilde ilerlemelerine katkıda bulunabilirler.
Ne dersiniz, hazır mısınız?
Tolga Özdemir
1975 Ankara doğumluyum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara’da tamamladım. 1998’de Bilkent Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Bölümünü bitirdim. 2000-2003 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri, Orlando, Florida’da İşletme ve Yöneticilik eğitimi aldım. 2004-2007 yılları arasında Avrupa Okul Ağı’nın Türkiye danışmanı olarak görev yaptım. Türkiye Özel Okullar Derneği Divan üyeliği, Satış ve İş Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu, Ankara Eğitim Platformu gibi sivil toplum kuruluşlarında görev almaktayım. Annemin 2016 yılında vefatının ardından bayrağı teslim alarak okullarımızın kurucu görevini üstlenmiş bulunuyorum.