İçerikte Neler Var?

İklim Şurası Başlıyor: Kömürden Çıkış İçin Hazır mıyız?

İklim Şurası 21 Şubat’ta Konya’da başlıyor. İklim değişikliği ile mücadelemizde yol haritası belirlenecek. Türkiye son dönemde önemli sayılabilecek söylemler geliştirdi. 2053 için net sıfır hedefi koydu, Yeşil Mutabakat için bir Eylem Planı açıkladı. Ancak henüz somut bir eylem yok. İşte İklim Şurası somut düzenlemelerin kararlaştırılabilmesi için bir fırsat olabilir.

Türkiye 2015 yılında Paris İklim Anlaşması‘nı imzaladı. Paris Anlaşması’nda ülkeler küresel ısınmayı 2°C’nin altında 1.5°C’de tutmak için gerekli eylemler yapılmasına karar verdiler. Bunun için de sera gazı salınımını azaltmak için kendilerinde bir hedef belirleyerek bunu açıkladılar. Buna Ulusal Katkı Beyanı deniyor.

Bu kapsamda tüm imzacı devletler gibi Türkiye de 2015 yılında Niyet Edilen Katkı Beyanında (INDC) bulundu. Ama Türkiye’nin bulunduğu beyanda sera gazı salınımı iki katına çıkıyor! Gerçekten de böyle. Şöyle bir mantık kurulmuş. 2012’de Türkiye’nin sera gazı salınımı 430 milyon ton. Eğer hiç önlem alınmazsa bu 2030’da 1 milyar 175 milyona çıkacak. Türkiye alacağı önlemlerle bunu 929 milyon tonda tutacak. Yani referans senaryoya göre %21 bir azalış öngörülüyor. Ama 2012 değerinin iki katı.

Her ne kadar Türkiye’nin sera gazı emisyonu bu senaryonun altında kalsa da iklim değişikliği ile mücadelesi oldukça yetersiz bulunuyor. Bağımsız bilimsel bir kuruluş olan Climate Action Tracker (CAT) ülkelerin iklim değişikliği ile ilgili uyguladığı politikaları inceleyip raporlar sunuyor. CAT’a göre Türkiye’nin uyguladığı politikalar “kritik seviyede yetersiz”. Eğer diğer ülkeler de Türkiye gibi politikalar uygulasalar ortalama yüzey sıcaklığındaki artış 4°C’yi aşabilir.

Türkiye en son gerçekleşen Taraflar Konferansı(COP26)’na gitmeden bu konuda daha büyük adımlar attı. Ekim 2021’de Paris İklim Anlaşmasını onayladı ve 2053 için net sıfır hedefi koydu.

2053 Net Sıfır hedefi nedir?

Öncelikle net sıfır hiç emisyon salınmayacağı anlamına gelmiyor. Salınan emisyonun bir kısmı ormanlar tarafından yutuluyor. Buna yutak kapasitesi deniyor. Türkiye yutak kapasitesinin 2053’e kadar bir miktar artacağını, 100 milyona ulaşacağını bekliyor. Şu anda 506 milyon ton sera gazı salınımı olduğu düşünülürse net sıfır olabilmesi için sera gazı salınımının %80 azalması gerekiyor.

Hedef iddialı. Çin net sıfır için 2060, Hindistan 2070, AB ise 2050 hedefledi. Türkiye’nin de AB’ye paralel bir şekilde 2053 belirlemesi beklenebilir. Ama şu anki uygulamalarla 2053 yılında net sıfır olabilmek mümkün değil.

Peki, ne yapmak gerekir? İlk hedef olarak kömürden çıkış için bir tarih belirlememiz şart. İklim Şurası bunun için en iyi fırsat.

Kömürden Çıkış

Dünya’daki sera gazı salınımının yaklaşık %46’sı kömür kaynaklı. Özellikle enerji sektöründeki sera gazı salınımlarının %72’si kömür santrallerinden kaynaklanıyor. Bu nedenle kömürden çıkış için ülkeler ardı ardına hedefler koyuyorlar. Glasgow’da gerçekleşen COP26’da 46 ülke “Kömürden Temiz Enerjiye Geçiş” bildirisi yayınladılar. Bu bildiriye en çok kömür kullanan ülkelerden Güney Kore, Endonezya, Vietnam da imza attılar.

Ayrıca ülkeler kömürden çıkış için de tarih veriyorlar. Almanya 2038, Kanada 2029, İsrail 2030, İngiltere 2024 ve Fransa da 2022 olarak tarih belirlediler. Yunanistan 2023 yılında tüm termik santrallerin kapatılacağını, Çin ise artık kömüre dayalı elektrik üretimini sübvanse etmeyeceğini açıkladı.

Türkiye’nin 2019 yılı toplam karbon emisyonunun %20’si kömürlü termik santraller kaynaklı. Buna sanayi ve konutlarda kullanılan kömürü de eklediğimizde oran %30 oluyor. Türkiye’de şu anda 34 termik santral bulunuyor ve devreye alınacak termik santraller de var. Çin’den sonra en fazla termik santral planlayan ikinci ülke Türkiye maalesef. Türkiye’de milli enerji politikaları altında yerli kömürden elektrik enerjisi üretimine piyasa fiyatının üzerinde bir fiyattan alım garantisi veriliyor. Bölgesel yatırım teşvikleri içerisinde de destekleniyorlar.

Kömür kaynaklı termik santrallerin negatif dışsallıkları da var ne yazık ki. Sağlık ve Çevre Birliği HEAL’in raporundaki sonuçlar çarpıcı. 2019’da kömürlü termik santraller; 4818 erken ölüme, 3070 erken doğuma, 26500 çocuk bronşit vakasına, 3230 yetişkin yeni bronşit vakasına ve 1 480 000 işgünü kaybına neden oldular. Bu sağlık harcamalarını da arttırdı. Raporda 26-53 milyar TL sağlık harcaması yarattığı tahmin edilmiş ki bu da sağlık harcamalarının %27’sine denk geliyor.

Türkiye’nin bu doğrultuda kömürden çıkış için bir tarih belirlemesi, eylem planı yapması ve en önemlisi bir an önce bunları uygulamaya koyması gerekiyor.

Kömürden çıkınca yerine ne koyacağız?

Tabii ki yenilenebilir enerji. Türkiye’nin güneş enerjisi ve rüzgar enerjisinde avantajları var. Yenilenebilir enerjinin yatırım maliyeti her ne kadar yüksek gibi görünse de, bu maliyet azalma trendinde. Depolama teknolojileri de gelişiyor. Bu sektörlere teşvikler arttırılmalı. Üstelik bu sektörlerde yaratılan istihdam geleneksel enerji sektörlerine göre daha fazla. ABD’de yapılan bir çalışmada; her bir birim elektrik enerjisi üretmek için istihdam edilen emek; güneş enerjisinde kömürlü termik santrallerdekinin 15 katı olarak hesaplanmış. Rüzgarda nispeten daha az, ama yine de 2 katı.

Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarının teşvik edilmesinin hem enerji arz güvenliği hem de cari dengesi açısından da önemli katkıları olacak. Her şeyden önce enerjide dışa bağımlılığımızı azaltacak. Enerjide bağımlılığın ne kadar önemli bir sorun olduğunu birkaç hafta önce İran’la yaşadığımız doğalgaz krizinde gördük.

Peki, ne yapılmalı?

Öncelikle, Türkiye birçok AB ülkesi gibi kömürden çıkış için net bir tarih vermeli. Bu 2030 olabilir. Aksi halde 2053 net sıfır hedefine ulaşmak zor. Bu kapsamda kömür sektöründeki teşvikler kaldırılmalı. Yeni kurulacak, izin almış santrallere farklı alternatifler sunulmalı.

İkinci olarak buradan serbest kalan kaynaklar yenilenebilir enerji sektörüne yönlendirilmeli. Bu konuda geliştirilen projeler desteklenmeli. Keza AB Yeşil Mutabakat kapsamında karbon nötr projelerde geniş fon imkânlar sunuyor. Tabii bu konuda bilgilendirmeler yapılmalı.

Üçüncü olarak, karbon fiyatlamasına geçilmeli. Karbon fiyatlaması konusunda karbon borsası kurulacağı, Temmuz 2021’de Yeşil Mutabakata Uyum Planımız içerisinde var. Türkiye, Dünya Bankası ile de 2013 yılından beri karbon piyasalarına hazırlık ortaklığı yürütüyor. Bu çerçevede karbon piyasasının kurulması ne kadar çabuk olursa kömürden çıkış o kadar kolay olacaktır. Ayrıca karbon piyasalarından elde edilen gelirler de dönüşümün finansmanında kullanılabilir.

Son olarak Türkiye, Ulusal Katkı Beyanını güncellemeli. Şu anki katkı beyanı Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefi ile uyumlu değil.

Türkiye’nin yeşil sanayileşme hamlesine ihtiyacı var. Umarım İklim Şurası bir başlangıç olur.

Doç. Dr. Derya HEKİM, 20/02/2022

IMG 3315 e1648834872658
Co Founder at Opinyu

Akademisyen / Doçent Doktor @ Uludağ Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü / Uluslararası İktisat
Co Founder @ Opinyu

3 Yorum
  1. […] başlıklardan biri muhtemelen şirketler ve ülkeler tarafından verilen taahhütlerle birlikte “net sıfırın” ne olduğunu – ve olmadığını – belirlemek olacaktır. Kömür ve petrol gibi […]

  2. […] 2053 için net sıfır hedefi koydu. COP27 esnasında da NDC’yi yenilemesi ve emisyon azaltım planlarını açıklaması […]

  3. […] enerji kaynaklarından elde edilmiş ise, hidrojene tam anlamıyla “yeşil” diyebiliriz ve “net sıfır emisyonlu” bir enerji kaynağı olarak kabul edebiliriz. Hidrojen yandığında yani oksijenle […]

Opinyuya yorum yapın

www.opinyu.com'da yer alan her türlü içeriğin tüm telif hakları Opinyu'ya aittir. www.opinyu.com sitesinde yer alan bütün yazılar, materyaller, resimler, ses dosyaları, animasyonlar, videolar, dizayn, tasarım ve düzenlemelerimizin telif hakları 5846 numaralı yasa telif hakları korunmaktadır. Bunlar opinyu.com’un yazılı izni olmaksızın ticari olarak herhangi bir şekilde kopyalanamaz, dağıtılamaz, değiştirilemez, yayınlanamaz. İzinsiz ve kaynak belirtilmeksizin kopyalama ve kullanımı yapılamaz. www.opinyu.com'daki harici linkler ayrı bir sayfada açılır. Yayınlanan yazı ve yorumlardan yazarları sorumludur. Opinyu hiçbir bildirim yapmadan, herhangi bir zamanda değişikliğe gidebilir. 

Opinyu bu sitedeki bilgilerden kaynaklı hataların hiçbirinden sorumlu değildir. Opinistlerin (Yazarların) İçeriklerindeki Sorumluluk Kendilerine Aittir. İçerikler kesinlikle tavsiye içermemektedir. İçeriklerden edindiğiniz bilgileri uzman kişilere danışmadan uygulamanız zararlı sonuçlar doğurabilir. Bu sonuçlardan Opinyu ya da Yazar asla sorumlu tutulamaz. 

©2024 opinyu.com

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

Create Account