İçerikte Neler Var?
Girişimci Doğulur Mu, Olunur Mu?
Birçok başarılı girişimci, başarı arayışlarında yollarının kader tarafından döşendiğini iddia eder. Bir kişinin başarısında şansın mı yoksa genlerin mi rol oynadığı bilinmiyor, ancak bazı insanların sadece girişimci olmak için doğduğu kesin. Peki ya diğerleri?
Bu soruya cevap vermeden önce girişimci olmanın ne demek olduğunu tekrar tanımlayalım:
Girişimci; bir ihtiyacı karşılamak amacıyla, bir işi kurgulayan, risk alarak o işe yatırım yapan, işi yöneten ve ondan kar elde eden, sabır ve tutku sahibi kişidir.
Girişimcilik, belirli birtakım kişilik özellikleri ve yetkinlikler gerektiren bir yaşam biçimidir. Bu özellikleri ve bir girişimci olarak başarılı olmanıza nasıl yardımcı olabileceklerini anlamak gerçekten çok önemlidir.
Aslında yukarıda yaptığımız tanım, bu özellik ve yetkinlikleri içerisinde barındırıyor. Bunlar;
- Bir ihtiyacı karşılayan: Problemleri ve problemin barındırdığı fırsatları görme
- Kurgulayan: Sonuç odaklılık ve planlama
- Risk alan: Risk alabilme
- Yöneten: Liderlik ve yönetim
- Sabırlı ve tutkulu olan: Azim, inanç ve sabır
- Kar elde eden: Analiz ve matematik
Problemleri (Fırsatları) Görme
Hepimizin bildiği gibi, girişimcilik bir fikir ile başlayan süreçtir. Fakat fikir, arayıp bulunacak bir şey olmaktan ziyade, doğrudan ya da dolaylı olarak içinde bulunulan karmaşık ve çözümsüz durumlar için üretilen çözüm önerisidir.
Ünlü yatırımcı Paul Graham‘ın fikir ile ilgili yaptığı şu tespit bu anlamda çok yerinde:
Girişimcileri diğer insanlardan ayıran en temel özellik, problemleri görebilme yetenekleridir. Startup dünyasının cezbedici atmosferi, kişileri girişimci olmaya motive ediyor ve hemen bir fikir bulmaya çalışıyorlar. Fakat şunun farkında değiller; bir fikir bulmanın en kötü yolu, bir fikir bulmaya çalışmaktır.
Paul Graham
Problemler, girişimciler için aynı zamanda birer fırsattır. Aklınıza ilk gelen başarılı girişimleri düşünün. Hepsi temelde bir probleme odaklanmış ve bu problemi bir kazanç fırsatı olarak görmüş kişilerin eserleridir. Örnek olarak; Airbnb, seyahat eden kişilerin barınma problemlerinin çözümüne, Getir ise alışveriş yapmanın zaman maliyetinin çözümüne odaklanmıştır.
Dolayısıyla, girişimciliğin temelindeki fikir bulma aşamasını geçebilmek de bir kişilik özelliğidir. Diğerleri problem üzerine şikayet etmeyi ya da hiçbir şey yapmamayı tercih ederken girişimci, problemi fark edip bu problem için çözüm arayışına giren kişidir.
Sonuç Odaklılık ve Planlama
Problemleri fark etmek çok önemli bir yetkinlik olsa da, o probleme bir çözüm önerisi sunmak ve bu öneriyi sonuç odaklı olarak planlamak, girişimcilik açısından problemi fark etmenin tamamlayıcı sürecidir.
Girişimciler, iyi birer planlayıcıdır. Mor İnek kitabının yazarı Seth Godin, bir işin planlanması sürecinin işin en can alıcı kısmı olduğunu ve kendince bir iş planında nelere baktığını şöyle özetliyor:
Bir iş ve nereye gittiği hakkında gerçek gerçeği istiyorsam, modern iş planını beş bölüme ayırırım:
Gerçekler
İddialar
Alternatifler
İnsanlar
Para
Bu sayede problemin çözümünün ve satılabilmesinin ne kadar olası olduğunu görebilirim.
Seth Godin
Gerçekten de Godin’in söylediği gibi, problemin çözümünün ve satılabilmesinin ne kadar olası olduğunu görebilmek son derece önem atfedilmesi gereken bir yetkinliktir. Startup dünyasında başarı oranlarının oldukça düşük olduğu asla gözden kaçırılmamalıdır. Burada birçok kişi başarısızlığı genelde fon yetersizliğine ya da fona erişememeye bağlar. Ama gerçek öyle değil. Gerçek şu ki, başarısız olan startupların en büyük başarısızlık nedeni ‘pazarı, yani müşteriyi dinlememek’. Bu da büyük ölçüde yapılan planların yetersiz bakış açılarından ya da planlamanın hiç yapılmamasından kaynaklanıyor.
Risk Alabilme
Problemi fark etme ve çözüme yönelik kurgular oluşturma süreçleri ne kadar başarılı olursa olsun, kişinin risk alabilme potansiyeli yoksa ya da düşükse, mükemmel bir planlama sadece kağıt ve zaman israfıdır. Bir fikrin ticarileşebilmesi için o fikre yatırım yapılması gerekir. Yatırım yapmak ise çoğu zaman riskle ilişkilendirilir.
Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in risk hakkında söylediği şu söz girişimci yolculuğunun özeti niteliğinde:
Gerçekten çok hızlı değişen bir dünyada başarısız olması garanti edilen tek strateji risk almamaktır.
Mark Zuckerberg
Risk alabilmek ise, geliştirilebileceğinden emin olunamayan bir özelliktir. Bu yanıyla ‘girişimci olunur mu, doğulur mu?’ sorusunun cevabında ‘girişimci doğulur’ tarafını destekleyerek diğer faktörlerden ayrılır.
Risk alabilen kişilikler, genetik olarak çoğu insandan daha düşük bir korku düzeyine sahiptirler (hatta korku yokluğu). Deborah Perry Piscione’nin Risk Faktörü adlı kitabında da belirttiği gibi, dopamin, bireyleri yeni şeyler aramaya ve öğrenmeye ve ayrıca kaygı, korku ve heyecan gibi belirli duyguları büyük bir düzenlilikle işlemeye sevk eder. Risk alanlar uygun dozda acele etmedikleri zaman dengeleri bozulur ve “normal”e dönene kadar duygusal olarak zor dönemler yaşarlar.
Risk alanlar ayrıca orantısız miktarda testosteron hormonuna ve aynı zamanda kas kütlesinin onarımında ve fiziksel / zihinsel gücü korumada rol oynayan steroid hormonuna sahiptirler. Adam Smith (hayır, bildiğimiz Adam Smith değil, sadece isim benzerliği :)), “Yüksek Testosteron Yüksek Kar Demektir” başlıklı bir Time makalesinde, yatırımcıların testosteron düzeylerinin karlı ticaret günlerinde diğer günlere göre daha yüksek olduğunu bildiriyor. Bununla birlikte, bağışıklık tepkisini düzenleyen ve stres seviyeleriyle doğrudan bir ilişkisi olan hormon olan kortizolde bir artış, sıklıkla testosteronda bir azalmaya yol açıyor. Araştırmacılar, artan testosteron ve kortizol seviyelerinin büyük risklere izin verirken, kronik olarak yükselen testosteron seviyelerinin sorumsuzca riskli davranışlara yol açabileceğini, risk almanın bağımlılık yapabileceğini, aşırı kortizol seviyelerinin ise yatırımcıları riskten tamamen uzak tutabileceğini buldu.
Bu çıkarımlarla baktığımızda risk alabilmenin öğrenilebilen ya da geliştirilebilen bir şey olmadığını görüyoruz.
Liderlik ve Yönetim Yetkinlikleri
En popüler liderlik sorularından biri, lider olarak doğulduğu mu yoksa lider olunduğu mu sorusudur. Soru bir anlam ifade etmese de bu, kimsenin kişisel görüşlerine, yaşam deneyimlerine ve sezgilerine dayanarak bir cevap vermesini engellemez. Tipik olarak, cevaplar “olunur” seçeneğinden yanadır. Aslında bu cevap bir bakıma mantıklıdır, çünkü yeni doğan hiçbir bebek bir takımı yönetmemiş, bir orduya komuta etmemiş veya bir şirket kurmamıştır.
William C. H. Prentice, Understanding Leadership adlı HBR makalesinde liderliği şu şekilde tanımlıyor.
Liderlik analistleri, genellikle uzun vadeli planlamada popülerlik, güç, şovmenlik veya bilgeliği inceler. Ancak bu niteliklerin hiçbiri liderliğin özü değildir. Liderlik, insanları yönlendirme yoluyla bir hedefe ulaşılmasıdır ve liderin iş arkadaşlarını anlamasından ve bireysel hedeflerinin grubun amacı ile ilişkisinden kaynaklanan insani ve sosyal bir başarıdır.
William C. H. Prentice, Understanding Leadership
Aynı zamanda, liderliğin öngörülebilirliğine dair ikna edici bilimsel kanıtlar da vardır; öyle ki, belirli insanları lider olmaya daha yatkın hale getiren ve liderlikte diğerlerinden açıkça daha etkili kılan özellikler, değerler ve davranışlar vardır. Bu özelliklerin hiçbiri de 37. doğum gününüzde aniden ortaya çıkmaz. Daha ziyade, gerçekten çok erken yaşlardan itibaren ölçülebilen daha erken sinyallere veya göstergelere atfedilebilirler.
Boy uzunluklarımızı düşünelim. Yetişkinlikte hepimiz çocukluktan daha uzunuzdur, ancak çocukları boylarına göre sıralarsanız, yetişkin olduklarında birbirlerine karşı ne kadar uzun olacaklarını tam olarak olmasa da tahmin edebilirsiniz. Ama liderlikte durum, tam olarak öyle değildir. Çünkü liderliğin kalıtsallığı, boy uzunluğun kalıtsallığından çok daha düşüktür, ancak aynı mantık hala geçerlidir: liderleri daha etkili kılan tüm temel psikolojik nitelikler (örneğin, zeka, dürtü, empati, EQ, merak, alçakgönüllülük, dürüstlük) çocuklarda güvenilir bir şekilde ölçülebilir.
Genetik temeli ya da kalıtsallığı açısından liderlik yeteneğine daha yakın olan müzik yeteneğini düşünelim. Aynı miktarda keman dersi alan iki çocuğun keman becerilerinde önemli ölçüde farklılık olması beklenebilir, çünkü yetenekleri eşit olmayabilir.
İşte bu bakış açılarıyla bakıldığında, liderliğin doğuştan gelen bir özellik olduğu gibi, aynı zamanda geliştirilebilecek bir yetkinlik olduğu sonucuna da varılabilir. Tıpkı keman dersi alan iki çocuk varsayımındaki gibi; yeteneği olmayan çocuğun çok daha fazla pratik yaparak sonuçta keman çalabilmesinin mümkün olması, liderliğin de teori ve pratik ile geliştirilebilecek bir yetkinlik olduğunun çıkarımıdır.
Azim, İnanç ve Sabır
Girişimcilik ile ilgili en bilinen efsanelerde, girişimcinin ilk başta nasıl başarısız olduğu ya da okuldan nasıl atıldığı ve bunlara rağmen asla pes etmediği anlatılır. En bilinen pes etmeme örneklerine, Enzo Ferrari, Edison ve bizdeki örneği olarak da Vecihi Hürkuş verilebilir.
Girişimci, pes etmeyen değil; başarısızlıklarından öğrenerek tekrar ayağa kalkabilen kişidir. Çok karıştırıldığı için belirtmekte fayda görüyorum; pes etmemek, bir fikre çok inanmakla ilgili değildir. Fikriniz problemli olabilir ve pazar ürününüzü reddetmiş olabilir. Bu durumda fikri geliştirmek, güncellemek ve hatta buruşturup çöpe atmak ve yeni ve bambaşka bir fikirle yola devam etmekle ilgilidir.
Amerikalı psikolog, yazar, mucit, sosyal reform savunucusu ve şair Burrhus Frederic Skinner‘in vazgeçmekle ile ilgili şu tespitini en zor anlarımda kendi kendime hep tekrar ederim:
Başarısızlık her zaman hata demek değildir, yeri geldiğinde yapabileceğiniz en iyi şey olabilir. Asıl hata denemekten vazgeçmektir.
B.F. Skinner
Girişimci ruh, kişinin kendine olan inancı ve girişimciliğin beraberinde getirdiği zorluklara rağmen hedeflere ulaşmadaki azim ile yakından ilişkilidir. Yani girişimci, öncelikle kendine güvenen ve bu güvene dayandırdığı umut ve planlarını realize etme yolunda hiçbir zorluk karşısında yılmayan, sabırlı ve azimli bir kişidir.
Daha önce Girişimciler İçin Yazıyorum: Geççek yazımda da belirttiğim gibi, duygular değişebilir. Önemli olan girişimcilik tutkusunun ayakta kalmasıdır.
Korku, heyecan, sevinç, kızgınlık gibi duygular girişimcilik serüveninde her girişimcinin sürekli yaşayacağı duygulardır. Duygular ve girişimcilikte karar alma süreçleri arasındaki ilişkiyi inceleyen birçok akademik çalışma mevcut. Bu çalışmalardan bir tanesi olan ve Türkçeye ‘Girişimcilik Tutkusu: Girişimcilikte Duyguların Doğası’* diye çevrilebilecek makalede araştırmacılar, girişimcilikte değişen duyguları girişimcilik tutkusu ile ilişkilendirip bu duyguların temporal lopta oluştuğunu ve tutku karşısında mutlaka mağlup olacaklarını ifade ediyorlar. Öyleyse buradan, duyguların değişmesi son derece doğal ve girişimcilik tutkusu karşısında geçici ve önemsizdirler sonucunu çıkarabiliriz.
Engin Alemdar, Girişimciler İçin Yazıyorum: Geççek
Analiz ve Matematik
Matematik sizi bir ‘girişimci maven’ olarak üst seviye başarılara taşıyabilir. Market maven, “bilgili” bir yatırımcıyı tanımlamak için kullanılan argo bir terimdir. Bu, piyasanın mevcut durumu hakkında bilgili oldukları ve genel halkın erişemeyeceği bilgilere özel oldukları anlamına gelir. Piyasa maven’i terimi genellikle, çok fazla bilgi ve bağlantıya sahip bir piyasa katılımcısı olan ve bu nedenle piyasa olayları veya belirli bir yatırımın veya spekülasyonun başarı olasılığı hakkında güvenilir bir görüşe sahip olan bir kişiyi ifade eder. Warren Buffett, John Bogle ve George Soros gibi yatırımcılar piyasa mavenlerine verilebilecek en iyi örneklerdir.
Matematik ise, piyasa mavenlerine benzer şekilde, bir pazar hakkında detaylı analizler ve doğru algoritmalar ile hedeflemeler yapabilmenize olanak sağlar. Metrikler, girişimler için vital elementlerdir. Bu nedenle iyi bir matematik bilgisi, başarının olmazsa olmazıdır.
Girişimcilik Potansiyeli Testi
Yazıyı bir test ile bitirmek istiyorum. Buraya kadar ifade ettiğimiz tüm özellikleri 25 soru altında toplamayı başarmış, ABD’de SBA (US Small Business Administration) tarafından tüm girişimci adaylarına uygulanan bu teste vereceğiniz cevaplar sizin girişimcilik potansiyelinizi değerlendirecektir. Bu sayede, kendinizi geliştirmeniz gereken alanları görüp, bunların üzerine giderek daha başarılı bir girişimci olabilirsiniz.
Teste gitmek için: Opinyu Girişimcilik Potansiyeli Testi