İçerikte Neler Var?
Yaşanabilir Dünyalar ve Fermi Paradoksu
Değerli Dostlarım,
Amerika Birleşik Devletleri Florida’ya düzenlediğim gezilerde mutlaka programıma aldığım, Nasa’nın Orlando’daki Cape Canaveral Kennedy Space Center gezisi en sevdiğim içeriklerden biridir. Burada tüm rampa ve tesisleri gezeriz, uzay çalışmalarını, projeleri ve fırlatmaları anlatırım, kapsüllerin ve mekiklerin içine gireriz. Hatta astronotlarla aldığımız bir yemekte de aklımızdaki ilginç soruları da sorar ve uzay sohbetleri yaparız.
Buradan hareketle, James Webb Uzay Teleskopu’nun (JWST) dünyamıza şimdiye dek ulaşabildiğimiz en yüksek çözünürlükteki fotoğrafları ulaştırması ve SMACS 0723 Galaksiler Kütlesi’nin 4.6 milyar yıl öncesindeki görünümleri yakalaması çerçevesinde, ben de ‘Dünya 2.0, Dünya Dışı Yaşam, Galaksi Kolonizasyonu, Fermi Pradoksu ve Drake Eşitliği’ üzerine bildiklerimi ve düşüncelerimi, çocukluğumdan beri önce astronot, sonra pilot olma isteği ile yanıp tutuşan, ama bunların hepsininin ‘Wannabe’ (olmak istemiş ama olamamış) kimliğimle, amatör bir meraklı olarak sizlerle paylaşmak istedim.
Öncelikle çok düşülen bir yanlışı hemen düzelteyim. Bu teleskop kızılötesi tayfını (Infrared Spectrum) gözlemleyen bir düzenek. Nasa’ya ulaşan görüntüler optik bir teleskoptan göründüğü gibi değil ve aslında siyah beyaz. Bize verilen fotoğraflarda gördüğünüz tüm renkler sonradan ekleniyor, yani Photoshop ürünü. Belirli galaksilerin belirli renklerde, toz kümelerinin farklı renklerde çalışılması ile elde ediliyor. Zamanında bazı renkler (False Colours) kabul edilmiş, hatta buna Hubble ekibinin verdiği kararlarla, ‘Hubble Palette’ denmiştir. Aynı renklendirmeyi, inanılmaz küçük dünyaları gösteren elektron mikroskoplarında da görebilirsiniz. Binlerce kat büyütülmüş rengârenk böcek kafası fotoğraflarının tümünün de orijinalinde siyah beyaz olduğunu belirteyim.
Anımsarsanız, birkaç yıl önce Nasa Kepler 452B Gezegeni’ni keşfetmiş, buradaki yaşam koşullarının çok dikkate değer olduğunu belirtmiş, kimileri de bu açıklamaları, keşfedilmiş ve sınıflandırılmış diğer 1.030 gezegen gibi sıradan bulmuştu. O zaman biz de insanoğlunun oraya ulaşıp Dünya V.2.0‘ı kurup kuramayacağını konuşalım isterseniz.
Evrende Yalnız Mıyız? Çok Uzaklara Ulaşabilir Miyiz?
Öncelikle, tüm evrende tek akıllı canlı türü olabileceğimiz olasılığını, bilimsel, felsefi ve fiziksel açıdan kabul etmiyorum, edemiyorum. Daha doğrusu, duygusal yanım, başka yaşamlar olabileceği olasılığına inanmak istiyor.
Böylesine ucu açık bir konuda, ne desek doğru, ne desek yanlış olur. Öncelikle, günümüz, yakın ve uzak gelecek teknolojileri ile ışık hızına yaklaşmadan, hatta yaklaşıp aşsak da bunların on binlerce katına ulaşmadan, bu tür gezegenlere ulaşmak hayal ötesi, kabul edelim. Zaten ışık hızını pratikte yakalamak, ya da uzay – zaman eğrisini, uzayı bükerek (Warmholes) delmeye çalışmak şu an için ulaşılamaz bir düşünce.
Gerçi üniversitelerdeki çoğu konferansımda gülümseyerek anlatırım: Daha yaklaşık yüz sene önce bir profesör kürsüde bir kağıdı buruşturup yere atarak ‘havadan ağır cisimlerin uçamayacağını bilimsel olarak kanıtlarken’, bir kaç yüz kilometre ötede Wright Kardeşler bisiklet bozması ilk uçaklarını bir kaç yüz metre havada tutmayı başarmışlardı. Yine öncesinde çoğu fizikçi, 36 kilometre/saat hızdan fazla giden bir trenin ya da aracın içindeki havanın dışarı çekilerek içeridekilerin havasızlıktan öleceğini öne sürüyordu. Elbette, şimdi Bullet Train ve Maglev’ler ile bir yerlere giderken tüm bunlara gülüp geçiyoruz.
Son iki yüz sene içinde, ayaklarımızı (hayvanlar ile hariç) yerden kesemezken, şimdi neleri hayal edebildiğimize, yapamasak, erişemesek de nelerden konuşabildiğimize inanamıyoruz, değil mi?
Sonuca gelmek istiyorum. Bir kaç paragraf önce söylediğim kısıtlamalara belki insanoğlu benden elli – yüz sene sonra umarım gülebilir. Ama, bu konuda sağlıklı düşünebilmek için basit amatör sohbetlerin ötesine geçmemiz gerek. Ve bence, bu tartışmaları değerlendirirken iki konu üzerine kafa yormalıyız. Ondan sonra tüm tabloyu geniş olarak görebiliriz.
Sorular ‘Fermi Paradoksu’nda
Gerçek ne olursa olsun, anlamamız gereken her şey, İtalyan bilim insanı Enrico Fermi‘nin ortaya koyduğu ikilemde. Kısaca özetlersem, bu paradoks ‘Dünya dışı yaşamın var olma olasılığı çok yüksek olsa da, insanoğlunun bu uygarlıklara ulaşabilme, bağlantı kurabilme yetisinin, ya da bu uygarlıkların var olduğu kanıtlarına ulaşabilmesinin neredeyse olanaksız olması’ çelişkisidir. Samanyolu Galaksisi, düşünebildiğimiz iyimser ölçeklerle ancak dört milyon yılda geçebiliyor. Bu durumda, bu bilim insanının arkadaşı Michael H. Hart‘a aniden bir toplantı sonrasında yüksek sesle sorduğu ve salonda buz gibi bir hava estiren cümlesi geliyor aklıma: ‘Neredeler o zaman?!‘ Fermi Paradoksu‘nun ayrıntılı okunması ve özünün kısaca anlaşılması sonrası ancak ikinci aşamaya geçebiliriz.
Fermi Paradoksu, konuyu anlamakta zorlananlar için çok basit bir örnekle açıklanabilir: Orman içinde bir karınca yuvasını düşünelim. Bu yuvanın hemen yakınlarında çok şeritli yeni bir otoyol yapılıyor. Peki, paradoks nedir? Bu karıncalara, hemen yuvalarının yanlarına yapılan bu otoyolun ne olduğunu, hangi amaçla nasıl yapıldığını anlatabilir miyiz? Bu arada karınca kolonisi de olanları görüyor, bir şeylerin değiştiğini algılıyor, ama bir otoyolun ne olduğunu algılayamadıklarını düşünüyoruz. İşte biz de bir başka gezegenden daha üstün canlıların yolladığı /yollayabileceği sinyallerin belki farkına varıyor olabiliriz, olabileceğiz. Ancak farkına varmamız, şimdilik algıladığımız anlamına gelmiyor, belki de (hiç) gelmeyecek.
Yanıtlar ‘Drake Eşitliği’nde
‘Drake Eşitliği’ ise yaklaşık elli sene önce Amerikalı Astronom Frank Drake’in, Samanyolu Galaksisinde yaşayan, etkin ve ‘bağlantı kurulabilir’ uygarlıkların olası sayısına ilişkin kurguladığı bir argüman, bir denklem. Aslında bu gerçekten bir matematiksel denklem olsa da, değişkenler üzerinde çok tartışıldığı için, kimi bilim insanları bu kurguyu kabul etmiyor, belki de ilk kez duyacağınız, Amerikalı istatistikçilerin Büyük Buhran sonrası kullanmayı çok sevdikleri ‘Guesstimate’ (ben ‘Tahmintakdir’ olarak çevirdim) olarak değerlendiriyorlar.
‘N’ diyeceğimiz olasılık, galakside (şimdilik radyo dalgaları ile) ışık hızına bağlı olası geçmiş zaman yelpazesi sınırlamaları ile bağlantı kurabileceğimiz uygarlığın sayısı. Formül de bu niceliğe galaksideki yıldızların sayısını, yıldızların gezegenleri olma olasılığını, bu gezegenlerdeki yaşam formu olasılığını, bu yaşam formunun başlamış olabileceği öngörüsünü, bu uygarlığın gerçekten başlamış olduğu katsayıyı ve son olarak da bu uygarlıkların uzaya ‘anlaşılabilir’ sinyaller gönderme olasılığı ile çarparak ulaşıyor…
Aslında gördüğünüz gibi, ‘dünya dışı yaşam üzerine ahkâm kesmek’ için Astronomi’den Fizik bilimine, yüksek matematikten kimyaya kadar o kadar çok birikim gerekiyor ki. Bizler de bu amatör sohbetimizi burada noktalayarak, konuyu daha fazla merak edenleri uzmanlar ile baş başa bırakalım.
Özge Ersu
1965 yılında Samsun'da doğdu. Kadıköy Maarif Koleji sonrası Boğaziçi Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrenimi gördü, turizm sektöründe çalışmak üzere ayrılarak ekonomi eğitimi aldı. Genç yaşta Bodrum’da beş yıldızlı otelde Satış ve Pazarlama Müdürlüğü, İstanbul’da turizm acentesinde üst düzey yönetici deneyimi sonrası kazandığı sınav ile profesyonel turist rehberliği kariyerine başladı.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Profesyonel Turist Rehberi olarak Türkiye'de gezdirdiği yabancı turistlerin yanı sıra, Antartika’dan Afrika safarilerine, Küba’dan Fas’a, Arjantin’den Vietnam’a, Kuzey Kutbu’ndan Avustralya’ya kadar yüz altmış ülkeyi gezdirdi, büyük ölçekli turistik programları yönetti. Yurt dışı resmi devlet ve heyet gezilerinde protokol rehberliği yaptı. Tureb Türkiye Turist Rehberleri Birliği ve İstanbul Rehberler Odası tarafından en çok gezen ve değişik yerlere giden bir kaç rehber arasında gösteriliyor. Düzenlediği kurumsal gezilerin yanı sıra on yıllardır Uzakdoğu, Afrika, Avustralya, Kutuplar benzeri dünyanın uç coğrafyalarına, Doğu ve Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere Türkiye'nin değişik bölgelerine 'Özge Ersu Gezileri' markası ile zengin içerikli lüks butik programlar gerçekleştiriyor.